Oldukça uzun bir bölüm daha...
İyi okumalar:))
Güven ruh gibidir,
Terk ettiği bedene asla geri dönmez.Hayat hep bize seçenekler sunar. Hatta bu daha bizler doğmadan başlar. Ya kız olacaksın, ya erkek. Ya kötü, ya da iyi. Ya yanlış, ya da doğru. Ve bazı seçenekleri biz yaratırız. Bu seçenekleri seçmek ise bizim elimizde. Ne yaparsak yapalım kaderimizi şekillendiren her zaman bizleriz.
Kaderimde varsa olur, demek sadece tembel insanların işi. Tabi kaderin önüne geçemeyiz ama kader yol gibidir. O yolda bizi neler karşılayacak bilmiyoruz. O yolun nasıl olduğundan bi' haber olarak sadece gidiyoruz.
Her zaman çiçekli yollardan geçmeyeceğiz. Bazen ayağımız taşa takılacak düşeceğiz. Önemli olan düştüğünde kalkabilmek ve seni kaldıran kişiyi unutmamak. O eli unutmak sadece nankörlere yakışır. Biz öyle bir yola çıkmışız ki geri dönüşünün olmadığı, bizi nelerin beklediğini bilmediğimiz bir yol.
Bu yolda elinizi bırakacak insanları hayatınıza almayın. Öyle insanlar vardır ki yokuşu çıktıktan sonra düzlükte pes ederler. Ve öyle insanlar vardır ki düz yolu çıktıktan sonra yokuşu bahane ederek giderler. Tabi bunların yanında öyle insanlar gelir ki hayatımıza ayağın taşa değip düşsen seninle beraber düşer, sen yorulma diye yol boyu kucağında taşır seni. Hayat su gibidir. O suyu lıkır lıkır içmekte, boğulmakta senin elinde.
Ben kendini kaderin önüne atan aptallardanım. Yolu umursamayıp ne olacaksa olsun, diyenlerdenim. Sonucunda ne mı oldu? Ayağım çakıl taşına bile değse kendimi fırlatıp attım. Benim kimseye özür borcum yok. Aksine çoğu insanların benden özür dilemesi gerekir. Aldıkları çocukluğum, ergenliğim ve büyüdüğüm o evrede ki tüm insanların, ayaklarıma kapanıp affedilmek için yalvarması lazım. O günde elbet gelecek ama benim yüzüne bakamadığım tek bir insan var.
Şuan kendisine acıyan gözlerle bakıyorum. Berbat görünüyor. Gözlerinde ki yorgunluk yirmi üç yaşında ki bir kadına değil de elli yaşında ki görmüş geçirmiş bir kadın gibi bakıyor. Daha fazla dayanamayıp aynaya sırtımı döndüm.
Dün öldüğünü gördüğüm o kafeste ki adamı, karşımda parçalanmış bir şekilde gördüğüm anda kendimi tutamayıp lavaboya doğru koştum.Dakikalarca bulandım. Bulantım bittiğinde ağlama krizlerim başladı. Ağlamanın verdiği hisle daha fazla bulandım. Yüzüm bembeyaz olmuş. Ölüden farksız göründüğüme eminim.
Kapı tıklandığında aynadan son defa kendime baktım. Hak ettin bunları sen! Sırtımı aynaya dönüp zorla da olsa yürümeye başladım. Kapının kilidini açtıktan sonra karşımda Atakan'ı buldum. Elleri cebinde beni süzmeye başladı. Yüzünde aptal bir sırıtışla yanağımı okşadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAH KEÇİSİ
Teen FictionCanının yanacağını, parçalanacağını, hayatının mahvolacağını... biliyordu. Güvendi, aşık oldu ve yıkıldı. Bunlar onu umursamaz birine dönüştürdü. Acı çekmeye alışmıştı. Hiçbir alışkanlık bu kadar kötü olamazdı. Gülüşleri kadar güzel bir hayatı...