Hem "öteki" dirler, hem "biz"

65 26 0
                                    

- 7 -

" Oysa cadılarda insandır. Canavarların aksine bir topluma aittirler.
içerideki maskeli düşmanlardır.
Hem "öteki" dirler, hem "biz".
malcolm Gaskill


Geçmişte kazanılan bir aile başarısı taşıdığından
Her zaman korkulan ama nefret edilmeyen bir hükümdar olmak istemişti johannes.

Şimdi ise sevdiği kadının kız kardeşini kurtaracağım vaadiyle kandırmıştı.

Peki neden ? kendi hükümdarlığı zarar görmesin diye ve çok gençti.  Ölümü kendisine yakıştıramıyordu.  Savaş olmadığı sürece ailesindeki erkekler uzun yıllar yaşamışlardı.  Onun genç yaşta ölümü krallığına kara leke olurdu.

Bu yüzden Zahranın ölmesine karar verdi.
O bir cadıydı.  Kendince hiçbir vasfı olmadığına kanaat getirdi . Yoksa vicdanını nasıl susturabilirdi ki .

Güneş bu gün nazlı nazlı doğuyordu.  Sanki o da bir şeylerin olduğunu hissetmişti de bu gün erkenden başlasın istemiyordu.  Zahra küçük kulübeden çıktı.  Gözlerini ağaçların ardından görebildiği kadar gökyüzüne çevirdi. Bu koca dünyada yapayalnız kalmıştı. Evine gidemezdi , gitmeli miydi buna da emin değildi.

Neyse ki johannes buradaydı bütün gece baygın uyurken başında beklemiş ormanda bulduğu otları karıştırarak içirmişti. Şu durumdayken tanıdık bir yüz görmek birilerinin şefkatine o kadar ihtiyacı vardı bu merhamet ona çok iyi gelmişti .

"Şimdi ne olacak johannes "

"Seni güvenli bir yere ulaştıracağım "

Güven kelimesi yaptığı şeye  ne kadar da tezattı.
Adeta diline oturmamıştı.

Nereye gideceklerini söylemedi . Sadece alışık olmayan biri için bu fazla oksijen sersemletebilir , ve Orman serinletebilirmiş. Üstelik onu sıcak tutsun diye üstündeki kıyafetleri bile Zahraya vermişti.

Ondan bir an bile şüphe duymamasına sebep olmuştu. İspiyonlasa onu şimdiye kadar beklemezdi diye düşündü zahra .

Ve yola çıktılar bir yöne doğru hiç sapmadan yürüyorlardı.

"Aklım çok karışık johannes "

Sessizliği ilk bozan kişi yine o olmuştu. Johannes öyle çokta konuşmayı seven  biri değildi.

"Sen gerçekte kimsin neden bunlar bizim başımıza geldi"

Johannes homurdanıp zahraya baktı. Bir kaya dibinden geçiyorlardı şimdi sussa bir şey demese ne iyi olurdu ama hayır Zahraya gerçekleri anlatmayı borç bildi.

En azında ölüme kendi ayaklarıyla giden bir cadıya bunu borçluydu.

"Sen ve ailen bir cadısınız,  wiccan cadıları kendilerine vikan derler ."

Bunu daha öncede veronanın babasından duyduğunu anımsadı.

"Ne demek bu vikan ?"

Johannes bir kayanın dibine oturdu. Ellerine toprak alıp sıkıca sıktı. Daha sonra avuçlarını açıp toprağın parmaklarının arasından kaymasına izin verdi.

Derin bir iç çekip anlatmaya devam etti.

"Vikalar doğayla dost bir tür, Satanik ya da demonik değiller doğayı ve dünyayı anlamak, hissetmek üzerine yaşarlar Onlar doğadan ilham alıyorlar. Vika geleneğini sürdüren bütün cadıların yani Vikanların kabul ettiği bir nasihat var Hiç kimseye zarar vermediğin sürece ne istersen yap."

Onca olup biten şeyden sonra ilk defa güzel bir şeyler duyabilmişti.  O korkulan efsanelerele üne sahip değildi ailesi.

Ve sanki bu kadar yeter dermiş gibi  yerinden kalkıp yürüdü johannes.

Zahra bir süre bekledi gözden kaybetmeden takip etmeye başladı ama yakın durmamıştı bu sefer . Bu mesafe büyüdükçe johannes dönüp bir açıklama yapması gerektiğini anladı.

" sizin ile ilgili bir dolu tekinsiz haber kol geziyor fakat benim uygarlığım çok cadı tehditi aldı.  Biz prensler sadece orman kuralları ve olası bir cadı saldırısı için eğitiliriz  ."

Zahra  acı bir şekilde yutkundu. 

"Peki ailem neden öldürüldü?"

Gözleri soruyu dudaklarından dökmeyi beklememiş yaşlara teslim etmişti yüzünü. Şimdi ise onanları hatırladıkça içi yanıyordu.

Daha onları kaybetmeyi hazmedemezken neden kimden kaçtığını bilmeden bir ormanda kaybolmuştu. 

Her şey o kadar mantıksız geliyor öyle çıkılmaz bir yola sürüklüyordu ki bir an önce bunların geçip gitmesini diledi.

"Çünkü bizim cadılarla evlenmemiz yasak . O çok kutsal yapılan dans aileme de ulaşılır başarısızlıklarda ve nasıl olduysa birileri şikayet etmiş.  Cadı kanunları gereği insanlara sırlarını söyledikleri için kim oldukları açığa çıktığı için asılmaları gerekiyordu."

"Peki ben ellerim açıktı "

"Sen henüz cadı değilsin Zahra sana dokunmaları yasak . On altı yaşına girip cadı olaba dek "

Anlamadığı bazı şeyler daha vardı.  Aklına oturmayan.

"Sen bize ait sırları biliyorsun Peki kimdi bu insan bilmeyen "

"Verona o bir insan ailesi gerçek ailesi değiller.  O gün sadece konsept bir parti olması gerekiyordu ama selina hırslarını yenildi ."

Son bir soru sormalıydı  zahra boğazını temizledi . Cevabını duymaktan korktuğu sözleri çaresizce seslendirdi.

"Beni bulurlarsa?"

"Evet bulurlarsa korkarım ki ölmek zorundasın

Johannes bu sözleri söylerken omuzlarına bir hüzün çöktü .Nede olsa bulmalarını gerek kalmadan onu teslim edecekti.

Zahra aslında johannese de güvenmemesi gerektiğini sezebiliyordu.  Gözlerindeki güvensizliği tehlikeye açıkça okunabiliyordu.
İşte şimdi çaresizliğin acı çığlığını duyabilmişti.  Şu dünyada varlığına tutulacağı hiç kimsenin olmayışını derinden hissediyordu.

Eskiye dönememek , dönsede bu saatten sonra hiçbir şeyin aynı olmayacağını bilmek . . .

Nasıl bir buhrandı bu böyle bir çıkış yolu yok mu diye başını göğe yükseltti.

Medet umarcasına hiç ayırmadan fısıldadı.

"Yolumu göster..."

CADI MAHKEMESİ (Ayın Dört Tonu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin