Bölüm 48

101 5 0
                                    

1 hafta sonra...

Bir hafta geçmişti pamir komaya girmişti ve ne zaman uyanıcağı belli değildi bugün onu ziyaret edicektim kucağımda denizi tutuyordum ve bir elimle de defneyi defne artık düşmeden yürüyordu ama onu babası görememişti

Hastaneye vardığımızda direk olarak pamirin odasına gittim "biz geldik!" Dedim sanki bana cevap vericekmiş gibi biliyordum cevap vermeyecekti "bak hepimiz geldik" dedim bi süre öylece durdum sonra devam konuştum "sıkılmadın mı uyumaktan" çoktan gözlerim dolmuştu ama ağlamayacaktım bana demişti ağlama diye dediğini yapıcaktım ağlamiyacaktım

"Evet, uyumayı seversin ama biraz fazla uyumadın mı?" Dedim yanağından öptüm deniz ve defne bana güldüler ve onlarda yanağından öptü

Pamirin gözlerinden yaş aktı

Bunu görmemle heycanlandım odadan çıkmadan hemşire cağırdım

"Sevda" uzun zamandır duymak istediğim o ses arkamı döndüm o güzel kara gözlerini acmış gözlerimin içine baktı "uyandın" dedim yanına gittim sarıldım defne ve deniz alkışladı onlarda mutlu olmuştu hissetmişlerdi

Gülümsedi

Gülümsedim

...

"Aşkım, iyi böyle" yastığını düzelttim "yenge abartmasan mı?" Dedi yiğit koltukta oturmuyor adeta yatıyordu "haklı ama ne kadar korktu"
Dedi hazal "babam geldi o gün" dedi pamirin morali bozuldu "ama enişte sen merak etme ağzının payını verdik gitti" dedi "ne zaman çıkarım? Bir bilginiz var mı?" Diye sordu "turp gibisin maşallah, her saniye çıkabiliriz"

Doktor geldi ve taburcu olabiliceğini söyledi fazla vakit kaybetmeden taburcu işlerini hallettik ve eve gittik

"Evim güzel evim" dedi pamir koltuğa uzandı "pamir ben-" lafımı bitirmeden konuştu "lütfen, özür dileme kaza sadece" dedi sustum ama kendimi suçlu hissediyordum sonuçta o bıcak benim elimdeydi

"Eee biz karı kocayı yalnız bırakalım" dedi aysude ve üçü de ayaklandı "malum işiniz falan olur rahatsız etmeyelim sizi" dedi yiğit arkamdaki yastığı alıp kafasına fırlattım "ah! Açıdı ama!" Dedi küçük çoçuk gibi

"Yiğit, gel kardeşim" dedi pamir yanına çağırdı "geldim abim" dedi iki adımla yanına geldi "eğil" diye emretti "niye?" Dedi yiğit "eğil abim korkma bişi yapmiyacağım" dedi sakinlikle yiğit kafasını eğidi pamir avcunu tükürdü ve ensesine vurdu

ayağı takılıp düştü "günde üç darbe yetti bana gidiyom" dedi ama hala olduğu yerdeydi "eşlik edeyim mi seni yengem?" Dedim gülerek "aaa gülmeyin sözlişkoma" dedi hazal yiğitin elinden tutup kaldırdı

"Hadi hadi abartma" dedi pamir gülerek "küstüm" dedi yiğit arkasını döndü küçük bir çoçuk gibiydi "çikolatalı sütü ben içiyorum o zaman" dedi pamir duyar duymaz saniyesinde bize döndü "ama hep böyle yapıyon bi ağız tadıyla küsemedik"

...

"Sevda! Sevda defne yürüyor!" Diye bağırdı pamir yanına gittim "evet, artık yürüyor" dedim koltuğa oturdum "pamir seninle konuşalım mı? Önemli" dedim merakla baktı yanıma oturdu elimi tuttu "kötü bir şey yok değil mi?" Diye sordu söyleceğim şeyi hem merak ediyordu hemde korkyordu "sana şimdi bir şey sorucam, ve bana dürüstce cevap ver lütfen"

"Peki"'dedi onaylarcasına "bu olaydan sonra beni hala seviyor musun?" Sorma gereğinin nedenini bilmiyordum günlerdir aklımda "bu nasıl bir soru? Tabikide çok seviyorum seni" sarıldı bana "çok seviyorum nefes alma sebebimsin benim"

...

❤️‍🩹

Kara Sevdam | texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin