BEŞİNCİ BÖLÜM

468 92 148
                                    

"Gün çoktan döndü buralarda. Ve ben simsiyah bir gecenin koynunda yapayalnız bekliyorum. Duyuyorum, görüyorum. Bir gün gelecek dönence, biliyorum."

- Dönence, Barış Manço

BEŞİNCİ BÖLÜM: "Yıldızlı Gece."

OCAK, 1983

Alışmak, zaman alırdı. Zaman ise insandan alırdı.

Leyla da alışmıştı. Buraya, burayı ev yapmak için çabalamaya, Ali Kemal ile iletişim kurmaya... Fakat henüz alışamadığı şeyler de vardı ama onu aklının ucundan bile geçirmek içinden gelmiyordu. Şimdi elindeki gazeteyle oyalanırken göz ucuyla Ali Kemal'in hazırlanmasını izliyordu. Genç adam aynanın karşısında durmuş, uzamaya başlayan saçlarını eliyle geriye doğru yatırıyordu. Üzerinde siyah, örme bir kazak vardı. Birazdan paltosunu ve atkısını da alacak, bu kapıdan çıkacaktı. Yerinde huzursuzca kıpırdanırken gazeteyi sehpanın üzerine bırakıp ayaklandı.

"Ali," diye seslendi çekingen bir sesle. Ali Kemal onu duymamıştı. Tekrarlarken ona doğru birkaç adım atmıştı. En sonunda hırçın ama güler gibi bir soru çıktı dudaklarının arasından. "Beni duymuyor musun?"

Kulağı ile boynunun arasında kalan bölge histerik bir şekilde kaşınmaya başlamıştı. "Şaka mı yapıyorsun şu an? Eğer öyleyse komik değil, tamam mı?"

Neredeyse ağlamak üzereydi. Niye birdenbire böyle olmuştu, anlayamıyordu.

"Çok mu konuştum ben? Yoksa seni kıracak bir şey mi yaptım? Ondan mı susuyorsun? Beni buraya aldığın için muhtemelen onlarca kez pişman oldun. Biliyorum bunu. Önemli bir şey de demeyecektim aslında. Yani... iki seferdir hani... seninle dışarı çıktık ya. Şöyle bir tur atıp gelmiştik mahallede. O bana çok iyi geldi. Tekrar yapsak fena olmaz ama onu söylemeyecektim. Ben şey diyecektim..." Kuruyan dudaklarını hızla yalarken parmağı ile arkasındaki duvarda kalan saati işaret etmişti. "Saat... sence de fazla ses çıkarmıyor mu?"

Eli bu kez ensesinde kaşınmaya başlayan bölgeye giderken saatin olduğu duvara doğru dönmüştü. "Saat durmuş. Biraz önce çalışıyordu... sanırım."

Omuzlarında hissettiği soğuk elle korkmuş, olduğu yerde hafifçe geriye çekilmişti. Karşısındaki Ali Kemal'di.

"Ne olmuş?" diye sordu, gözlerini Leyla'nın çehresinde gezdirirken.

Leyla, ne dese bilemedi. Ali Kemal onun söylediklerini duymuş muydu yani? Birkaç kez konuşmak için ince dudaklarını araladı. En sonunda, omzunun üzerinden geriye doğru baktı. Tam saatin durduğunu ona söylemek üzereydi ki gördüğü şeyle neredeyse yutkunamadı. Saat normal bir şekilde çalışmaya devam ediyordu. Biraz önce yanlış mı görmüştü? Üzerinde çok durmamaya karar verirken kendini toparlamak adına boğazını temizleyip Ali Kemal'e döndü.

"Sana seslendim ama duymadın."

"Duydum." dedi genç adam. Kaşları hafifçe yukarı kalkmış, Leyla'nın ağzından çıkacak kelimeye bakıyordu. "Ve yanına geldim. Dışarıdan bir şey mi istedin, onu mu söyleyecektin? Bak, benim şimdi acelem var. Programa yetişmem lazım. Hani sana anlatmıştım ya. O yüzden şimdi söyle ne istediğini. Geldiğimde getirmeye çalışırım."

Leyla'nın kafası karışmıştı. Ama birden, "Seninle gelebilir miyim?" diye sorarken buldu kendini.

Ali Kemal, bunda tereddüt etmişti. Leyla da bu ifadeyi gözlerinde görmüştü bu yüzden hızla ekledi. "O günkü gibi değilim. Sen de biliyorsun. Geçen gün dışarı çıktığımızda hiçbir sorun olmamıştı."

ÇIKMAZ SOKAK | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin