MASTÜRBASYON

65.1K 285 61
                                    


Buraya ilk defa okuyan veya yeni başlayanların tarihini alalım.:)

+18

Bilinçsizce ayaklarını yerde sürüyerek mutfağa adımladı genç kadın. Gece saat 2'yi geçerken evin bu kadar sessiz ve karanlık olması içini ürpertti. Lakin bu duruma alışmış olmak onu bir hayli garip duygular içerisine de itti.

Kafasını sağa sola sallarken amacından şaşmayıp uykusu açılmadan suyunu içip yatağına dönmek istedi. ''Üvey babası'' ona bu saatlerde ortalıkta dolanmamasını birçok kez tembih etmiş olmasına rağmen o bugün komodinine uyurken sürahiyle su almayı unutmuş ve gece büyük bir açlıkla ister istemez yataktan fırlamıştı.

Elini önünde gezdirerek bardak aradı ve kısa sürede buldu. Işıkları açıp baskın yemek istemiyordu çünkü geceleri bu evden kadınlar eksik olmaz sesleri ne işler karıştırdıklarını çok rahat belli ederdi. Büyük bir açıklıkla ilk bardağını dikti kafasına.

''Çok garip'' diye iç geçirmeden edemedi. Normalde bu saatte bir kadın çığlıklarıyla bu duvarları inletirdi. Aklına gelen inleme sesleriyle bacaklarını istemsizce birbirine bastırdı.

Şimdi sırası mıydı? Arzu bedeninde kol gezerken ensesindeki tüylerin diken diken olduğunu hissetti. Kaç defa onları dinlerken kendine dokunmuştu hatırlamıyordu ama her defasında yaptığından büyük bir zevk alıyordu. Kötü olan ise şu an  ortada onu zevke getiren bir inlemenin bile olmamasıydı. Kafasında yarattığı senaryoyla bile kendisine bu zevki tattırabilmişti.

Bardağı yavaşça ikinci kez tezgahın üstüne koyarken rahatlamayla dilini dudaklarının üzerinde gezdirip küçük bir inleme bıraktı. Gözlerini usulca  tezgahta gezdirip burun kıvırdı.

Daha geçen hafta bu tezgahta kendini tatmin etmişti. Yukardan gelen inleme seslerine yine kendine su doldururken yakalanmış ve kendini bu zevkten mahrum bırakmamıştı. Ama şimdi de bu tezgahı canı çekmişti hem de bir etkene gerek duymadan. Lakin o an ''üvey babası''nın onu yakalayamayacağından o kadar emindi ki bu ona güvenli gelmişti şimdi ev bu kadar sessizken bunu yapmak büyük kumar demekti. İşin sonunda rezil olmak da vardı.

Dudaklarının kıvrılmasına engel olamadı. Bu şeytani gülüş onu ele verirken içindeki sürtüğün sesi kulaklarını tırmaladı.

''Sanki seni burada yakalasa hoşuna gitmez. Ne dersin kendimizi yakalatmalı mıyız?'' ve anında bir antitez oluşuverdi

''Salak sen onu arzuluyorsun diye o da seni arzulamak zorunda mı ? Ya senden tiksinirse?'' İç çekerek içindeki savaşın galibini saniyeler içinde seçti. Ve tekrar sırıtırken alt dudağının kenarını ısırdı. Çok da sikindeydi. 

Koskoca villadaki sessizlikte çıt çıksa en tepeden duyulurdu ve bunu bilmek Efken'e tarifi olmaz bir heyecan aşıladı. Kalçalarını tezgaha yaslayıp karanlık salonda gözlerini gezdirdi. Kimsecikler yoktu hoş koskoca evde sadece ikisi yaşarken başka kim olabilirdi ki? Uzun oversize tişörtünün altındaki tangasına ulaştı eli kenarlarında parmaklarını gezdirirken bu gece onu erkenden çıkartmak istemedi. Elini içine sokmasa bile nemliliğini bacak arasında hissetmişti.

Ellerinden destek alarak tezgaha çıktı ve geriye giderek koskoca tezgaha yayıldı. Sırtı duvara geldiğinde bacaklarını tezgahın sınırlarında gezdirip ayaklarını kendine çekti. Derin bir nefes alarak tekrar eve bakındı. Bu gerilim ona o kadar zevk getirecekti ki şimdiye kadar yaşadığı tüm orgasmları geride bırakacağından emindi. Derin bir nefes alıp aklında canlananların elini hükmetmesine izin verdi. Büyük, uzun ve damarlı ellerin biçimli parmakların sahibini hayalinde önünde hissetti. O koca ellerin ahengini kendi biçimli ve ince ellerine bıraktı. Yumuşacık parmakları önce kasıklarının sınırında dolandı. Dudaklarını birbirine bastırmadan usulca dilini üstünde gezdirdi. İç çamaşırının üstünden kendini okşamaya başladığında yanılmadığını anladı. Sırıtışı tekrar yüzüne yerleşirken bu etkiye boyun eğdi.

IN LA KESH +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin