Bazen ev diye sandığımız yerlerin cehennem olduğunu gittiğimiz de anlarız...
Çıplak ayaklarımı yere sürte sürte odamın balkonuna çıktım. Meyve ağaçlarında ki çiçekler ilkbaharın haberini çoktan getirmişti. Kuşların koro halinde söylediği melodi kulağa hoş geliyordu. Fakat bu melodi ağrıyan başımı iyice ağrıtıyordu. Kafes salıncağa kendimi bırakıp gözlerimi kapattım. Dinlenmeye ihtiyacım varmış gibi hissediyorum. Hayır, kesinlikle dinlenmeye ihtiyacım var.
İçimdeki huzursuzluk her zaman ki yerini koruyordu. Gece mi acaba beni huzurlu hissettiriyor? Bunu düşününce yüzüm düşüyor. Gece yaşananlar belki de huzurlu hissettiriyor. Gündüz olmasını bazen hiç istemiyorum. Karanlık insanı saklarmış. Yüzünü, hissettiklerini, vücudunu... Belki de bu yüzden seviyorumdur geceyi. Beni sakladığı için.
Aklımda ki düşünceleri savuran sesler ile kendime geliyorum. Bir insanı sadece ayak seslerinden tanır mısınız? Sadece iki dakika bile birisiyle yürüyüş yapsam onun adımlarından kim olduğunu kolayca tanırım. Maalesef çok garip huylarımdan sadece birisi. Adımlar odamın içinde dolanıyordu. Beni aradığına eminim. Kaçacak halim yok ya. Yani kendi evimden de kaçmam.
Dikkatli yürüyor. Elinde bir şey taşıyor. Dökmeye ya da düşürmeye korkuyor sanırım. Adım sesleri yaklaştı. Birkaç adım sonrasında durdu. Balkona gelmiş ve beni bulmuş olmanın rahatlığıyla derin bir nefes bıraktı. Gözlerimi araladığımda gülerek ona baktım.
"Ah inanamıyorum." Elinde tuttuğu tepsiye dikkat ederek sağ elini alnına vurdu. Bu hallerine kıkırdamadan edemedim. "Odanın içinde at gibi koşturuyorum. Sadece 'buradayım' demek bu kadar zor mu Gökçe!"
(Defne Bozok - Gerçek adıyla 'lou ann vecchia')
Kafamı sağa ve sola çevirip çıtlattım. "İnan Defne o kadar yorgunum ki konuşurken bile her an bayılacakmışım gibi hissediyorum. Her yerim o kadar ağrıyor ki." Siyah kısa saçlarını savurup elinde ki tepsiyi masaya bıraktı.
Hiç konuşmadan elinde ki sandviçi bana uzattı. "Peynirli." Sadece kafamı sallamaktan başka bir tepki vermedim. "Öğle oldu ve yeni uyandın. Her zaman ki gibi yine sabaha doğru geldin. Aç karna ilaç içmen doğru olmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAH KEÇİSİ
Novela JuvenilCanının yanacağını, parçalanacağını, hayatının mahvolacağını... biliyordu. Güvendi, aşık oldu ve yıkıldı. Bunlar onu umursamaz birine dönüştürdü. Acı çekmeye alışmıştı. Hiçbir alışkanlık bu kadar kötü olamazdı. Gülüşleri kadar güzel bir hayatı...