32

4.2K 448 1.1K
                                    



bu bolum jısung'un bakıs acısından yazıldı ve bu benı o kadar zorladı kı... sureklı bolum aralarında durup 'acaba tsp jısung olsa nasıl tepkı verırdı?' dıye dusunmekten beynım yandı😞 cok zor bır karakter yaratmısım.

sınır ! yorum: 300
cok hastayım bunu goz onunde bulundurun

______________

insanlar, sürekli yüzüme patlayan flaşlar, konuşup duran arkadaşlarım ve ikide bir kolumu çekiştiren kırmızı saçlı velet! kesinlikle, kesinlikle çıldırmanın eşiğindeydim.

"jisung yakınıma gelsene biraz daha! korkma, yemeyeceğim seni." kolumu tutup, kendi beline sarmaya çalışan yuta'nın yüzüne ilişti sinirli bakışlarım. bunu kötü bir niyetle yapmadığını bilsem de ortamdaki gerginlik fazlaydı. o da bedenimin gerginliğini hissetmiş olacak ki, kolumu sertçe ittirip tekrar konuştu. "iyi aman be, gelmezsen gelme!"  onun bu tripli tavırlarına alışık olduğum için yanımdan ayrılıp, soojin'in yanına geçmesine sesimi çıkarmadım.

"düzgün durun da çekinelim şu fotoğrafı artık! ay cidden bezdim."  chaer eliyle kendini serinletirken bıkkınca konuşmuştu. diğerleri de onu onaylar mırıltılar çıkardığında hepimiz düzgün bir hizada durmak adına büyük çabalar sarfettik.

evet, gelmesi beklenilen sona nihayet ulaşmıştık. mezun olmamaza dakikalar kala okulun hazırladığı anı köşesinde güzel bir fotoğraf çektirmek adına sabahtan beri çabalıyorduk.

bu neredeyse imkansızdı. hadi ama, biz bütünlüğü korumayı beceremeyen insanlardık.

alt sınıflardan görevli olan, ismini dahi bilmediğim çocuk eliyle kamerayı ayarlarken bizim düzgün bir poz vermemizi bekliyordu. "tamam... hazır olduğunuzda basacağım." diye uyardı bizi son kez.

yapılan son uyarıyla beraber ellerimi yanımdaki arkadaşımın beline koyup, yabani durmamak adına zorki bir gülümseme takındım yüzüme. ne kadar başarılı olduğum muamma olsa da, bunu pek de umursadığım söylenemezdi. soojin ellerini onun beline sarmamla beraber yüzünü bana çevirip kocaman gülümserken, yuta'nın soojin'in belindeki koluma bakarak kaşlarını çatması gecikmedi.

tam o an flaş patladı, bu saçma kare fotoğraf makinesinin hafızasına kaydedildi.

"jisung sen tam bir backstabbersın! back back backstabber olandan hem de !" yuta jisung'un tutuşundan kurtulmuş, üstüme atlamak adına hamle yapmıştı ancak jeongin'in sinirli sesi onu durdurdu.

"evet, yeter bu kadar! sikeceğim sizi de fotoğrafınızı da." jeongin yanındaki sevgilisinden uzaklaşırken yabancı çocuğun elindeki fotoğraf makinesine uzandı. "sağ ol kanka, gidebilirsin sen."

öocuk jeongin'e gülümseyip yanımızdan uzaklaşmadan önce, "ne demek hyung, tekrar tebrikler. kurtuldunuz." jeongin çocuğun omzuna dostça vurup,  gülerek "darısı senin başına oğlum." dedi.

çocuk yanımızdan uzaklaştığında hepimiz öylece olduğumuz yerde dikildik bir süre. kimseden ses çıkmadı, ne yapacağımızı bilmiyorduk çünkü.

konuşmayacaklarını anladığımda bakışlarımı dalgınca koridorda gezdirerek konuştum. "minho hoca nerede?"

chan gömleğinin yakalarına sardığı kıravatını bollaştırırken göz devirdi. "kanka ne bilelim nerede amına koyayım!" pekala, anlaşılan sıcak hepimizin başına vurmuştu.

alınganlık etmek yerine sert bir nefes verip konferans salonuna doğru ilerlemeye başladım. ailem, oradaydı bu yüzden onları yalnız bırakmasam iyi olacaktı.

teacher's pet • minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin