23. Bölüm

2.2K 67 28
                                    

7 ay sonra;
Her şey aynıydı, hiç bir şey değişmemişti. Karan'nın tavırları, saçma ve anlamsız "hatırladığın bir şeyler var mı?" Soruları, ve Masal'ın her gün verdiği o aynı cevap. "Hayır."

Çimenlere oturmuş kitap okurken Karan'ın yanıma geldiğini duydum. Parmağımı kaldığım satıra koydum ve arkamı dönüp bana doğru gelen Karan'a baktım. Bu sefer üstünde takım elbise yoktu, onun yerine düz beyaz tişört, altında da kot pantalon vardı. Yanıma geldi ve oturdu.
"Ne okuyorsun?" "Beni kendimden sakla" "Okumuştum o kitabı, güzel bir kitaptı gerçekten. Sonu çok kötü bitiyor" "Evet, bu kitabı ikinci okuyuşum, sonu gerçekten çok kötü. Hiç beklediğim gibi bitmemişti." "Benimde. Sen neden tekrar okuyorsun peki?" "İlk okuduğumda on bir yaşındaydım. On bir yaşında ki biri için ağır bir kitaptı ama o yaştayken ona bazı anlamlar yüklemiştim. Şimdi tekrar okumaya karar verdim, böylece farklı anlamlar yükler, aslında yaşımızın hayatı anlamada ki önemini görürüm." "Evet çok mantıklı düşünmüşsün." "Teşekkür ederim"
Birkaç dakika sessiz kaldık. Sadece çiçekleri izledik, cırcır böceklerinin çıkardığı o sesi dinledik ve bulutlara baktık. Nedenini bilmediğim bu huzurlu sessizliği Karan böldü.
"Hadi artık içeri geçelim. Hava kararıyor hasta olma" "Tamam."
Elimden tuttu ve beraber eve geçtik. Son zamanlarda nazik davranıyordu evet ama bugün ayrı bir şeyi vardı. Gözlerinde ise değişik bir bakış vardı. Sanki delirmişte saklamaya çalışıyormuş gibi, üzgünmüş ama değilmiş gibi, mutluymuş ama aynı zamanda da mutlu değilmiş gibi. Küçük bir çocuğun gözleri ile aynıydı bu bakışlar. Anne, ben birazdan bir yaramazlık yapacağım der gibi bakıyorlardı bana. Damarları belirginleşmiş, ağlamamak için elinden geleni yapıyordu.
"Evde neden kimse yok?" "Bugün onları erken gönderdim, yatılı kalanlara da 1 hafta izin verdim." "Neden?" "Bilmem baş başa kalırız diye düşünmüştüm" "Mm tamam neden olmasın"
Sesimde ki tereddütü anlamıştı ama bir şey demiyordu çünkü diyecek bir şeyi yoktu. Bunu ikimiz de çok iyi biliyorduk.
"Masal" "Efendim?" "Sana sarılabilir miyim?" "Mm tabii"
Ellerimden tutup beni karşısına aldı. Giriş katta en ortada duruyorduk. Yavaşça beni kendisine çekti ve sarıldı. Nedensiz bir şekilde içimde kötü bir his vardı ama bunun başka bir şeyden dolayı olduğuna da emindim.
Burnunu boynuma gömdü ve bir-iki dakika beni kokladı. Boynuma ıslaklıklar geliyordu. Belli ki ağlıyordu ama neden?
"Karan neden ağlı-" Sözümü bitiren karnıma art arda saplanan delici bir şey oldu. Defalarca, arka arkaya karnıma sapladı o şeyi. Hiç bıkmadan.
Gözlerim dolmuştu ama ağlamıyordum. Sadece olayın şoku, ve o tarifsiz acı ile olduğum yere çakılmıştım. En son dizlerimin üzerine çöktüm ve Karan'a baktım. Ağlıyordu. Artık soğuk zeminde yüz üstü yatıyordum ve gözlerim kararıyordu. Anlamıştım öleceğimi. Ayaklarımdan boynuma kadar yayılan bir sıcaklık, bir rahatlama. Kendimi bırakmak istiyordum sadece, çünkü bu rahatlamanın ardında dehşet veren bir de acı vardı.
Gözlerim yavaş yavaş kapanırken tek duyduğum ses Karan'ın cümlesiydi. "Özür dilerim Masal, özür dilerim sevgilim..."
Masal gözlerini sonsuzluğa kapamıştı. Gözleri Karan tarafından hiç kimsenin açamayacağı bir şekilde mühürlenmişti. Toprağın altında kalacak bir cesetti Masal.
Karan'ın telefonlarının açılmaması ile eve polis gelmiş ve Karan'ı Masal'ın cesedinin yanında ağlarken görmüşlerdi. Tutuklandı ve sorguya çekildi. Sorgu sonrasında ise Karan'ın zihinsel sorunları olduğu ve bu yüzden tutuklanamayacağı açıklandı. Onun yerine bir akıl hastanesinde tutulacak ve gözetilecekti.
Masal'ın ölümünden sonra Amerika'da ki ağabeysi geldi. Mirza ve Miraç polislerin yakasına yapışırken babası güçsüz bedeni ile bir köşede ağlıyordu.
Haberi alır almaz koşarak Türkiye'ye gelen Batuhan bile. Hepsi Karan'ı öldürmek istiyordu, ama ellerinden bir şey de gelmiyordu. Hepsinin sesini kesen tek şey arkada ağlayan babasının cümlesi oldu. "Keşke Masal'ımı hiç o adama vermeseydim, keşke güvenmeseydim. Masal'ımı doktorlara götürmek varken ben bu adama güvendim." Hepsi birden susup o günleri hatırladı, Masal'ın ağlaya ağlaya evden gidişini hatırladılar. Bağırış ve yakarışlarını da...

Masal Karan'ın kız arkadaşıydı ta ki bir kaza sonucu hafızasını kaybedene dek.

3 ay sonra;
Karan yatakta oturmuş Masal'ı düşünüyordu hâlâ delirmiş bir şekildeydi ve hiç durmadan bunları Masal hatırlasın diye yaptım deyip duruyordu.
Kapı çaldı ve kesildi. Karan gözlerini hiç ayırmadan titreyen bir ses ile içeri girsin diye çağırdı. İçeri girdiğinde burnuna dolan çiçek kokusundan dolayı hemen gözlerini içeri giren kişiye çevirdi. "Masal?"
Masal yavaş adımlar ile içeri girdi ve Karan'ın yanına oturdu. Karan hâlâ şaşkınlık ile Masal'a bakıyordu. Masal sessizlikten rahatsız olmuş olacak ki ilk o konuştu.
"Ne oldu beni beklemiyor muydun?" Hafifçe kıkırdamıştı. Karan hâlâ konuşamıyordu, sadece Masal'a dolu gözler ile bakıyordu. "Ne oldu Karan konuşmayacak mısın?" Karan bir anda ağlamaya ve konuşmaya başladı. "Masal ben özür dilerim sana yaşattığım her şey için çok pişmanım yalvarırım beni affet. Ölmedin değil mi? Ben öldürmedim seni." "Öldürmedin tabii ki Karan."
Masal ayağa kalktı ve Karan'ın yüzünü kaldırıp sıcak nefesini dudaklarına vererek bir buse kondurdu. Karan da karşılık verdi ve gözlerini kapadı, ama gözlerini açtığında bir hüsran ile odaya bakındı. Bağırarak Masalı'ı aradı, ama yok. Gitmişti. O an anladı Karan, Masal'ı nasıl öldürdüğünü, nasıl onun canına kıydığını. Karan daha fazla dayanamadı ve boş bir şırıngayı boynuna saplayıp havayı damarına enjekte etti ve gözlerini o boş, iç karartıcı oda da kapattı. Bir daha da asla açmadı.

Son...

KaranHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin