madalyon

144 13 26
                                    

Mycroft:

"Bu da olmaz. Hayır bu hiç onun tarzı değil. Yok yok yok, hiç güzel bi şey yok."

Yarın anthea'nın doğum günü ve hala alıcak bi şey bulamadım. 30 yıl içinde onun seviceği tüm hediyeleri almıştım zaten ve geriye bi şey kalmamıştı.

"Babaların en tatlısı nasılmış?" Mayura yüzünde kocaman bi gülümsemeyle yanıma gelmişti. Bunun iki anlamı var ya beni cidden özledi ya da bi şey istiycek.

Ve genelde 2.seçenek doğrudur.
"Ne istiyorsun işim var şu an." Bana bakıp çocuk gibi dudak büzdü.

"Aşk olsun ben o kadar çıkarcı bi insan mıyım?" Ona bakıp tek kaşımı kaldırdım. "Tamam çıkarcıyım ama bu sefer cidden bi şey yok. Birazdan çıkacağım şu mafya işi için onu söylemeye geldim."

"Tamam dikkatli ol ölürsen seni evlatlıktan reddederim" yanağına bi öpücük bırakıp meraklı bi şekilde bilgisayara baktı.

"Sen ne yapıyorsun?" Bıkkınlıkla iç çekip bilgisayarı kapattım. "Yarın anthea'nın doğum günü"

"Ve sen şimdi mi hediye bakıyorsun¿ çok erken başlamışsın bakmaya haftaya baksaydın."

"Bir haftadır düşünüyorum daha önceden almadığım hiç bi şey yok gibi."

"Sana bol şans ben bile hiç bi şey bulamadım kar küresi yaptırdım bi tane sever öyle şeyleri. Sende öyle bi şey bak diyceğim geçen sene müzik kutusu almıştın üst üste olmaz."

"Çok zor pahalı bi şey sevmiyor, ucuz bi şey ben almak istemiyorum, manevi değeri olan şeylerin hepsini kullandım bi şey gelmiyor aklıma."

Mayura saatine bakıp yandan ceketini aldı. " sen bulursun olmadı greg'e sor o bulur gibi geldi bana. Bu arada çok tatlı adam bi şansını dene sen."

Sinsi bi şekilde gülüp bana göz kırptı ve daha ben ona bağıramadan odadan
Odadan çıktı. Ama haklı greg hediye işinde yardımcı olabilir. Hızla ayaklanıp greg'in odasına doğru gittim.

Tam kapıyı çalıcakken kapıyı hızla açıp adım attığı gibi üstüme düşmesi bir olmuştu.

( üff bu sahne çok klişe oldu ya neyse zaten güzel yazamıyorum boş ver devam)

"Şey özür dilerim aşşağı inicektim de"
Üstümden kalkıp elini bana uzattı bende tutunup kalktım.

"Biraz daha sert düşseydik zaten alt kata inicektik dert etmeyin." Hafif bi şekilde güldüğünde silkelenip üstümü düzelttim. "Aslında bi konuda yardımınızı istiycektim. Tabi müsaitseniz."

"Olur ama bi şartla. Sizli bizli konuşmayı keser misiniz bende öyle konuşmak zorunda hissediyorum."

"Oh özür dilerim bi daha olmaz. Şey yarın anthea'nın doğum günü ve ben hediye bulamadım si-senin fikir alabilir miyi?"

"Aslında benim bildiğim güzel bi dükkan var orda mutlaka anthea'ya göre bi şey vardır."

"Peki gidelim o zaman arabayı ben kullanırım."

"Tamam üstümü değişip geliyorum." Odaya girip kapıyı kapattı bende olduğum yerde bi süre güldüm sonra garaja gidip greg'i beklemeye başladım. 

.......

"Burada olduğuna emin misin? Bence tanrının bile burdan haberi yok." Şu an 38 yıllık hayatını ingilterede geçirmiş biri olarak söylüyorum bu mahallenin daha önce burda olmadığına eminim.

"Korkma kayıp olmayız gps diye bi şey var sonuçta. Ha bak dükkan şurda."
Arabayı dükkanın önüne çekip aşşağı indim sabah vakti olmasına rağmen hava kapalı olduğu için gece gibi ve ürkütücü.

"Ne o yoksa korktun mu?" Tek kaşımı kaldırıp ona baktığımda gülmeye devam etti. " Tamam sadece şaka yaptım. Hadi girelim."

Dükkân oldukça büyüktü, tezgahta yaşlı bi adam vardı ve etrafta her şey belli bi sıraya göre düzüldüğü için kolostrafobik hissettirmiyordu, loş sarı bi ışık olduğu için etraf eski bi flim setini andırıyordu.

(Yazar:Yeter be ne betimledin eskici işte.
Mycroft: sen yazıyon mal.
Yazar: sus yoksa gregi rüyanda görürsün aslında güzel fikir ha.)

"Nasıl yardımcı olabilirim?" Greg ihtiyar tezgahtara döndü.
"Bi arkadaşımız için hediye ayıyoruz bay raynor siz rahatsız olmayın."

Cidden bi amerikalı için fazla kibar ah tanrım ben ne düşünüyorum işine bak holmes.

"Şurada takılar vardı oraya bakalım mı?" Greg önden yürüyüp takıların olduğu standın önünde durdu.

"Aslında anthea pek takı sevmez yüzük hariç. Küçükken çok sevdiği bi madalyonu kaybetmişti sonra bir daha hiç kolye ya da bilezik gibi takılar takmadı."

"Hmm belki o madalyon burdadır burası insanların çoğunlukla kaybolan eşyaları getirdiği bi yer belki biri bulup buraya getirmiştir."

"Ben tesadüflere inanmam bay lestrade" bıkkın şekilde bana bakıp iç çekti. "Bi şansımızı denesek ölmeyiz bence."

"Haklısın denemekten zarar gelmez." Ben göz ucuyla kolyelere bakmaya başladım. "Banada tarif etsen daha kolay buluruz sanki."

"Şey peki uzun gümüş bi zinciri var, madalyon kısmı oval ve açılabiliyor,
Üstünde kabartma bir zambak var ve arkasında 'M'den A'ya 1992'den sonsuza' yazıyor."

"Vay romantikmiş." Gülüp madalyonu aramaya başladı. "Siz niye sevgili olmadınız ki şimdiye çocuğunuz olsa üniversiteye giderdi."

"O benim en iyi arkadaşım ona asla farklı bi gözle bakmam. Aslında küçükken o benden hoşlanırdı."

"Ne işte bu şaşırtıcı ben tam tersi olmuştur diye düşünmüştüm."

"Yok onunkisi çocukça bi şeydi zaten 7 yaşındaydık." Konuşmadan uzaklaşmak için kolyelere daha dikkatli bakmaya başladım. Yoksa söylemek istemediğim bi şeyi söylemek zorunda kalacağım."

"Peki hiç ciddi düşündüğün biri de mi olmadı?" Bu günde amma meraklı bu ya.

"Oldu ama pek iyi gitmedi. Sonradan çok pişman olucağım bi şekilde bitti."

"Peki çok soru sordum galiba be- bir dakika bu senin madalyon değil mi?"

"Ne şaka mı yapıyorsun?" Madalyonu asılı olduğu yerden çıkartıp bana uzattı.

"Şey anlamanın bir yolu var." Nefesimi tutup madalyonun arkasına baktım. Ve yazı olduğu gibi yerindeydi. Hala gerçek olduğuna inanamıyordum.

"Bence bulduk ne dersin? Demekki tesadüfler olabilirmiş." Greg haklılığın verdiği gururla gülmeye başlamıştı. Bende cep saatimin zincirine bağlı olan küçük anahtarı çıkartıp madalyonun altındaki kilidi açtım. 

"İnanması güç geliyor hala." Madalyonu açıp içindeki resimlere baktım. "Bu gerçekten de anthea'nın madalyonu. Cidden bu nasıl mümkün olabilir ki?"

"Tesadüf işte çok sorgulama. Bende bi hediye seçiyim de çıkalım. Bu arada küçükken çok tatlıymışsın." Kıkırdayıp yanımdan uzaklaştı, çok geçmeden elinde küçük bi mücevher kutusuyla döndü.

"Sence bu nasıl?" Kutu küçük ama oldukça şık duruyordu kapağını açtığımda hafif bi melodi çalmaya başladığında güldüm.

"Anthea hangi yüzüğü takıcağını seçerken bunu dinlemekten keyif alır eminim." Aldığımız şeyleri ödeyip arabaya binmiştik.

"Biliyorum bu gün çok soru sordum ama bi şey daha sorabilir miyim?" Başımı onaylar şekilde salladım.
"Ciddi düşündüğün biri olduğunu söylemiştin niye olmadı?"

"Sanırım herkes benim gibi bi şeyleri olduğu gibi kabul etmek yerine kaçma ya da o şeyi kötüleme yolunu seçiyor." Aklıma gelen anılarla sinirle soludum.
"Bazılarıda kendi ayıbını örtmek için başkalarına iftira atmayı kolay buluyor."

Sinirlendiğimi anlamış olucak ki yol boyu tek kelime daha etmedi. Cidden bunu hatırlamak zorunda mıydım şimdi?

........
Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

mystrade is realHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin