11 bölüm

245 16 3
                                    

Serin rüzgar açık kalan balkon kapısından içeri girmişti. Jungkook gün ışığının verdiği rahatsızlıkla gözlerini açmış tavana bakmıştı birkaç saniye. Yatakta dikleşerek yüzünü ovdu. Esen serin rüzgar gününü güzelleştiren şeylerden biriydi. Yanına bakmıştı. Taehyung'un mavi saçları dağılmış, ağlamaktan gözleri ve burnu kızarmış, dudağı şişmişti. Jungkook arkasına yaslanıp, onu izlemeye başladı.

Taehyung da biraz kıpırdanmış, sonunda gözlerini açmıştı. İlk gördüğü Jungkook olduğu içinde fazla sevinmişti. Çünkü sabah olduğunda zaten gitmiş olacağını düşünmüştü. "Nasılsın? " Taehyung sorulan soruyla sanki kendine geldi. Dünden ağrısı kalmıştı ama azdı. Yatakta dikleşip " İyiyim "dedi. Jungkook   ciddiliyini koruyarak karşısındaki çıplak beden sahibinin gözlerine bakmıştı.

Taehyung heyecanla ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordu. Ancak Jungkook'un kafasında dönen tek bir düşünce vardı. Oda bu adamı çok istemesiydi. Karşısındaki  adamı gerçekten de öpmek istiyordu. Ayağa kalktı. Ona yaklaşıp elini  havaya kaldırdı. Taehyung'un heyecanı artmıştı. Ancak Jungkook yalnızca önüne düşen mavi tutamları okşadı ve geri çekilerek lavaboya girdi.

Taehyung'un gözleri doldu ama bir nevi sevinçte vardı içinde. Belki ondan hoşlanmıştı? 𝘉𝘶 𝘩𝘰𝘴̧𝘭𝘢𝘯𝘵ı 𝘨𝘦𝘳𝘤̧𝘦𝘬 𝘴𝘦𝘷𝘨𝘪𝘺𝘦 𝘤̧𝘦𝘷𝘳𝘪𝘭𝘦𝘤𝘦𝘬𝘮𝘪𝘺𝘥𝘪?

Jungkook  yüzünü yıkamış kendine  gelmeye çalışmıştı. Geri dönerek  temiz bir şeyler geçirdi üzerine ve "𝘩𝘰𝘴̧𝘤̧𝘢𝘬𝘢𝘭"  Diyerek odadan çıkmıştı. Taehyung o gittikten sonra bir boşluk hissi etti. Sanki camdan esen rüzgar bedenini esir almıştı. Ayağa kalkıp üstüne bir şeyler geçirdi ve  terli kıyafetleri makineye bıraktı. Aşağı inmiş evde sıkıldığını hiss ettiği için dışarı çıkmaya karar vermişti.

Üstüne beyaz tişört ve aynı renk pantalon geçirdikten sonra üzerine en sevdiği parfümü sıktı. Artık hazırdı. Evden çıkıp caddede yürümeye başladı. Yavaş -yavaş irellemeye başladı . Aklında dün gece ve sabah vardı. İstemsizce gülüyordu. Ellerini çırpıb güldü. "Deli oldum galiba. Bu adam harika " Halen  yürümeye devam ediyordu mutlu. Kendisini izleyen birinden haberdar olmadan.

Lisa elindeki şarapla salona geçti. Jennie kırmızı şortunu biraz aşağı çekmiş, yayıldığı yatakta kendini düzeltmişti. "Ben  denmi çekiniyorsun? " dedi gülerek Lisa. "Rahat ol" Jennie gülümsedi. "Jungkookla işlerin yoluna girdimi? " Lisa  başını salladı. " Yapabilecek bir şey yok. O artık evli bir adam " Jennie başını salladı. Lisa şarap bardağını masaya bırakmış koltuğa atmıştı kendini. "Jen, kardeşin. Onun hakkında endişelenmiyormusun? Bu evlilikte kendi düşüncelerini hiç paylaşmadın. Bir nevi ortadan kayboldun"

Jennie  kaşlarını kattı. "Ne söyleye bilirdim? Kardeşim zaten onu seviyordu. Kendi kararıydı" Lisa başını salladı. "Evet, ama o hep tereddüt içindeydi  Jen. Ona bir abla lazımdı. Sen hep benim yanımdaydın" Jennie başını yana eğip ona bakmaya başladı. "Sen ne demek istiyorsun? Ben ona da sanada yardım ettim. Ha, eğer ona gösterdiyin bir iki nevazişi diyorsan bu seni ablası yapmaz. '

Lisa güldü " Sakin ol." Jennie bakışlarını başka tarafa çekti. Birden telefonu titremişti. Arayan Kai'di. Jennie  telefonu kulağına dayadı. Karşıdan kalın ama bir o karda güçsüz çıkan ses duyuldu. "Jen, ..... lütfen yanıma gel" Lisa kaşlarını kattı. "Arayan kim? " Jennie " T-tamam nerdesin sen? " diye sormuştu. "Evimde " Jennie geleceğini söylemiş kapatmıştı. Ayaklandığında Lisa endişeli halde ona baktı . Telefonunda kayıtlı olan Kai ismini görmüştü.

"Nereye? " Jennie telefonunu kırmızı küçük çantasına atmış, " Kai'nin yanına gidiyorum. Gelmemi rica etti " demişti. Lisa arkasına yaslandı. "Kai ne alaka? Sen onun yüzüne bile bakmazdın? " Jennie " Çok konuşmaa" diyerek evden  çıkmıştı. Lisa o gittikten sonra başını salladı. "Wow Jen. Demek Kai. " Sonra kalkıp odasına geçmişti.

Father // Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin