Kabus

24.6K 890 268
                                    

Sabah kalktığımda daha doğrusu öğlene doğru anca kalkabildiğimde işte o zamanda Uraz hâlâ uyuyordu . Şimdi ise saat 1 olurken Uraz hâlâ aşağı inmemişti. Çok geç kalkmıştık. Ama her yerim hâlâ dünün yorgunluğu ile kalırken utançtan ne yapacağıma karar vermeye çalışıyordum. Bir yandan da alt kısımdaki ağrı iyice artmıştı. Sıcak su yine işe yarasa da iki gün üst üste olması ağrıyı şiddetlendiriyordu. Ama şu an buna kafa yormamam gerekiyordu ondan da önemli işlerim vardı.

Öncelikle her şeyi akışına bırakıp her zamanki sergilediğim tavırlara devam edecek ve herhangi bir saçmalıkta bulunmayacaktım. Urazın arada terbiyesiz konuşmalarına kızarmayacaktım çünkü biz bundan ilerisini de yapmıştık ve görmüştüm de bizzat. Ancak şunu da kabul etmek gerekirdi ki akşamın etkisi ile Sabahnki bir farklı oluyordu.

Diğer bir şey ise artık şu gelen aramalara cevap vermek. En iyisi bu olup üstümdeki stresi atmak için en iyi yoldu . Çünkü kasıklarıma saplanan kramplar yetmiyormuş gibi bir de karnımın kasılması hiç işime yaramazdı.

Her şeyi boşverip nihayetinde annemi aradım. Neyseki ilk çalışta açarken onun sesini duymak gerçekten de aşırı derecede utanmama neden olmuştu. Çok tuhaf bir andı kim bilir bu yaptığımı öğrenseler nasıl bir duygu yaşayacaklardı. Onları hayalkırıklığına uğratacağım kesindi ama isteklerimle artık baş etmek imkansız. Birbirimizi bu denli isterken durdarmazdım.

Annem 16 bine girdiğimi duyunca çok sevinmişti. Ona tıp geleceğini söylerken telefondan bile hissetiğim mutluluk başka hiç bir şeyle değişilmezdi. Biraz daha konuşup çevredekilerin ne yaptıklarını laf arasında sordum. Meraktı işte kim neler yapmıştı acaba ?

Öncelikle bu sene giren erkek kuzenim çok iyi yapmamış. Bir kaç mahalleden arkadaşlarım vardı annem anneleri ile iletişimde olduğu için onlar hakkında da bilgi alabilmiştim. Ama şu an söyledikerlerinden en yükseğini ben yapmışım gibi gözüküyordu. Tabi geçen sene giren Boğaziçi kazanan kuzenim gibi 4 bine görmesem bile idare ederdim. Şimdi annem gidip annesine hava atmasın sakın. Sadece rezilik olurdu ya da umrumda değildi. Gitsin söylesin de bir halta yaramayacağını düşündüğü kızdan ne çıktığını görsün.

Tam o sırada kapıda görüş açıma giren Uraz ile ona baktım.
Üstü tamamen çıplak altına ise şort geçirmişti. Bana kısa bir baktıktan sonra tezgaha yöneldi ve arkasını döndü.

Kahve makinesini çalıştırmaya başlayınca ben de onu izliyordum arkadan.

Annem bir şey söylemişti ama takip edemediğim için ne olduğunu anlamıştım , söylemesi yönünde tekrar istemeyerek bir an önce telefonu kapatma isteği baş göstermişti.

" Anne hadi görüşürüz, kapatıyorum. " Az önceki ses tonuma göre biraz daha sesim kısılmıştı.

" Dur kızım daha yeni açtın. Nereye gidiyorsun daha sana başka bir şey söylecektim. "

Urazı dikizlemek gibi bir işim var anneciğim müsade edersen sabah gözüyle farklı bir atmosfer yaratan bu anın tadını çıkartmak istiyorum.

Diyemiyorum tabi onun yerine

" Ne söyleyecektin anne ?" Şimdi telefonu ısrarla kapatmaya çalışırsam olmazdı.

TUTKUNUN ESİRİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin