27

5.1K 502 627
                                    



cıddılı bır depresyonda oldugum ıcın sız de benım gıbı depresyona gırın ıstedım ve bolum atmadım?? evet.

__________________

jisung dakikalardır sinirle salladığı bacağını durdurup karşısındaki kızın ağlamaktan kızaran yüzünü inceledi.

soyeon başarmıştı. zaten temeli olmayan bu ilişkiyi bitirmek için elinden gelen her şeyi yapmıştı ve başarılıydı da. jisung resmen karşısındaki kızın sesine tahammül edemeyecek raddeye gelmişti.

halbuki eskiden onu sakinleştiren tek şey soyeon'un sesiydi.

"ben ne yaptıysam senin için yaptım! annen öğrenseydi seni evlatlıktan reddederdi, öğrenme-"

jisung elini kaldırıp susturdu onu. annesi veya başka biri umurunda değildi, bunca zaman salak yerine koyulması gerekmiyordu. bir de minho'nun yaşadıkları vardı tabii.

"annemin öğrenmesi falan umurunda değildi senin, sen hepsini beni kaybetmemek için yaptın." dilini yanağında gezdirdi sinirle. "aptal oyuncağın başkasının eline geçmesin istedin."

jisung soyeon'a her zaman duygusal olarak sadıktı. her ne olursa olsun onu asla kandırmamış, düşüncelerine önem vermişti. çünkü işin içinde bir açık ilişki gerçeği de olsa, jisung onu seviyordu. elbette aynı tepkiyi ondan da beklemek ekstrem değildi.

soyeon göz yaşlarını silip titreyen sesiyle konuştu. "jisung lütfen böyle konuşma, beni bilmiyor musun? senin kötülüğünü ister miydim?" masanın üzerindeki ellerini sarı saçlının ellerine götürmüştü, jisung ise saniyesinde kendine çekmişti ellerini. "lütfen ayrılmayalım, düzeleceğim gerçekten!"

sarı saçlı çocuk etrafındaki insanların yoğunluğuna aldırmadan yüksek sesli bir kahkaha attı. "hâlâ olay benmişim gibi konuşman bile senin bunu ne amaçla yaptığını kanıtlıyor, soyeon. ben buraya beni kandırdığın için gelmedim, minho'yu aylardır tehdit ettiğin için geldim." sesli konuşması yüzünden birkaç kişi ona bakmıştı ancak bu onun önemsediği son şey bile değildi. "bırak ilişki yaşamayı, senin önce tedavi olman gerekiyor."  diye devam etti acımasızca.

geldiği andan beri ona saldırmamış, küfür etmemişti. hayır, bunlar asla jisung'un sergileyeceği haraketler değildi. fakat inleyici lafları karşısındaki kızın yerin dibine girmesine yeter de artardı bile.

genç kız kaşlarını çattı önce. ne yani, sevgilisinden bunca lafı bastırılmış bir öğretmen yüzünden mi yiyordu?

jisung'un huyuna gitmek istedi. kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırmış bir kedi misali, "istersen ondan özür dilerim." dedi ağzının içinden.

başını iki yana salladı sarı saçlı. "özrünü kendine sakla." o kadar önemli olduğunu düşünmesi bile gülünçtü.

jisung'un öğrendiğini duyduğunda şaşırmıştı. eli ayağı birbirine dolaşmış, koreden kaçmayı düşünmüştü. hiçbir şeyin faydası olmayacağını anladığı an ise gerçeklerle yüzleşmesi için sevgilisini her zaman gittikleri kafeye çağırmıştı.

yoona'ya sinirliydi soyeon. bunca senelik arkadaşlıklarını görmezden gelip, sırf minho için jisung'a yaptıklarını ifşalamasına sinirlenmişti. ayrıca hayal kırıklığına da uğruyordu çokça.

minho'da onun göremediği ne vardı? neden herkes sanki dünyada tek o kalmış gibi peşinden koşuyordu ki? genç kız bunları düşündükçe ona karşı nefreti soğumuyor, daha da artıyordu. jisung ile arasına giren herkesten kurtulmak istiyordu.

teacher's pet • minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin