Lisanın kahkaları mutfağı doldururken Jungkook beceremediği yemeğine baktı. "Malzemeler bozulmuş. Ondan olmadı" Dedi gülmekten yere yığılan kıza karşı. Lisa zar zor kendine gelmiş " Haa aynen o yüzden. "Dedi.
Deltanın elindeki kaşığı aldığı sıra kapı kırılacak gibi vurulmağa başlandı. Jungkook'un kaşları çatılırken Lisada şaşkınca salona baktı. " Sen burda kal" Jungkook önlüğünü çıkarmış, salona geçmişti. Kapıya yaklaştığında kapı deliğinden baktı . Gördüğü yüzle oflayıp kapını açmıştı. Annesi içeri girdiği an salona baktı.
"Yeter artık sen düzelmeyecekmisin? " Jungkook göz devirmemek için kendini zor tutuyordu. "Ne yaptım anne? " Annesi güldü. "Daha ne yapacaksın? Neden burdasın? Nerde o kız? " Lisa duyduğu seslerle korkuyla tezgaha yaslanmıştı. Gözleri dolarken kadın mutfağa girmişti. "Sana ne kadar söyleyeceğim oğlumdan uzak dur! " Jungkook hızlıca Lisanın önüne geçti.
"Yeter anne! Kendine gel. " Kadın durdu. Jungkook birkaç adım atıp kadına yaklaştı. "Taehyung'tan çoçuğum olacak. Bunu istiyorsun değilmi? Alacaksın. Ama geri kalanın kendim istediğim gibi olacak. O sürtüğü becerip, karımı bırakmayaca-" Annesinin attığı tokatla durmak zorunda kaldı. "Onun hakkında BÖYLE KONUŞMA! HADDSİZ! "
Bu sefer Jungkook gülmüştü. "Zaten o bunu kabul ederek kendine lakab koymadımı? " Annesi çantasını sıktı. "Artık sabrım yok. Evlilikten önce. Gece Taehyung'un yanında ol. Yoksa klanı unut! " Son sözünü de söylemiş hızlıca evden çıkmıştı. Jungkook o gittikten sonra derin nefes aldı. Arkasını dönüp ağlamak üzere olan alfaya sarılmıştı.
Jungkook sonunda saçlarını okşayarak uyuta bilmişti Lisanı. Kadının yüzüne küçük bir buse kondurup odadan çıktı. Mutfaktan çıkan kadınla vedalaşmış, dışarı çıkmıştı. Onu bekleyen arabaya bindi. Adamlarından biri ona yaklaşmıştı. "Nereye efendim? " Jungkook durdu. Bir kaç saniye sonra " Taehyung'a"demişti.
Adam başını sallamış arabaya binmişti. Birkaç dakika sonra Jungkook Taehyung'un evine gelmişti. Arabadan inip ışıkları kapalı olan eve baktı. Geri dönmek istedi ama odaların birinden yanan ışıkla durdu. Galiba yatak odasıydı. Hızlıca kapıya yaklaşıp kapını tıklattı.
Taehyung duyduğu sesle durdu. Odasından çıkıp aşağı inmişti. 'Bu saatte kim ola bilirdi ki? 'Diye düşündü. Korkarak kapı deliğinden bakmıştı. Gördüğü bedenle dahada korktu. Kapını açmış ona öldürücü bakışlarla bakan deltanın geçmesi için geri çekilmişti. Jungkook içeri geçmiş. Yatak odasına yönelmişti.
"Jungkook" Duyduğu sesle durdu. Arkasını döndü. Omega ellerini altındaki pijamasının kumaşını sıkarken " N-neden bu saatte geldin? " diye sordu. Delta ondan kısa olan bedene yaklaştı. "Çok istediğin şeyi yapmak için" Taehyung'un göz bebekleri büyüdü. "N-neyi? "
Jungkook oflamıştı. "Kendini saf yerine koyma. İkimizde ne kadar becerilmek istediğini biliyoruz. Yanıb tutuşuyorsun. Hiçkimse bu teklifi kabul etmezken sen kabul ettin çünkü se-" Taehyung da ona tokat atmıştı. Gözleri dolarken " Ben sürtük değilim. "Diyerek bağırmış odasına koşmuştu.
Jungkook arkasından koşarak bileğinden yakaladı onu. " Nereye gidiyorsun?! " Onu odaya sokmuş kapını kilitlemişti. "Demek sürtük değilsin. O zaman neden burdasın! " Taehyung ağlamağa başlarken " Lanet olsun çünkü seni seviyorum "diye çıkıştı. Jungkook güldü. " Aptalsın. Aptal! Şimdi daha da çok ağlayacaksın. Zaten canım yanıyor "
Diyerek onu duvara itti. Sırtı duvarla buluşan omeganın gözleri kapanmıştı. Üzerine gelen delta ise göz kapaklarını aralayan omegaya baktığı an durdu. Çünkü gözleri mavinin en güzel tonuna bürünmüştü. Omegası kendini belli ettiğinde Jungkook'unda aniden gözleri morardı. Başına ağrı girdi.Ne kadar güçlü olmak istesede içinde kabaran ve onu ele geçiren deltasına karşı gelemedi. Bunun tek bir açıklaması olabilirdi elbette ki. 𝘙𝘶𝘩 𝘦ş𝘭𝘦𝘳𝘪... Onlar ruh eşleriydiler. Jungkook bunu anladığı an geri çekildi. Kabul etmek istemiyordu. Ancak deltası omegasını istiyor. Ona itiyordu herdefasında .
Jungkook hızlı nefes alış verişlerle ona yaklaştı. Ellerini duvara yaslayıp ona eğildi. "T-taehyung, lanet olsun lütfen bu gece birlikte uyuyalım. Bak cidden buna ihtiyacım var" Hala ağlamakta olan omega ise içindeki kurtun haraketliliğine şaşırıyordu. Ona bakan deltanın gözlerine bakmamaya çalışıp " Olmaz! İstemiyorum "dedi.
Jungkook delirecekti ama sakin kalmalıydı. " Lütfen, eğer beni seviyorsan bu gece yanımda ol. Beni yalnız bırakma" Taehyung durdu. Onun yanında ömür boyu kala bilirdi. İstiyordu ama gururu ona izin vermiyordu. Hoş ya şimdiye gururumu kalmıştı?
Deltanı itip gideceği sırada Jungkook bileğinden tuttu. Onu geri duvara yaslayıp önüne gelen saç tutamlarını arkaya taradı. "Hadi lütfen. Sana dokunmayacağım. Sadece uyucaz " Taehyung ne yapacağını gerçekten bilemiyordu. Ama sonunda kalbine yenik düşeceğini biliyordu.
O yüzden Jungkook'un elinden tutup yatağa yönlendirmesine izin verdi. Jungkook ondan önce yatağa girip ona yer açtı. Taehyung onun için açılan boşluğa geçip uzandı. Jungkook baş döndürücü kokusuyla mayışırken hala gözleri mordu. Onu kendine çekip sarıldığı an Taehyung nefesinin kesildiğini hiss etti.
Jungkook sarılırken gözlerini kapattı. Elinin altındaki ince beli sıkıca tutarken Taehyung boğulduğunu hiss etti. Oda gözlerini kapatıp Jungkook'un kokusunu içine çekmek istedi. Gözleri dolarken az önce şimdi sarılarak uyuduğu adamın ona sürtük muamelesi yaptığını hatırladı. Oysa Taehyung sadece ona yakın olmak için buradaydı.
Adını bile duymadan bir ömür yaşamaktansa, hor görülüp, ezilsede yanında olub onunla basit bir göz teması kurmaya can atmıştı. Hepsi buydu. Tüm isteği. Kendi kendine söylendi içinden. "Sen biliyordun Taehyung. Bunu duyacağını biliyordun. Şimdi bu azabı çekmelisin "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Father // Taekook
FantasyOmeganın göz yaşları bir bir dökülürken, yalın ayak koştuğu çıkmaz sokak ona sonsuzluğa ulaşacakmış gibi göründü. Çaresiz, yalnızdı ve bir okadarda korkuyordu. Ama mecburdu çoçuğunu kurtarmak için koşmalıydı.