Eve geldiklerinde Jungkook kapıyı kırmak istermiş gibi sinirle kapatmış ve Jimin'in yerinde zıplayarak elini kalbine götürmesine neden olmuştu.
Sarışın çocuk arabada ağzını açmaya çalışsa bile kendisini anında susturan adama karşı kırgın hissediyordu ama haklı olduğunu biliyordu.
Kendisini dinlemesi gerekiyordu evet. Ama yine de sevgilisinin dudağına yapışan birini görmek kesinlikle sinirlerini tavana zıplatacak cinsten bir şeydi ve empati kurma yeteneği fazla iyi olmasa bile Jimin bunu anlayabiliyordu.
Hiçbir şey söylemeden ayakkabılarını bile çıkarmadan eve giren adamın arkasından bakan sarışın derin bir nefesi içine çekerek bu konuyu nasıl halletmesi gerektiğini düşünüyordu.
Jungkook onu dinlememekte kararlı gibiydi.
Sakince ayakkabılarını ve üstündeki montunu çıkaran sarışın yerlerine yerleştirdikten sonra Jungkook'un arkasından gitti.
Yatak odasına girdi ve onu göremeyince banyonun kapısına baktı.
Ayakkabıları kapının önünde duruyordu.
Hiç düşünmeden oraya adımlayan sarışın kapının önüne geldiği anda elini kapı kulpuna atıp çevirdi ve ama kilitli olduğunu anlaması fazla uzun sürmedi.
Yüzündeki hayal kırıklığı ile önündeki kahverengi kapıya bakarken "Aç şu kapıyı." dedi. Sesinden yorgunluk akıyordu.
"Şu an değil Jimin. Git."
"Ya şimdi açarsın ya da gerçekten giderim." Jimin'in gitmekten kastettiği şey yatağa girip uyumak değildi. Eve gidip gelmemekti. Blöf yapıyordu aslında. Zaten haksız olduğu bir konuda arkasını dönüp giderek ilişkisine daha fazla zarar vermeyi düşünmüyordu.
"Git. Mantıksız düşünmene alışkınım zaten." Jungkook yeniden sinirle konuştuğunda Jimin yumruk yaptığı küçük elini kapıya geçirdi ve son kalan sabrıyla "Aç şu kapıyı diyorum!" Diye bağırdı.
Birkaç saniye sessizliğin ardından anahtarın sesini duyan çocuk Jungkook'a kalmadan kapıyı açarak içeri girdiğinde önce adamın yarı çıplak vücuduna kısa bir bakış attı ardından kollarını adamın beline dolayarak yanağını onun sıcak göğsüne yasladı.
"Kızmak istiyorsan kız, sinirlenmek istiyorsan sinirlen ama, ama dinle. Çünkü dinlemezsen anlaşamayız." Jimin kendisine karşılık vermek yerine öylece duran adama rağmen sıkıca sarılmaya devam ettiğinde Jungkook derin bir nefes alıp verdi ve "Duşa girip çıktıktan sonra dinlerim." dedi. "Önce sakinleşmem gerek."
"Birlikte girelim duşa?" Kafasını kaldıran çocuk çenesini adamın göğsüne yaslayarak kirpiklerinin arasından sevgilisine baktı. Hala fazla sinirli görünüyordu.
"Jimin." Kafasını aşağı eğen adam çatık kaşlarıyla sarışının ağlamaktan kızarmış ve ıslanmış yanaklarına bakarken kafasını iki yana sallayarak "Tamam." dedi.
... Küvete yerleştiklerinde Jungkook sessizce yıkanmayı düşünse bile Jimin zorla adamın kucağına yerleşip gözlerinin içine bakarak "Benden ayrılmandan çok korkuyorum." dedi. "Beni bırakmandan çok korkuyorum. Lütfen dinle artık beni yoksa çıldıracağım."
"Seni bırakacak olsam orada bırakırdım. Şu an kucağımda oturuyor olmazdın." Jungkook'un bıçak gibi keskin sesi Jimin'i üzse bile belli etmemeye çalışan çocuk "Sana yalan söylemedim." dedi. "O çocukla aramda geçen şeyler önemli bir yer kaplamıyordu hayatımda."
"Aranda bir şeyler geçmiş ama. En azından bunu anlatabilirdin Jimin. Takıldığım nokta benden önce ilişkin olması değil. Elbette olabilir, ilk ilişkin ben olacağım diye bir şey yok. Tek sorun bana yalan söylemen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love-teacher
FanfictionJimin uyku problemleri yaşayan sorunlu ama çalışkan bir öğrenciydi. Jungkook ise öğrencilerine değer veren disiplinli bir öğretmen. İlk karşılaşmaları kötü geçen ve birbirleri hakkında kötü izlenimlere sahip olan ikilinin arasında, zamanla öğretm...