Jennie saatine baktı, halen vaktı vardı. Ama yinede koşuyordu. Geç kalmak istemiyordu. Zira bu onunla son görüşü bile ola bilirdi. Bu gün Lisa Amerika'ya gidiyordu. Orada bir süre kalarak eğitimini devam ettirmek hemde burdan kaçmak istiyordu. Jennie hava limanına girip etrafa bakındı. Büyük cam pencereden dışarıya bakan Lisanı görmesiyle sevinmişti. Bu defa koşarak değilde yavaşca ona taraf gitmeye başladı. Lisanın yanına vardığında durdu. Lisa hala onu fark etmemişti.
Elini yavaşca kaldırıp onun omzuna dokundu. Parmakkarının ucu yanıyordu. LiSA ona döndüğünde Jennie dayanamadı ve sarıldı ona sıkıca. Lisa bir elini ondan kısa olan kızın beline yerleştirmiş, diğer elini ise saçlarına götürmüştü. Jennie geri çekilmek istemiyordu, ilk defa ona bu kadar yakın ve uzaktı. Amma mecbur geri çekildi. Lisa'ya baktı. "Jennie, seni bekleyeceğim. Tatil için gel yanıma. Kaini de getir. Sizinle vakit geçirmek benim için zevk olucak " Jennie başını salladı. "Merak etme burdaki işlerimi bitirim yanına gelicem . Ama seni çok özlüyor olucam " Lisa gülümsedi. "Biz halen çok yakınız. Birbirimizle iletişimizi kesmek için sebeb yok. Kendine iyi bak tatlım." Bir anda Lisa Jennie'ye yaklaşmış, yanağına buse kondurmuştu. Jennie bu hareketle heyecanlanırken Lisa elini sıkmış, bavulunu alarak uzaklaşmıştı.
Taehyung gülümseyerek mutfakta birşeyler hazırlıyordu. Kapının açılmasıyla şaşırdı. Jungkook bu aralar fazlamı geliyordu eve? Aldırış etmedi. Hazırladığı tostu ve kahvesini alıp, salona geçti. Jungkook kanepede oturmuş onu izliyordu. Taehyung bunu fark etmişti. Masaya oturmuş, tostunu yerken sormuştu. "Neden öyle bakıyorsun? " Jungkook gözlerini ayırmadan cevapladı. "Nasıl bakıyorum? " Taehyung kahvesinden bir yudum aldı. "Bilmem, boş-boş, garip bakıyorsın. Noldu? "
Jungkook gözlerini çekmişti ondan. "Çünkü garip hiss ediyorum. Artık bir babayım ve " Taehyung merakla sordu . "Ve ne? " Jungkook susmuştu. Ayağa kalkıp merdivenlere giderken " Lisa gitti ve herşey bitti. Artık yeni bir sayfa açılıcak "demiş odasına çıkmıştı. Taehyung o gittikten sonra durdu. Nasıl bir karışıklığın içine düştüğünü anlayamıyordu. Artık daha yakın ola bilecektilermi? Onu seve bilirdimi artık? Bunları düşünmemeye çalıştı. Artık bebeği düşünmeliydi.
Jungkook üzerini değiştirmiş aşağı inmişti. O indiğinde Taehyung salonda değildi. Merakla mutfağa geçti. Sonra dışarı baktı. Taehyung bahçede konulan kanepede oturmuş, kahve içerek bir şeyler yazıyordu. Jungkook yanına gitti. "Ne yazıyorsun? " Taehyung başını kaldırmadan " Ödevimi" Jungkook yanına oturdu. "Birşey istiyormusun? Ya canın birşey çekiyormu?" Taehyung " Hayır "demiş işine geri dönmüştü. Şuanda içinde garip bir kırgınlık, sinir vardı. Kendine karşı.
Jungkook sessizce onu izliyor, Taehyung'sa kaşlarını çatmış halde ciddiyetle dersini işliyordu. Birkaç saniye süren sessizliği " Neden beni sevdin? " sorusu bozdu. Taehyung'un kalemi tutan eli durdu. Başını yavaşca kaldırıb Jungkook'a baktı. Jungkook meraklı gözlerle cevap bekliyordu. " Ben " Taehyung devam edemedi. Düşünmeye başladı. Ne cevap verdi ki? Jungkook biraz daha ona yaklaştı. Yüzleri arasında santim mesafe kalıncaya kadar sokuldu ona. "Cevap vermek zorunda değilsin. Sana özel kala bilir. Sadece merak etmiştim"
Sonra Taehyung'un hiç aklına gelmeyeceği şey oldu. Jungkook onu zarifçe yanağından öpmüş ayağa kalkıp içeri geçmişti. Taehyung o gittikten sonra birkaç saniye durdu sadece . Arkasından baktı. Ne olmuştu ki ona? Neden böyle davranıyordu? Belkide bebek içindi. Bu bebek onunla Jungkook arasındakı tek bağ ola bilirdi. Hafifçe gülümsedi ve sonra tekrar dersine döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Father // Taekook
FantasyOmeganın göz yaşları bir bir dökülürken, yalın ayak koştuğu çıkmaz sokak ona sonsuzluğa ulaşacakmış gibi göründü. Çaresiz, yalnızdı ve bir okadarda korkuyordu. Ama mecburdu çoçuğunu kurtarmak için koşmalıydı.