Karan bahçeden yanıma geldiği zaman ikimizde tek kelime etmeden sadece oturduk. Karan'ın adamları babamı kollarından tutarak dışarıya çıkarttıkları zaman artık yeni bir sayfa açılmıştı önümde. Sarhoş babama bakmayacaktım, eski; küçücük bir evde kalmayacaktım ve hergün sabah işe gitmek için 07.30'da kalkmayacaktım.
Evet, bunları yapmamak başından beri hayalimdi, kabul ediyorum.
Ancak bu hayatı, daha doğrusu 1 yılı, sevmediğim bir adamla, zorla tutularak mı geçirmek, yoksa eski hayatımı sevdiğim adam ile mi geçirmekti?Ben bunları düşünürken hastaneden çıkıp arabaya binmiştik. Hâlâ kimse konuşmazken sessizliği Karan'ın telefonu bozmuştu.
-Efendim Ömer? -Hayır müsait değilim. -Çok mu acil? -Tamam, bir saate gelirim.
Karan'ın kısa telefon konuşmasından pek bir şey anlamamıştım. Gelen sesler çok boğuktu ama anlayabildiğim tek şey Karan'ın acil şirkete gitmesi gerektiğiydi.
Eve geldiğimiz de Karan arabadan inmedi sadece benim inmemi söyledi. Kapıyı kapatmadan önce ise yanımda bulunması için görevlendirdiği adama son bir şey söyledi.
"Gözünü Masal'dan ayırma. Belirlenen yerlere gitmesi yasak, onun dışında gezinebilir. Yanında sen olduğun müddedce" "Siz nasıl arzularsanız Karan bey"
Karan başını onaylarcasına salladıktan sonra kapıyı kapattı ve siyah arabası ile büyük demir kapının dışına çıktı.Yavaşça arkamı dönüp evin içine doğru yürümeye başladığımda adam ise tam arkamdan, sanki avını yakalamaya çalışan usta bir aslan gibi tempkinli bir şekilde ilerliyordu.
Bu yaşam şekline hâlâ alışamamıştım. Saray kadar büyük bir ev, evde tanımadığım onca insan, girilmesi yasak odalar...
En merak ettiğim oda ise, fotoğraflarımın asılı olduğu oda.Oraya girip incelemeyi o kadar çok istiyorum ki, ama bunun için doğru zamanı büyük bir sabırla beklemek zorundayım.
Merdivenlerden çıktım ve odama girdim. Adam ise beni odaya bıraktıktan sonra koridorlarda dolanmaya başladı. Büyük ihtimalle girmemem gereken kapıları kilitliyordu. Şimdi bu büyük oda da ne yapabilirim ki?
Yatağa uzandım ve Batuhan'ı aradım. Çok uzun zamandır konuşmamıştık ve şuan birileri ile konuşmam gerekiyordu.Her zaman olduğu gibi çok bekletmeden açtı. Onun da sesinden özlediği belli oluyordu.
-Masal, nasılsın görüşmeyeli?
-İyi diyelim iyi olsun, sen nasılsın?
-Aynısı benim içinde geçerli ehehehehe.Batuhan normalde bana değişik hitaplarda bulunurken şimdi hiç bulunmuyordu. Bu konuları bilmiyordu, tam olarak nasıl bir anlaşma, kiminle; gibi şeyleri bilmiyordu.
Ona söylediğim tek şey, biri ile bir yıllık bir anlaşma yaptığım ve bu bir yıl boyunca konuşmalarımız dinlenecek ve mesajlarımız kayıt altına alınacak dememdi.
Muhtemelen bunu hatırlıyordu ki çok dikkatli bir şekilde konuşuyordu. Unutmaması hoşuma gitmişti ama aklımda şekillenmeyen bissürü soru vardı.
Birincisi; Karan neden beni seçmişti? Onca kişinin arasından neden ben?
İkincisi; Neden beni kısıtlamayıp aynı zamanda özel hayatıma karışıyordu?Bunların hepsinin bir sebebi olmalı değil mi? O fotoğraflar, flash ışığı, Karan'ın gizli çalışanı, bir anda bana yardım etmek için bir teklifte bulunması;
Bunların hiç biri tesadüf değildi, olamazdı da.Batuhan ile fazla konuşmamıştık çünkü acil işe geri dönmesi gerekmişti. Sadece akşam arayacağını ve uzun uzun konuşacağımızı söyledi. Bana söylemesi gereken önemli şeyler varmış. Uzandığım yataktan kalktım veküçüklüğümden beri sakladığım, kalın defteri almak için çantamın yanına gittim.
Bu defteri annem bana evden gitmeden önce bırakmıştı, kapağı süt kahvesi, üzerinde koyu kahve tonlarında benekler vardı. Bu annemden aldığım ilk ve tek hediye oldu...
Ne zaman canım sıkılsa camın önüne oturur, hissettiklerimi küçük kurgular halinde yazardım.
Üzgünken, mutluyken, korkuyorken...Çantamdan defterimi çıkardım ve balkona geçip puf koltuklardan birine oturup yazmaya başladım.
Genç kız camın ardında ki serçeye baktı, serçe ise ona. Kız camı açtı ve serçeyi izlemeye başladı. "Sende mi benim gibi yalnızsın küçük serçe?"
Serçe sadece suda oynarken arada genç kıza bakıyordu. Genç kızın acısı büyüktü. Sevdiği adamı bir serçe uğruna kaybetmişti. Genç kız serçeleri severdi, hiç bir zaman onlara karşı bir kin beslememişti...
Genç kız tekar fısıldadı;
"Sende mi benim gibi yalnızsın küçük serçe?"
Genç kız gökyüzüne baktı. Arkasından sadece bir silah sesi ve korkuyla uçuşan minik bir serçe bıraktı. Genç kız ruhunu ebedi huzura bıraktı, sevdiğinin yanına...Defterimi kapatıp başımı arkaya yasladım. Şuan ne hissetiğime dair hiç bir fikrim yoktu bile.
Tek bildiğim şey şuan mutlu olmadığımdı. Karan ile ilişki yaşadığımız gece geldi bir anda aklıma. Neden o gün bunu kabul etmiştim?
Onu sevdiğim için mi, hayır kesinlikle değil.
Belki de o sırada her şeyden uzaklaşmam gerekmişti. Belki ilk defa birinden bir ilgi beklemiştim.
Acınası biri miydim, hayır kesinlikle değildim. 16. yaş günümde kendime söz vermiştim. 'Ne olursa olsun, hiç bir erkeğe ihtiyaç duyma.'
Evet bu söz hâlâ geçerli. Sadece 1 yıl dişimi sıkmam gerekecek. Sadece 365 gün..."Ne düşünüyorsun?..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karan
Teen Fiction"Sen sadece bana aitsin derken dalga geçmiyordum. Şimdi ne demek istediğimi anladın mı?" Üzerimdeyken büyük bir sinirle konuşuyordu. O her konuştukça sigara kokusu ciğerlerime siniyor, rahatsızlık veriyordu. "Cevap ver!" Hâlâ cevap veremezken iki b...