12 bölüm

173 12 11
                                    

Son baharı ne kadar sevdiğimi kanıtlayamam. Tabiatı, onun coşkusunu ne kadar özlediğimi söyleyemem size. Hepimiz küçük evlerimizde o kadar fazla zaman harcıyoruz ki bazen doğanı görmüyor. Onun varlığını unutuyoruz. Bize anlatmak istediklerini görmüyoruz.

Bazen insan karsındaki diğer kişinin bile ona ne anlatmak istediğini çözemiyor. Onu görmüyordu. Böylelikle zaman geçtikçe karşımızdaki insan biz onu fark etmedikçe yok oluyordu. Bir gün gözümüzü açıpda etrafa baktığımızda, nihayet onu aradığımızda o burda, yanımızda olmuyordu. Bu yüzden insan herşeyi vaktinde yapmalı, sevmeliydi. Başkalarını ihmal etmemeliydi. En çok da kendisini. İnsan kendisini, kendine iyi gelen şeyleri ihmal etmemeliydi.

Kai gökyüzünü  yarım saatir izliyordu. Artık Jennie onun için daha da endişelenmeye başlamıştı. Hava güneşli olsada soğukdu. Kainin üzerinde ise sadece uzun kollu bir gömlek vardı. Jennie içerini toplayan hizmetlileri  işleri bittikten sonra yollamış ve eline bir ceket alarak dışarı çıkmıştı. Evin bahçesi çok güzeldi. Salımcakta oturan Kai'ye yaklaşmış, ceketi omuzlarına geçirmişti. Sonra ise yanında durmuş ona bakmaya başlamıştı.

" Bu güzel bahçede bilmem kaç kez annemle oynardık Jennie. O hayatımdaki tek sahib olduğum kişiydi." Durdu. Gözünden akan yaşı sildi. "Babam bizi sevmezdi. Hem de hiç sevmezdi. Çoçukken anlamazdım, ancak büyüdüm zaman olanları net anlamaya başladım. " Jennie burnunu çekti. Bu aralar fazla hasastı. " Her gece bir kadının yanından geler, anneme bağırır, onunla evlenmenin ona ne kadar zarar verdiğini söylerdi"

"Çok sonralar öğrendim. Babam başkasını sevmişti. Ama ona hiçbir zaman kavuşmamıştı. Annemle zorla evlendirilmişti. Benide o yüzden sevmezdi zaten. Anneme benzediğimi söylerdi. " Jennie o an kardeşini hatırladı. Dudaklarını ısırdı. Korkmaya başlamıştı. Kendine küfürler yağdırdı. Geçti. Çok geç kardeşi için endişelenmeye başlamıştı. Kainin omzuna dokundu. "Gel, içeri girelim. " Kai ona bakmış, başını sallamıştı. Ayağa kalkarak onunla içeri geçmişti.

İçeri girdikleri an Kai  Jennie'ni  belinden kavramış, öpmeye başlamıştı. Jennie önce şaşırsada, sonra sevgili olduklarını hatırlamış, ona karşılık vermişti. İçinden defalarca özür diledi ondan.
'𝘉𝘢𝘴̧𝘬𝘢 𝘣𝘪𝘳𝘪𝘯𝘦 𝘰𝘭𝘢𝘯 𝘢𝘤̧𝘭ı𝘨̆ı𝘮ı 𝘴𝘦𝘯𝘪𝘯𝘭𝘦 𝘥𝘰𝘺𝘥𝘶𝘳𝘨̆𝘶𝘮 𝘪𝘤̧𝘪𝘯 𝘢𝘧𝘧𝘦𝘵 𝘣𝘦𝘯𝘪 𝘒𝘢𝘪 '
Kai ondan ayrıldı. Ama halen belindeki elini indirmedi. "Senin gibi bir  sevgilim olduğu için şanslıyım" Sonra ona sarılmıştı.

Jennie onun bu ani ruh değişkenliğime şaşırsada, bir şey demedi. Ve oda sıkıca sarıldı


Taehyung  masanın üstündeki test kitablarını çözüyor, bir hayli ciddi duruyordu. Telefonun zil sesi yalnızca odağını pozmuşdu. Arayan bayan Jeon'du . Aramaya cevap verip, hoparlöre koydu. "Merhaba bayan Jeon. " Sonra testini çözmeye devam etti. "Merhaba oğlum. Nasılsın? Jungkook nasıl? Yanındami? " Taehyung bıkkınlıkla kalemi yere bıraktı. "Ben iyiyim efendim. Evde değil Jungkook. İşi vardı çıktı. "

Bu aralar bayan Jeon epey fazla arıyor , onlara geliyordu. Kadın aynı Lisanın yeni evlendiği yıllarda anlattığı gibiydi. Herşeyi öğrenmek istiyor, her işe burun sokuyordu. Taehyungsa  gelen bebek soruladına tehammül edemiyordu. Bebek istemiyorduki o, sadece Jungkook'a yakın olmak istiyordu. Ama oda artık ilgisini kayb etmişti. Biraz hastalandı ona baktı diye Taehyung aptalca ondan hoşlandığını sanmıştı. Birde sevişmeleri vardı tabi

Oda sadece hevesmiş, o gün ona güzel görünmüştü o kadar. Ondan bir kaç gün geçmişti ancak Jungkook eve uğramak bırakın, aramıyordu bile. Taehyung'sa bunu  artık boş vermiş, üniversite derslerini yapıyordu. Saatler geçmişti ama halen bitirememişti. Akşam yemeğini yiyip, biraz film izledi. Film bittiği an sofranı toplamak için kalkmıştı , ancak kapı çaldı.

Gözündeki  gözlüyü düşmemesi için geri itti ve kapını açmaya gitti. Kapı deliğinden baktığında gördüyü yüzle sevindi. Kapını sonuna kadar açıp, kız kardeşini kucakladı. Jennie mavi tutamlarını eliyle arkaya tarayıb, alnından öptü. "Nasılsın? " Taehyung gülerek " İçerde buna cevap vereyim. Değilmi? " Jennie başını salladı. İkiside salona geçtiler.

Taehyung hazır olan kahveleri bardaklara doldurmuş, salona geçmişti. Kardeşine kahvesini uzatıp, yanına  oturdu. "Nasıl gidiyor jen ? " Jennie kahvesini sehpaya koydu, soyuması için. "Senin için endişelenipte geldim. " Taehyung'un suratı asıldı. "Endişelenmeyine gerek yok. " Jennie  Taehyung'un boşta kalan elini tuttu. "Hayır, bak ben çok üzgünüm. O kadar kendi problemimle ilgilendimki seni unuttum"

Taehyung bardağı sehpaya bıraktı. "Seni bunun için  hiçbir zaman suçlamayacağım. Bu kendi kararımdı. Demek ki böyle hayatı kendime layık bildim. Aptalın tekiyim. Halen ona karşı hislerim sonsuz. Onu her gördüğümde kendime hakim olamıyorum. Kalbim  beni  aklımın ötesindeki işler yapmaya sürüklüyor " Jennie'nin elini bıraktı. "Bu benim hatam " Jennie dudaklarını dişledi. "Ben bundan sınra hep senin yanındayım. Unutma bunu"


 Unutma bunu"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Father // Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin