11. YALANA DOĞRU

20 2 39
                                    

Kalbine zincirlemiş beni... Mahkum olmak hiç bu kadar güzel olmamıştı.

2 GÜN SONRA

İçimde durduramadığım bir kıpırtı vardı. Bastıramadığım bu hisler karın ağrısına dönüştü. Mide bulandıracak cinsten! Derin nefesler alıp Nagihan'ın az önce getirdiği limonlu suyu kafama diktim.

Bunaltıcı bir sıcaklık var bugün. Klimalar açık olsa da ferahladığımı hissetmiyorum. Üzerimdeki salaş gömleği yelpaze ederek vücut ısımı kontrol altında tutmaya çalışıyordum. Beyaz ahşap kapının açılması ile kendimi kapının önünde buldum.

Peşimden Sedat ve Medet'te geldi. Hüseyin gülümseyerek kapıyı sonuna kadar açtı. Tam odadan içeri girecekken kapıya kolunu yasladı. Kaşlarımı çatıp Hüseyin'e döndüm.

"Yeni kendine geldi. Biz biraz konuştuk. İyi gibi görünüyor ama siz yinede dikkat edin." Başımı aşağı yukarı sallayıp arkamı döndüm.

"Duydunuz değil mi?" diye doğrudan Sedat ve Medet'e döndüm. Maalesef o kadar çocuk gibi davranıyorlar ki işimi riske alıp onları görmezden gelmek istemiyorum.

"Vallahi bana öyle bakmayın. Sedat rahat durursa tamamdır."

"Hep Sedat zaten. O kadar da abartmayın olum. Kıyamet kopsa benden bileceksiniz." Gözlerimi devirip ofladım.

"Daha girmeden başladınız yaygaraya." Sedat ağzına fermuar örtüyor gibi yaptı. Bir ara Gökçe fazla konuştuğunda dönüp sadece gözlerine bakmam yetmişti. Sonra Sedat'ın yaptığı gibi ağzına fermuar çekiyormuş gibi yapmıştı.

Aklımdaki düşünceleri dağıtıp kapıya doğru döndüm. Hüseyin kolunu çektiğinde odaya hızlıca girdim. Beyaz ve krem tonu olan aydınlık bir odayı ona vermiştim. O gün ona nedensizce sinirlenip resmen dövmekten beter etmiştim!

Ah ne kadarda aptalım! Aptal, aptal, aptal...

Gökçe'yi benden korumanın en iyi yolu benden uzak olmasıydı. Bu evde ne kadar uzak kalabilirdik bilmiyorum ama aynı odada olmamamız gerektiğini anlamıştım. Bu sefer benimle arasında sadece bir duvar örülüydü.

Gitmek istesek de gidemediğimiz insanlar olacak bu hayatta. Bırakamayacağımız alışkanlıklar, unutamayacağımız sözler ve hep dilimize dolanan şarkılar olacak. Kaçmak istediğimiz şeyler ile defalarca karşı karşıya geleceğiz.

Gökçe'den istesem de uzak duramam. O da benden istese de kaçamaz. İsterse yerin dibine saklansın, ben yine bulurum. Sadece çabalamaya değer bir kız mı bilemiyorum. Onun için neden çabalayayım ki?

Günlerdir gözlerini açmayan kız şimdi gözlerini benden ayırmadan beni izliyordu. Sanki bir şeyler söylemek istiyor gibi duruyor. Yorgun gözleri ağır ağır kapanıp açılıyor. Koyu kahve gözleri hayata yeniden dönmenin yorgunluklarını belli ediyor.

"Günaydııınnnn iki gözümün çiçeği!" Sedat'ın heyecanlı ve enerji dolu sesi ile kaşlarımı çattım. Bu çocuk asla laftan anlamayacak!

Gökçe gözlerini benden çevirip Sedat'a baktı. Çok da belli olmayan silik bir tebessüm yüzüne oturdu. Onun gülümsemesi istemsizce beni de gülümsetti.

Sedat Gökçe'nin yatağının yanındaki sandalyeye oturup Gökçe'nin elini tuttu. Az önceki hâlinden eser kalmadan konuşmaya başladı. "Nasılsın? Ağrın var mı?"

"Ben iyiyim. Endişe etmeyin." derken gözlerini bana çevirdi. Bana bakması kalbimi acıtıyordu. Nedensizce kalbim sızlıyor ve acı çekiyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 17, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÜNAH KEÇİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin