Jennie elindeki güllere baktı. Masmavi güller sanki neşeyle ona bakıyordu. Bakışlarını güllerden çekip karşısındaki alfaya baktı. Büyük bir neşeyle ona bakıyordu adam aynı güller gibi güzel bakıyordu. "Jennie, benimle çıkarmısın sabah yıldızım? Accensussun olmak istiyorum. "
Jennie şaşırdı. Şaşkınca yüzüne bakarken Kai devam etti. "Bu hikayeni sevdiğini biliyorum. O yüzden. Cevabın ne sabah yıldızı? " Jennie hiçbir zaman duymadığı bu benzetme karşısında güldü hafifçe. Sonra kalbi ağırlaştı. Lisanı düşündü. Ondanda bu sözleri duymak isterdi. Ama o başkasına aitti.
Jennie düşündü eğer onun kalbi Jungkook'a aitse, yapacak birşey yoktu. Jennie onu unutmalıydı. Aşkına ihanet ede bilirdi. Çünkü bu aşkla daha fazla yaşayamazdı. Devam edemezdi. En iyisi ihanetti. Merakla cevap bekleyen gençe gülümsedi. "Çok güzel sözler söylüyorsun. En sevdiğim hikayeni bilmen ve kullanman çok güzel. "
Kai'nin gülümsemesi arttı. "Bu kabul ettin anlamına geliyor mu? " Jennie başını salladı. Kai ayağa kalkmış heyecanla yüzünü tutmuştu. "Aman tanrım sen... Sen kabul ettin" Jennie anlamsızca ona bakarken Kai devam etti. "HERKES DUYSUN BU GÜZEL KADIN BENİM AŞKIMI KABUL ETTİ"
Jennie durdu. Kalbine daha bir ağırlık çöktü. Ona heyecanla, gülümseyerek bakan alfaya baktı. İçinden defalarca özür diledi ondan. Nerden bilirdiki böyle heyecanlanacağını? Bihaber sevinecek, başarmışlığın hissiyle güzel gülüşünü göstereceğini. O gülüş eğer solarsa ,Jennie söz verdi yapmayacaktı.Bir hata yaptıysa artık geçti. Onu bırakamazdı. Yapamiyacaktıda.
Taehyung uyandığında yatağının boş olmasıyla yüzü asıldı. Oysa uyanınca deltasını görmek istiyordu. Dolan gözlerini silmiş ayağa kalkmıştı. Yapacak başka bir şey yoktu çünkü. Dün gece onunla birlikte uyumuştu. Buna şükür etmeliydi. Üzerini giyinmiş aşağı düşmüştü. Sabah kahvaltısını yapmış, evden çıkmıştı. Ona yaklaşan şoföre " Jeonlara"diyerek kendisi için açılan kapıdan arabaya bindi.
...
Araba Jeon malikanesi nin önünde durduğunda arabadan indi. İhtişamlı evi bir kaç saniye süzmüş, ardından derin nefes alarak yüzündeki büyük gülümsemeyle kapıya vurdu. Hizmetçi kapını açmış, öne eğilerek selam vermişti. "Merhaba " diyerek içeri geçti Taehyung. Bayan Jeon gülümseyerek ona yaklaşmıştı.
"Ay kim gelmiş, güzel oğlum" Taehyung gülümsemiş ona sarılan kadından ayrılmıştı. "Nasılsınız? " Kadın gülerek onu arkasından salona yönlenirdi. "Ay çok iyi. Sen geldin de yüzüm güldü. Sen nasılsın bakalım? " Taehyung koltuğa oturup çantasınıda yanına bıraktı. "İyiyim bende "
Kadın hizmetçiye bakmış, hizmetçi anında içeri girmişti. Sonra Taehyung'a döndü. "Dün Jungkook geldimi? " Taehyung yalandan gülümsedi. "E-evet gelmişti. " Kadının keyfi dahada yerine geldi. "Hmm demek öyle. E ne yaptınız? Nerde şimdi o? " Taehyung nedemek istediğini biliyordu bu yüzden çok utanmıştı. Başını aşağı eğdi. "Güzel oldu. Benimle çok iyi davrandı. Sabahda işi vardı o yüzden gitti"
Kadının kaşları havalandı. "Yalan söylemiyorsun değilmi kuzum? " Taehyung başını salladı. "Hayır efendim. " Bayan Jeon sonrasında getirilen kendi kahvesini aldı. İçmeye başlarken Taehyung'la sohbet ediyordu. Bayan Jeon ısrarla düğün hakkında konuşuyor , Taehyung'sa çok fazla yorum yapmıyor işleri Jungkook'un istediği gibi olmasını istiyordu.
"Gel sana Jungkook'un çoçukluk fotaraflarını göstereyim. Hadi gel " Taehyung gülümseyip ayağa kalktı. Kadını takip etti. Birlikte Jungkook'un eski odasına girdiler. Taehyung hafif teecüble etrafı süzdü. Rengarenk ve çok tatlıydı. Tek kişilik üstünde ironman baskılı örtü olan bir yatak. Yatağın önünde kitablık ve çalışma masası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Father // Taekook
FantasyOmeganın göz yaşları bir bir dökülürken, yalın ayak koştuğu çıkmaz sokak ona sonsuzluğa ulaşacakmış gibi göründü. Çaresiz, yalnızdı ve bir okadarda korkuyordu. Ama mecburdu çoçuğunu kurtarmak için koşmalıydı.