Esen serin bir sabah rüzgarı . Ağaçların saralmış yapraklarını dallarından koparıp , havada dans etmesine sebeb oluyor. Esip geçtiği yerlerde herkesin uyanmasını sağlıyor. Son baharın o güzel kokusu havada hükm sürmektedir. Tüm canlılar bu kokunu alıyordur. Sabah yürüşüne çıkanlar kızıl tablonun alt kısımlarındalar.
Masmavi gökyüzünde sessizlik var. Az sonra tutkunlaşan hava biraz sonra yağmur yağacağını haber veriyor. Bu yüzden tedbirli davranıyor bazıları. Sabahın köründe evi için pazarlık yapanlar atkılarına bürünüp geri dönüyorlar. Öğrenciler ise aldıkları sıcak kahveyle üniversitenin yolunu tutmuşlar. Herkes kendi halinde mutlu gözüküyor.
İşte insana bir çok duygunu hiss ettiren bu güzel tablo sonbahara ait. Bazılarının sevmediği, yine bazılarının nefret ettiği. Ama bazılarının yaşadığı bir mevsim. Bu mevsimi her kimisi severse demek ki ruhunun bu soğuk rüzgara teslim etmiştir. Bu mevsimi seven her kimse demek ki kızıl manzaraya çok aşık. Demek ki bir yanı buz kimiyken diğer yanı sıcacık.
Jungkook esneyerek gözlerini kırpıştırtı. Olduğu odanı süzüp nerede olduğunu anlayınca yavaşca yataktan kalktı. Dün gece sarhoş olduğundan biraz garip hiss ediyordu. Ağzındada kötü bir tat vardı. Banyoya geçmiş sıcak bir duş almıştı. Kendine geldikten sonra eski kıyafetlerine baktı.
Sonra kendine uygun bir şey bulmak umuduyla dolapı açmıştı. Eline gelen Taehyung'un beyaz uzun kollu tişörtünü giydi. Normalde Taehyung'un içinde yüzdüğü tişört ona tam olmuştu. Sonra eşofmanlara göz attı. Gri eşofmanlara bir bir baktı. Hepsi kısa oluyordu.
En sonunda bulduğu siyah eşofman tam olunca gülümsedi. Giyinip saçlarını havluyla kurutmuş aşağı inmişti. Salona geçtiğinde sofranın toplu olduğunu gördü. Mutfağa geçmiş, oranında düne nazaran toplu ve temiz olduğunu görmüştü. Ama içeri soğuktu. Kendisine kahve yapmak için kahve makinesine yaklaştı. Ancak aklına gelen şeyle salona geçti.
Etrafa göz gezdirerek koltuğa yaklaşmıştı. Koltukta sırt üstü yatan bedeni gördüğünde derin nefes aldı. Eliyle hafifce Taehyung'un bileğine dokunup uyanmasını bekledi. Ama başarısız olmuştu. Birdaha yavaşca ona dokundu. Bu dokunuştan sonra Taehyung gözlerini araladı yavaşca. O an Jungkook hafif şişmiş kızaran gözleri fark etmişti.
Taehyung koltukta oturak şekle gelmiş, dirseklerini dizlerine yaslayarak yüzünü ovmuştu. Jungkook kollarını önünde bağlayıp, tam karşısında durdu. Taehyung kendine gele bildiğinde alttan ona bakmıştı. Jungkook bakışlarını arkasına çevirip mutfağa taraf baktı. Mutfağın açık camına. İçerisi bu yüzden soğuktu.
"Camı neden açık bıraktın. Ev soğumuş " Arkasını dönerek mutfağa geçmiş, camı kapatmıştı. Taehyung hiç bir şey söylemezken Jungkook çöp kutusuna baktı. Gördüğü sigara kutusuyla kaşları havalandı. Bir şey demeden kahve hazırlamaya dönmüştü.
∆∆∆
Taehyung üzerini değişmiş, dişlerini fırçalamıştı. Aşağı indiğinde Jungkook'u masada kahve içerken gördü. Üzerinde kendine ait kıyafetlere kısa bakış atmış mutfağa geçmek için hamle yapmıştı. Ancak başı dönüp yere düşeceği anda masaya tutundu. Jungkook içtiği kahve kupasını masaya bırakmış ayağa kalkmıştı.
Taehyung'u kolundan tutup dikeltti. Elinin tersini alnına koymuş, ateşini ölçmüştü. Hafif sıcaklık his ettiğinde hala tutmuş olduğu kolun sahibini arkasından çekiştirerek yukarı çıktı. Yatak odasına girmiş, yatağın yanına gelerek , örtünü çekmiş uzanmasını söylemişti. "Ben iyiyim " Jungkook onu dinlemeden arkasını dönmüş odadan çıkmıştı.
Taehyung şaşkınca arkasından bakarken , yatağı düzeltmeye başlamıştı. Jungkook içeri girdiğinde kaşlarını katmış. Elindeki kupanı yatağın yanındaki masaya bırakmıştı. Arkasından Taehyung'a yaklaşmış onu kolundan tutarak yatağa yatırmıştı. "Söz dinlesene. Hafif ateşin var. Şimdi dinlensen hemen geçer"
Taehyung sessizce ona uzattığı kupanı aldı. Utancak bakışları dolaptan sıcak giysiler çıkaran deltanı izlerken bedenini süzmüştü. Jungkook sıcak kazak ve pantalon çıkarmış yatağın bir kenarına atmıştı. Gözüne takıldığı pembe eteğe baktı birkaç saniyede Taehyung neye baktığını fark edince panikle " Ah, Jennie'nin eteği kıyafetlerime mi karışmış? " diye rol yapmıştı.
Jungkook arkasını dönüp yatakta oturan omega ya baktı. "K-kardeşinin demek" Taehyung başını salladı. Jungkook dolapı örtmüş geri dönerek yatağa oturmuştu. Sıcak kahvesini yavaşca içen omeganı izliyordu. Taehyung sa üzerindeki bu bakışlarla heyecanlı ve tedirgindi. Onun neden bu kadar ilgiyle davrandığını bilmiyordu.
'Aman boş ver Tae. Her insan gibi davranıyor. Sana öyle geldi. Birazdan çıkıp gidicek ve yine yalnız kalacaksın'diye kendi kendine içinden konuştu Taehyung. Jungkook'sa sessizce onu izlerken ayağa kalkmıştı. Elleri cebinde odanı gezerken "Sigara içtiğini bilmiyordum. Senin gibi biri bana hiç sigara içecek gibi gelmemişti"demişti.
Taehyung duyduklarıyla hafif alnına vurdu. Görünmediğini var sayarak. Oysa herşeyi Hall etmiş ama çöpe attığı kutunu akıl edememişti. Jungkook arkasını dönüp ona baktı. " Sigara içmeyinde bir yalnış yok. Kendi kararın. Ben sadece düşüncemi söyledim" Taehyung kısık sesle " Anladım"dediğinde Jungkook ona yaklaşmıştı.
Taehyung tüm cesaretini toplamış yüzüne bakmıştı. "Gitmiyor musun? Yani yalnış anlama, seni kovmuyorum" Jungkook aynı soğuk bakışlarla " Kovamazsında zaten. Burası benim evim"demişti. Taehyung bakışlarını elindeki kupaya çevirdiğinde Jungkook devam etti. "Hem seni bu halde bırakıp gitmek istemiyorum"
Taehyung aniden yüzüne bakmış " Sorun yok "demişti. " Ben iyiyim. Annemi yada kardeşimi çağırırım. " Jungkook ellerini cebinden çıkardı. "Hmm ne o? Benden korkuyormusun? " Taehyung başını sallamıştı. "Ha-hayır. Nedenki? " diye sordu tedirgince.
"Ürkek davranıyorsun. Hemde aptalsın. Sırf sigara kokusunu yok edeceksin diye kendini hasta ettin" Taehyung'un gözleri dolduğu an Jungkook ona yaklaştı. Yatağa oturarak omeganın çenesini kavramıştı. Yüzünü kaldırıp ona bakmasını sağladı. "Dünkü gibi ağlama. Kendine zarar vermemelisin. "
Bakışları ellerine kaydığında üstü yara olan elleri gördü. Taehyung ne kadar onları örtünün altında gizlemeye çalışasada Jungkook görmüştü. Başını sallayıp ayağa kalktı. "Sen dinlen. Yataktan kalkma" Bunlarıda söyleyerek odadan çıkmıştı.
Birkaç saatin ardından Taehyung kendini iyi hiss ediyordu. Jungkook hiçbir söz demeden gitmiş, evde yalnız bırakmıştı onu. Taehyung'sa moralini bozmamış, canı sıkıldığı için kitab okumaya başlamıştı. Okuduğu kitabın sayfasını çevirip, esnedi.
Gözlerini ovmuş, kitaba geri dönmüştü. Bu sırada açılan kapıyla irkildi. Kitabı masaya bırakmış, ayağa kalkmıştı. İçeri elindeki poşetle geçen Jungkook'u gördüğünde şaşırdı. Şaşkınlıkla onu izlerken Jungkook poşetlerden birini salona, diğerini ise mutfaktaki masaya bırakıp geri dönmüştü.
Montunu çıkarıp askıya astı ve hızlı adımlarla mutfağa geçti. Taehyung da onu takip etmişti. "Annem senin için hazırlattı" Jungkook poşetten çıkardığı sıcak çorbanı kaseye dökerek salona geçti. Kaseni masaya bırakıp kendiside oturarak poşeti açtı.
Taehyung sessizce masaya oturmuş, sıcak çorbaya bakmıştı. "İçsene " Jungkook ona kısa bir bakış atarak elindeki ilaçları incelemişti. "Yemekten sonra bir tanesini iç uyu. " Taehyungdan çıkan küçük bir hapşurukla Jungkook ona baktı. "Çok yaşa " diyerek mutfağa geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Father // Taekook
FantasyOmeganın göz yaşları bir bir dökülürken, yalın ayak koştuğu çıkmaz sokak ona sonsuzluğa ulaşacakmış gibi göründü. Çaresiz, yalnızdı ve bir okadarda korkuyordu. Ama mecburdu çoçuğunu kurtarmak için koşmalıydı.