dans stüdyosu

329 41 137
                                    

bu bolum de nocnikispabo senin icin olsun kahveli tutsum

yorum almazsam yb atmayi dusunmuyorum haberiniz ola

- - - -

Dans stüdyosunda esneme hareketleri yapmaya başladım. Junghwan gelene kadar ısınabilirsem sonrasında ısınması için ona yardım edebilirdim.

Bacaklarımı iki yana açıp öne doğru eğildim. Gerçi eğilmeye çalıştım desek daha doğru olurdu çünkü eğilemiyordum.

Kendimi ileriye ittirmeye çalıştıkça canım acıyordu. Gözlerimi aynadan çekip aşağıya eğdim.

Stüdyonun kapısının açık olduğunun farkındaydım ama birinin içeri girip de kollarını belime dolamasını beklemiyordum.

Kafamı kaldırıp aynadan bana sarılan kişiye bakmaya çalıştım. "Ödüm koptu." dedim Yedam'a dirsek atarken. "Görüşemiyoruz sanki, çok özledim."

"Ben de özlemişim ama sonra koklaşırız kanki. Junghwan gelicek git hadi." Sırtıma dirsek attıktan sonra "Gidiyorum." deyip stüdyo odasından çıktı.

"Amına koyim Yedam." diye bağırdım peşinden. Kapıya öylece bakakaldım.

Junghwan kapının önünde beni izliyordu. "Hoşgeldin." dedim toparlanırken. Ayağa kalkıp gülümsedim. "Benim de mi esneme hareketleri yapmam gerekiyor?"

Masum bakışlarına gülümsedim. "Evet." Aramızda bir gariplik vardı. Eskisi gibi küfürlü konuşmuyorduk. Gözlerime bakmıyordu. Benden kaçıyormuş gibiydi.

"Normal olalım." dedim üzgünce.

"E herhalde abla." Şakaya vurması hoşuma gitmişti. Bugün Junghwan yüzünden defalarca kez gülümseyeceğime emindim.

"Kafanı ileri geriye yaparak başlayalım." Talimatlarıma uyup başını ileri geri yapmaya başladı. Tek başına yapabileceği bütün esneme hareketlerini teker teker gösterdim.

Hepsini de başarıyla yapabildi.

Sıra en sevmediğim bacak esnetme hareketlerine gelmişti. "Yere otur, bacaklarını açabildiğin kadar aç ve dirseklerini yere koyup eğilebildiğin kadar eğil." Dediklerimi bir bir yaptı.

Yavaşça arkasından yaklaştım. "En fazla bu kadar eğilebiliyorum." Acıyla inleyip güldü. "Bipolar manyak. Hem canın acıyor hem de gülüyorsun."

Göğsüm sırtına gelecek şekilde üzerine eğildim ve kendi ellerim yere değene kadar Junghwan'ı ittirdim. Acı içinde bana sövmesi dışında her şey çok iyiydi.

"Bacaklarım kopacak, yeto." Kollarımı Junghwan'ın kollarının altından geçirip sırtını dikleştirdim. Kendimle beraber onu da yere düşürdüm. "Az şikayet, çok çalış."

Kollarımın arasında debelenip kaçmaya çalışırken "Ellerinden bir kurtulayım bak gör sana neler yapacağım." dedi.

Bu lafının üzerine bedenini serbest bırakıp "Ne yapacakmışsınız acaba küçük bey?" diyerek dalga geçtim. "Boru sokarım sana."

Tehdidi yüzünden yerlerde yuvarlanarak gülmeye başladım. Altıma işeyecek kadar güldükten sonra kendimi sakinleştirip Junghwan'a baktım.

Kaşlarını bir bebek gibi çatmış bana bakıyordu.

"Çok konuşuyorsun."

"Sen de çok gülüyorsun."

Aramızdaki gerginlik yavaş yavaş yok olduktan sonra asıl pratiğe geçmeye karar verdik.

am i stupid ¡ dohwanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin