çarşı meydanı

220 29 74
                                    

trs maknae line candir bu bolum onlara ozel

- - - -

"Nerde kaldınız oğlum?" Buz gibi havada şişme montuma sarılarak bankta ısınmaya çalışıyordum. Junghwan, Haruto'yla telefondan konuşuyordu.

Bugün dördümüz bir buluşma ayarlayıp aramızdaki buzları eritelim istemiştik ancak Haruto malıyla çok sevgili (!) arkadaşım Jeongwoo bir türlü gelmek bilmiyorlardı.

"Nerdelermiş?" diye sordum oturduğum yerde Junghwan'a dönerek. Telefonu cebine koyup yanıma otururken "Geliyorlarmış." dedi.

"On beş dakika önce de geliyorlardı." dedim sitem dolu sesimle.

"Üşüdün mü?" diye sordu kollarını iki yana açarak. Hiç vakit kaybetmeden kollarının arasına girip sımsıkı sarıldım. "İnsanlar sarılan iki erkeği garip karşılamazlar değil mi?"

Sesimdeki endişenin sebebinin yargılanma korkusu olduğunu çok iyi biliyordu.

"Kimin umrunda Doyoung?"

"Benim.." Kısık çıkan sesimle duyup duymadığını bilmiyordum. Soğuk havaya bir de soğuk rüzgarlar eklenince bedenim titredi. Junghwan'a iyice yanaşıp kafamı boynuna gömdüm.

Kimsenin anlamayacağını bildiğim için arada küçük küçük öpücüklerimi bırakıyordum.

"Doyoung." dedi titrek bir sesle.

Kafamı hafif sağa çevirip kulağına fısıldadım. "Kimin umrunda Junghwan?"

Belimdeki elini sıkılaştırmasıyla dikleştim. Kafamı Junghwan'ın boynundan çekip doğruca gözlerine baktım.

Cüretkar tavırlarımın hoşuna gittiği çok belliydi. Yüzünde açan gülücükler de bunun kanıtıydı. "Çok öpülesi duruyorsun ama çarşının tam merkezindeyiz." dedim fısıltılı bir tonda.

"Eve gidince öpersin."

Dudaklarımı birbirine bastırıp onayladım. Gözlerim hâlâ Junghwan'ın alt dudağında gezinirken arkamdan Jeongwoo'nun sesini duydum.

"Biz geldik!" Koşarak omuzlarımdan destek alıp havaya zıpladı. "Çüş." dedim omzumu ovalarken. Haruto arkasından yavaşça gelip el salladı. Kalın sesiyle "Naber?" diyerek ona olan sinirimi geçirmeye çalışıyor gibiydi.

Anlık olarak Junghwan'a dönüp göz teması kurdum. Kaş göz yaparak Haruto'yu istemediğimi dile getirdim.

O da omuz silkip elinden gelen bir şey olmadığını söylemeye çalıştı. "Tamam o zaman." dedim ayağa kalkıp ellerimi seslice birleştirirken.

"Biz Jeongwoo'yla yukarıya doğru gidelim siz de takılın işte."

Junghwan kolumdan tutup beni dibine çekti. Kulağıma yaklaşıp "Saçmalama sikmim." dedi.

Gözlerimi kocaman açıp Junghwan'a döndüm. "Ne yapmayasın?"

Hiç konuşmadan ağzını oynatarak aynı cümleyi tekrarladı. Yanaklarım soğuğun etkisi dışında Junghwan yüzünden kızarırken önüme döndüm.

am i stupid ¡ dohwanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin