10- uyuyabilir miyiz?

3.9K 450 475
                                    

Jungkook ve Jimin eve geldiğinde sarışın çocuk kendini hızlıca salondaki koltuğun üstüne attı. Yol boyunca durduramadığı gözyaşlarını silmeye çalışıyordu ama nafileydi. Sanki bu anı bekliyormuş gibi içini boşaltmak istercesine ağlıyordu.

Birkaç dakika boyunca uzandığı koltukta ağlamaya devam eden sarışının ardından Jungkook mutfaktan aldığı iki bira şişesiyle salona girmiş ve dirseğiyle odanın ışığını yakarak karşısındaki çocuğa bakmıştı. "İçmek ister misin?"

Jimin hızlıca uzandığı yerden doğrulup oturur poziyona geçti ve sırtını arkaya doğru yaslarken kafasını sallayarak elini uzattı. Belki biraz daha alkol alırsa uykusu gelirdi ve hemen uyurdu.

Jungkook onun bu halini görmeyi hiç istemese bile kendisine açılmasını istiyordu. Bu yüzden ağlamasına, kızmasına, sövmesine izin vermeyi düşünüyordu.

Şu anlık öğretmenlik kimliğinden sıyrılarak Jimin'e bir abi gibi yaklaşmayı hedefliyordu. O yüzden hiç düşünmeden çocuğun ellerinin arasına bira şişesini bıraktı ve tekli koltuklardan birine geçip sarışını izlemeye devam etti.

"Birkaç kere kullandım." Jimin iç çekişlerinin arasından konuşup birasından büyük bir yudum aldığında Jungkook ona şaşkınca baktı. "Ne?"

"Birkaç kere hap atmışlığım oldu." Jimin onunla kartlarını açık oynuyordu. Madem her şeyi öğrenmek istiyordu o zaman ona her şeyi açıkça anlatırdı. Artık kaçmak istemiyordu.

"Neden yapıyorsun bunu kendine? Hiç mi geleceğini düşünmüyorsun." Jungkook ona kızmak istememişti o an çünkü karşısındaki çocuk o kadar çaresiz ve üzgün duruyordu ki o gece yaşananların tekrar yaşanmasını asla istemiyordu.

"Düşük dozluydu. Babamdan dayak yediğimde acısını unutmak için işe yarar sandım." Güldü Jimin, kendi acizliğine. Ve tekrar birasından büyük bir yudum aldı.

"Aynı çatının altında büyüdüğün, sevgisini ve ilgisini beklediğin bir insan tarafından böyle davranılması dünyadaki en gereksiz insanmış gibi hissetmene neden oluyor." Jungkook konuştu bu defa. Aynı yaradan muzdaripti zaten. "Ama bu senin gereksiz bir insan olduğun anlamına gelmiyor Jimin. Onun sana değer vermemesi seni kötü ya da işe yaramaz yapmıyor. Onun kalbi kötülük dolu olduğu için bunu yapıyor, senin bir suçun yok. Onlar zaten kimseyi sevemiyor."

Jimin adamdan dinlediklerinin ardından kafasını iki yana salladı. "Seviyor." dedi sessizce. "Üvey oğlunu çok seviyor."

"Jihyun'u bu yüzden mi sevmiyorsun?" Jungkook neden bilmiyordu ama sürekli onun hakkında bir şeyler öğrenmek istiyordu. Öğrendiği hiçbir şey yeterli gelmiyordu ve daha fazlasını istiyordu.

"Seviyorum." Jimin kafasını arkaya doğru atarak gözlerini kapattı ve hızlıca bitirmiş olduğu kutu bira şişesini elinin arasında sıkmaya başladı. "Aptalın teki. Hiçbir boktan haberi yok. Onu suçlayamam."

"Ama suçluyorsun."

"İstemeden oluyor. Onun bu kadar sakin bir çocuk olması, istediği ilgiye ve şefkate kavuşuyor olması kıskanmama neden oluyor. Ayrıca küçük Jimin'i çok üzüyor."

Göz kapakları kapalı olsa da yaşların yanaklarından süzülmesine engel olmamıştı bu durum. "Babam ilk başlarda fiziksel şiddet uygulamıyordu bana. Daha çok psikolojik şiddet görüyordum. Liseye geçince ve ona karşılık vermeye başlayınca başa çıkamadığı için dövmeye başladı."

"Küçük Jimin hata yaptığında hep aşağılanırken Jihyun daha da şımartıldı. Haberi yoktu hiçbirinden. Hatta bir keresinde babam beni odama kilitlediğinde aptal Jihyun sırf ben yemek yiyemedim diye mutfaktan aldığı atıştırmalıkları benim için saklamış ve ertesi gün okul çantama koymuştu."

love-teacher Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin