Bölüm 41

115 4 0
                                    

3 ay sonra...

"Öldün yiğit selanı oku!" Diye defnenin odasından çıktı yiğit benim arkama saklanmaya çalıştı "hiç saklanma, ben sana lambayı iki elinle tak dedim tek elini kullanıp kır diye değil!" Yiğite döndüm elini teslim olmuş gibi kadırdı "affet yenge bilerek olmadı" iki elimi belime koydum "biz o lambaya kaç para verdik sen biliyormusun?" Dedim kafasını hayır anlamında salladı

"Sekiz yüz doksan lira" dedim "anlamadıysan se-" lafımı yarıda bırakıp konuştu "anladım aynısını alacağım söz" dedi gözlerimi kıstım "almazsan pamirin elinden almam ben atarım seni önüne" dedim tehdit sesiyle

3-4 saat uğraştılar ve hala bitmemişti devamını yarın yapıcaklardı pamirin işten aekadaşları da gelmişri yardıma ama bitememişti oda

"Bitmiyor, her yerim ağrıdı ya!" Diye sitem etti "ee baba olmak kolay değil pamir efendi" dedim defne kucağımdayken uyumaması için oyalıyordum uyuması için erkendi "onun için en iyisi yaparım ister kolum ayağım kopsada" dediğinde içimde kelebekler uçuşuyordu sanki işte dedim benim aşık olduğum adam çok şanslıyım

...

Sabah ufak seslere uyandım yanımda pamiri göremeyince iş için kalktığını anlamıştım odaya tekrar döndüğünde "günaydın sevgilim, umarım uyandırmamışımdır" saçımı kaşıdım ve esnedikten sonra çevap verdim "evet sen uyandırdın beni" dedim yarı uykulu gözlerimi açamiyordum

Defnede uyanınca "heh prenses de uyandığına göre rahatça öpebilirim onu" diyip kuçağına aldı ben hala yatıyordum "aaa annesi bak biz uyandık sende uyan" dedi yavaşca kalktım kendime gelmeye başladım

Kahvaltıyı yalnız sadece defneyle yapmaya alışmıştım ama bazen yanımda olmaması beni endişlendiriyordu sanki ber an bir şey olucakmış gibi

Kahvaltımızı yaparken kapı çaldı "bismillah hadi hayırlısı" diyerek kapıya doğru yürüdüm ve açtım karşımda aysude ve hazalı görünce içimden oh çekmiştim "hoşgeldiniz!" Dedim güler yüzle onlarda bana aynı güler yüzle "hoşbulduk!" Diyerek sarıldılar ikisi bir anda

Aysude defneyi aldı bende aceleyle mutfağa topladım ve yanlarına döndüm "ee naptınız nasılsınız görüşmeyeli" dedim sohbeti başlatarak "biz iyiz de" dedi aysude ve gülerek hazala baktı ikisininde anlamsızca bir mutluluk vardı üzerinde "noldu ikinizinde yüzünüzde güller açıyor" dedim hazal ayağa kalktı ardından da aysude ve ben

Beni çekiştire çekiştire odaya götürdüler ve elime beyaz sade kolları tüllü bir elbise verdiler "hemen giyiyorsun ve akşam saat altıya kadar soru falan sormuyorsun" dedi aysude ve kapıyı kapttılar
Hemen giyindim ve karşılarına çıktım "ayy maşallah be kankam" dedi aysude beni kolumdan tutup makyaj masama oturtarak "kız çok güzel oldun be"
Dedi hazal

Hafif bir makyaj yaptıktan sonra saçımı yaptılar maşayla kıvırcık yaptılar saçım makyajımdan daha çok zaman aldı nerdeyse sıkılmaya başlamıştım

"Neye hazırlandığımı söylermisiniz artık pamir gelecek iki saat sonra akşam yemeği yapmam lazım" dedim hazal telefonumu alıp çıktı odadan "noluyor ya? Ne işler çeviriyorsunuz?" Diye sordum merakla "çok güzel bir şey kardeşim sen sadece anın tadını çıkar" dedi

2 saat sonra

Gözlerim kapalı pamir beni gideceğimiz yere yönlendiriyordu "aç artık gözümü, merak ettim nerdeyiz?" Diye sordum çok merak ediyordum nerde olduğumuzu arabaya biner binmez gözümü kapattılar "yenge sende amma sabırsız cıktın ha!" Dedi yiğit

Sonunda gelmiştik ve gözlerimi açtı masmavi deniz etrafî tüllerle kaplanmış küçük bir yemek masası etraf o kadar büyüleyici gözüküyordu ki ilk defa görüyordum "burası... çok güzel" dedim elimi tuttu ve beni denizin kıyısına götürdü koskocaman yazı karşısındaydım yazıda 'marry me' yazıyordu önüme diz çöktü ve "benimle evlenir misin sevda güneş?" Gözlerim dolmuştu "evet..." dedim çevabımı der demez havai fişek patlatıldı "bu da ikinci süprizim olsun" dedi kulağıma fısıldadı

...

🤍

Kara Sevdam | texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin