Herşey geçen hafta başlamıştı.
Okul arkadaşım Ayumi ile erkek arkadaşının arasını istemeden bozmuştum.
Ertesi gün Ayumi internette bir ritüel bulmuş, doğru yaparsak hepimizin bir dileğinin gerçekleşeceğini söylemişti.
Bu tür şeylere pek inanmadığımdan, ritüel işi bana saçma gelmişti. Diğer yandan; yakın arkadaşlarım Mayu ve Seiko dünden hazır gibiydi. Beni de "Kaybedecek neyimiz var?" benzeri diyaloglarla ikna ettiler.
Bende bu fırsatı Ayumi ile bozulan arkadaşlığımızı düzeltmek için kullanmaya karar verdim.
Ayuminin anne ve babası şehir dışındaydı. Biz de Cuma günü ona gidecek, ritüeli orda, o gece yapacaktık.
Cuma günü çok çabuk geldi. 11.59'a kadar kız konularından konuştuk, eğlendik. 11.59'da Ayumi "Vakit geldi." dedi hepimizi lavaboya götürdü. Hemen 4 mum yaktı ve bize ritüelin nasıl yapılacağını anlattı.
Başlamak için hepimizin kan dökmesi gerekiyordu. Daha sonra da sözleri söylememiz ve tam 12.00 de mumları söndürmemiz lazımdı.
Kollarımıza küçük çizikler attık ve çıkan kanla aynaya bir işaret çizdik. Hep beraber toplam 4 kere "Sachiko we beg of you" (Sachiko sana sığınıyoruz) dedik. Herkes kendi mumunu üfledi.
O anda odayı bir soğuk doldurdu. Mumlar yanıp söndü, ardından aynadaki yansımalarımız değişti.
Daha sonra yansımalarımız aynadan çıktı. Hepimiz korkudan donup kalmış, beden bulmuş yansımalarımıza bakıyorduk.
Benim yansımam konuşmaya başladı; "Güneş battığında bir dilek tutulacak, sabaha kadar yaşanacak ve dilek gerçekleşecek. Eğer kurallar bozulursa oyun sona erecek, bedeli ödenecek."
Ayumi'nin yansıması devam etti; "Siz ki bizleri çağırdınız. Tutun dileğinizi. Yaşayan olursa aranızdan, bilsin ki gerçekleşecek isteği."
Ardından bütün yansımalar el ele verdi. Heryer karardı.
Kendime geldiğimde bir dolaptaydım. Yakınlarda hiç kimse yoktu. Dolaptan çıktığımda yerdeki kan izini gördüm. Salona gidiyordu.
Salonda, normalde orda olmayan bir ekran, ve kumanda benzeri bir cihaz vardı.
Cihazın üzerinde; Ayumi, Seiko, Mayu ve Naomi yazan dört tuş vardı.
Bunlardan Naomi yazana bastığımda kendimi gördüm. Arkadaşlarımı bulma ümidiyle Seiko yazan tuşa bastım. Ekranda yine aynı salon belirdi. Ama ekranın karşısında ben değil, Seiko vardı. Demek ki birbirimizi sadece bu ekran sayesinde görecektik.
Ayrıca ekranın alt köşesinde bir sayaç vardı. Herhalde 12.00.00'dan saymaya başlamıştı ki şuan 11.58.42 yazıyordu. Herhalde bu oyunun biteceği saatti. 12 saat boyunca ne yapacaktım hiçbir fikrim yoktu.
"Pat, pat, pat, pat"
O anda Seikonun arkasında bir gölge gördüm. "Seiko!" diye bağırmama rağmem beni duymadı. Gölge yavaşca geldi ve Seikonun arkasında bir şekil aldı. Ona deydi ve bir anda yok oldu. O anda bana da birşeyin dokunduğunu hisettim.
Yansımalarımızın "bedel" derken neden bahsettiğini bilmiyordum ama kazanmaya kararlıydım.
Arkamı duvara verecek şekilde koltuklardan bir barınak yaptım. Açıkta kalan yerleri yastıklarla kapadım ve yastıkları da sandalyeler ile destekledim. Fiziksel bir temas dışında yıkılamaz bir barınak olduşturduğumu anladığım anda kendime hava alıp etrafı gözetleyecek bir delik açtım.
Kumanda benzeri cihaz da yanımdaydı. Kendimi güvenceye aldıktan sonra diğerlerinin neler yaptığına bakmak için; Ayumi yazan tuşa bastım. Ayumi salonda değildi. Içeri odaları gezdiğini varsaydım ve Mayu'ya geçtim. Korkudan bir köşeye sinmiş, ağlıyordu. Yapabileceğim birşey yoktu. Genel olarak Seiko'yu izlemeye karar verdim.
Bir süre onun yaptıklarını izledim. Aşırı uykum gelmişti ve vücudum uykuya pes etmek üzereydi. En sonunda kaçınılmaz olan gerçekleşti ve uykuya daldım.
Gelen "Pat, Pat" sesi ile uyandım. Geçen sefer dört kez tekrar etmesine rağmen bu sefer ikide durmuştu. Daha sonra ekranın da kapanmış olduğunu fark ettim.
Hemen kumandadan Mayu tuşuna bastım.
Gördüğüm manzara şoke ediciydi. Oda kanlar içinde, Mayu ise kanların merkezindeydi. Ölmüştü. En yakın arkadaşlarımdan Mayu ölü bir şekilde yerde yatıyordu.
Ağlamaya başladım. Bir süre ağladıktan sonra bunun bir oyun olduğunu, Mayu'nun gerçek dünyaya döndüğüne ikna ettim kendimi. Kazanma hırsım geri geldi.
Ardından Seikonun tuşuna bastım. Yerde paramparça olmuş bir ceset vardı. Dikkatli bakınca bunun Seikonun parçaları olduğunu anladım. Dayanamayıp kustum. En sonunda onun da bu oyundan kurtulduğuna inandırdım kendimi.
Gözüm sayaca takıldı. 00.23.46 Kurtulmama az kalmıştı. Ayumiyi merak ettim ve son olarak onun tuşuna bastım. Ayumi yine salonda değildi. Onun da ölmüş olabileceğini varsaydım fakat ölümleri "Pat" seslerine bağdaştırırsak 2 kişinin hayatta olması lazımdı.
Son 23 dakika korkunç geçti. Içeriden gelen çığlıklar, odada gezen gölgeler, değişik varlıklar...
Sayaç 00.00.41'i gösterirken kurtuldum kanısına kapıldım. Bu lanet mekandan çıkacağım için sevinçliydim.
En sonunda süre doldu. Heryer tekrardan karardı.
Kendime geldiğimda karanlık bir odada iki kişiydik. Kendi yasımam ve ben. Beni tebrik etti ve dileğimin ne olduğunu sordu. Tam yanıt veriyordum ki karnımda bir acı hisettim.
"Am..a kazanmıştı...m."
Daha sonra Ayumi'nin sesini duydum;
"Dileğim senin ölmendi..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korku Günlüğü
TerrorBizim yada başkalarinin yazdigi korkutucu hikayeler, ceviriler, yada yasanmis korkunc olaylar.