ayrılık

301 41 69
                                    

Aramızdaki gerginlik gittikçe artıyordu. "Öpsene ne bekliyorsun?" dedim iddialı bir tonda. Öylece yüzüme bakıyordu.

"Yalancı, şartları zorlasan da öpemezsin beni." Ellerinden kurtulup kalkmaya çalıştım. Tam kendisini üstümden ittireceğim sırada benden önce davranıp beni yatağa geri ittirdi.

"Napıyorsun kanka?" dedim sinirle. "Öperim." dedi. Zafer kazanmış suratım benden izinsiz sırıtıyordu. "Beni bilirsin, eğer bana bir meydan okuma sunarsan onu yaparım."

Dirseklerimden destek alıp hafifçe dikleştim. Gözlerim aralık kapıdan bizi izleyen zavallı kıza kaydı. Gözleri dolmuş, ağlamak üzereydi.

Yeseo'nun yüzündeki ifade beni mutlu ediyordu.

Junghwan'dan kesinlikle ayrılacaktı. Böylece önce ona acı çektirebilir ardından da onun Doyoung'u olabilirdim.

"Bana bak." Sesi kulaklarıma iliştiğinde gözlerine baktım.

"Asıl sen bana bak Junghwan." Yeseo tam vaktinde -ortamın içine sıçarak- daldı odaya.

Junghwan'ın telaşla üstümden kalktığını gördüğümde istemsizce kıkırdadım. Vücudum şu an tamamen kontrolüm dışında hareket ediyordu.

"Ne zamandır oradaydın?"

"Bir süredir." dedi gözyaşlarını silerken. "Ayrılalım."

"Yeseo--"

"Ayrılalım Junghwan. Söylediklerinden sonra seninle birlikte olmaya devam edemem." Son sözlerini de söyleyip odadan çıktı.

Sırıtarak Junghwan'a bakmaya başladım. "Havan söndü galiba." Alaycı sesim yüzünden kızdığı çok açıktı. Bir anda bana dönüp sinirli bir ses tonuyla söylenmeye başladı.

"Bilerek yaptın. Gözünün kapıda olmasının sebebi Yeseo'nun bizi izlediğinin farkında olmandı."

"Çok mu belli ettim?" İntikam ateşi içimde yanıp kavrulurken iğrenç ifadeler yapmama engel olamıyordum.

"Bunun bedelini bir şekilde ödetirim sana." Bir hışımla odadan çıkıp evin dış kapısına doğru koştu. Muhtemelen özür dileyip af çıkarmaya çalışacaktı.

Mal arkadaşlarımın gazlaması bana ilk kez bir şeyler kazandırtmıştı.

"Git git! Anca yetişirsin zaten, mal." Yatakta oturur pozisyona gelip telefonumu elime aldım. Bu olanları birilerine anlatmazsam yaşananların gerçekliğine inanamazdım.

Telefondan sohbetleri açıp bizimkilerle olan gruba girdim. Her şeyi anlatmaya başlayacaktım ki dışarıdan gelen kavga seslerini duydum.

Anında camın önünde bittim ve sırıtarak ikilinin kavgasını izlemeye başladım.

"Üsteleme Junghwan! Senin için objeden başka bir şey değilmişim."

"Söylediklerimde ciddi değildim. Yemin ederim, sadece Doyoung'a meydan okumaya çalışıyordum."

"Kes sesini ve gidip kendine başka bir oyuncak bul." Junghwan'ın yüzüne mükemmel bir tokat attıktan sonra hızlıca ortamı terk etti.

Tokatı attığı sırada dudaklarım 'O' şeklini alırken "Üff, senelerdir yapmak istediğim şeyi yaptı kız." dedim.

Bundan sonra Junghwan'ın hiç şansı yoktu.

Ya o benimle oynayacaktı ya da ben onunla oynayacaktım.

Ki muhtemelen benden nefret eden kişi Junghwan olduğu için benim ona yapacağım şeylerin kat be kat daha beterini bana yapacaktı.

Başıma gelebilecekleri düşünürken aklıma benimkiler geldi. Tekrardan telefonu elime alıp açıkta olan sohbete girdim.

Şimdi, bundan sonrası götü kurtarmaya çalışmaktı.

am i stupid ¡ dohwanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin