çıkarcılık ilişkisi

320 40 108
                                    

"Doyoung?" Aralık kapıdan içeriye baktı önce. "Ne var?" dedim sinirli bir tonda. "Ne kızıyorsun oğlum, özür dilemeye geldim."

Gözlerim şok olmuş gibi alayla açıldı. "Sen ve özür dilemek, doğru mu anladım?" dedim. Yüzümdeki saçma sırıtış bir türlü gitmiyordu.

Yavaşça yatağıma oturdu. "Evet, doğru anladın." Birkaç saniye gözlerine baktım. Ardından kendimi tutamayıp kahkaha attım.

"Ne gülüyorsun amk."

"Yüzün kızardı." dedim. Gülmeye devam ederken iki elimi de yanaklarına götürdüm ve sıktım. İleri doğru kendimi ittirip iyice Junghwan'ın dibine geçtim.

Benim ona yaklaşmamla beraber gözlerini gözlerime dikti. Bu kadar yakın olmamız halis midir hocam.

"Hadi dile özrünü bekliyorum."

"Gayleri hiç sevmem. Sırf arkadaşımsın diye özür dileyeceğim."

"Hm hm evet aynen." Yanaklarındaki ellerimi tuttu ve kucağına indirdi. Baş parmaklarıyla ellerimin üstünü okşarken bir süre sessiz kaldı.

"Ayrılmak istediğini söylemeyeceksin. Alt tarafı bir özür dileyeceksin." dedim nefesimi dışa soluyarak.

"Üf tamam be, özür dilerim."

"Duyamadım?" Kafasını kaldırıp kaşlarını çattı. "Özür dilerim Doyoung." dedi tekrardan. "Ne için özür diliyorsun Junghwan?" diye sordum.

"Yeseo'yu sana tercih ettiğim için." Böyle söylemesi üzmüş olsada en azından hatasını kabul edebilmişti.

"Yani seninle kalmaya devam mı ediyorum?" Bir süre bana baktı. Sonra gülümseyip "Yeseo'nun kira masrafını ödeyeceksen olur." dedi.

Yüzüm sinirden kızarmaya başladı. "Benden özür dilemenin sebebi bu muydu?"

"Çok mu belli ettim?" dedi suçunu kabullenerek. Ellerimi kucağından çektim. Kendi saçlarımı kavrayıp kafamı aşağı indirdim.

"Bana bak Junghwan. Oradan bakılınca kullanabileceğin birine mi benziyorum?"

"Evet, başka soru?"

Sinirden düşünme kabiliyetimi kaybedip Junghwan'ı yatağa ittirdim. O daha ne olduğunu anlamadan kucağına çıkıp kaçmasına engel oldum. "O kızı sırf seks için kullandığını herkes biliyor."

"Ama Yeseo bilmiyor." Sırıtarak bakıyordu gözlerimin içine.

"Senin sevgilinin kira masrafını ödeyemem. Sen kendin söylemiştin. Ailem olmasa ben bir hiçim Junghwan." Ellerimi Junghwan'ın göğüslerine yerleştirip iyice yatağa bastırdım onu.

"O zaman Yeseo gitsin, sen onun yerine geç." dedi ve bir anda altına aldı beni.

Sevişmekte iyi olan birinin kucağına oturmak en başından beri aptallıktı zaten.

Kollarımı başımın üstüne sabitlediği için kaçacak yerim kalmamıştı. "Senin Yeseo'n olmak isteyen yok."

Sadece Doyoung'un olmama izin verseydin belki..

"Erkeklerden hoşlandığını sanıyordum." Tek eliyle iki elimi de rahatlıkla tutabiliyordu. Boşta kalan elini çenemde ve boynumda gezdiriyordu.

Ellerinin bu kadar büyük olması da mı halis değildir hocam.

"Çekil üstümden."

"Erkeklerden hoşlanan birine göre fazla iddialısın."

"Sen her kızı beğeniyor musun Junghwan?" diye sordum. Gözüm yarı açık olan kapıya ilişti. Belli olmayacak şekilde sırıttım.

Yeseo bizi izliyordu.

"Ben her kızı beğenirim Doyoung. Zorlarsam seni bile beğenirim." Kafamın içinde çalan zafer çanlarının sebebi Yeseo'nun yüzündeki ifadeydi.

Muhtemelen onu gördüğümün farkındaydı çünkü göz göze gelmiştik. Ona Junghwan'ın gerçekten nasıl biri olduğunu göstermem gerekiyordu.

"Kanıtla öyleyse."

"Neyi kanıtlayayım?"

"Zorlarsan benden de hoşlanabileceğini söyledin." Anlamsız bir ifadeyle baktı yüzüme. Daha çok 'ne saçmalıyorsun amına koyayım' der gibiydi suratı.

"Neden denemiyorsun?" dedim sırıtarak.

Belki de hayatım boyunca söyleyebileceğim en cesaret dolu sözleri söylemeye hazırlandım.

"Öpsene beni o zaman."

"Ne?"

"Madem bu kadar iddialısın, kanıtla bana."

"Kafayı yedin iyice." Yüzünü buruşturduğunu gördüm. Söylediklerinde ciddi olmadığının farkındaydım ama zorlamam gerekiyordu.

"Öp beni Junghwan."

am i stupid ¡ dohwanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin