Soğuk Patronun Onu Eski Nişanlısından Kıskandığını Fark Eder

659 16 0
                                    


Dakikalar geçmek bilmezken bilgisayara önemli verilerini işlediğim dosyalara bakmaktan midem bulanır hale gelmişti. Öğle arasına girebilmek için dakikalar sayar olmuştum ama tabii ki beklenilen zaman geçmezdi. Son yarım saat beş saat gibi geçmişti ki sıkıntıdan su içtiğimden tuvaletim de gelmişti.

Umutsuzca ve göz ucuyla saate baktığımda hiç beklemediğim bir şekilde 13.00 olduğunu görmem ile sandalyemden fırlamam bir olmuştu.

Cam odamdan çıktıktan sonra hızla lavaboların olduğu yöne doğrulmuştum ki çarptığım bedenle sarsıldım. Elindeki şeylerin yeri boylamasıyla alelacele yere eğildim ve eşyalarını topladım

"Önüne bakmayı bilmiyor musun, nedir? Bu da zor olmamalı bence."

Yerden kalkarken gördüğüm stilettoları buram buram üst tabakaya ait olduğunu söylüyordu. Eşyalarını uzatırken göz göze gelmemizle kim olduğunu anlamıştım.

Anlamaz olaydım, yüzümü buruşturmamak için zor durumdaydım.

Bir de çok ç:şim vardı, bu yüzden de zor durumdaydım.

"Daha dikkatli olurum Iseul hanım." deyip onu arkamda bırakarak ilerledim. Arkasından yüzümü buruşturmayı ve dilimi çıkarmayı da ihmal etmemiştim.

Lavabodan çıktıktan sonra elimi yüzümü iyice yıkadım. Saç tokamı çözüp tekrardan güzel bir şekilde topladım. Gömleğimin kırışan kısmını da düzelttikten sonra lavabodan çıktım. Şimdi de arkadaşlarla öğle yemeğine çıkacaktık.

Genellikle evden getirirdim ama çok ısrar etmişlerdi.

Odamdan çantamı aldıktan sonra Hyeri ve Eunyoung'ın yanına dış kapının oraya ilerlemeye başladım.

"Nerde kaldın kız?" diye sitemli bir soru yönelten Hyeri'yi "Lavabodaydım." diye yanıtladım. "Kurt gibi acıktım ben. Acele edelim." Eunyoung'ın yakarışına karşılık karnımın gurultusu elimi üzerine koyma isteği uyandırmıştı.

Hemen birkaç bina yanında çok ünlü olan o restaurantta girdiğimizde garsonun yönlendirmesiyle boş bir masaya geçtik. Çok geçmeden menülerimizi edindik.

"Bunlar niye beraber yemek yiyor ki?"

"Kimler-" diye soracaktım ki yanımda olan Hyeri'nin dikkatle baktığı tarafa döndüğümde burun kıvırma isteğini bastırmadım. Eunyoung da ikimizin önünde elini sallayarak "Bakmayın kız öyle, fark edecekler." dedi. O an içimde kabaran değişik duyguyla tüm keyfimin kaçtığını fark ettim.

"Tekrar mı birlikte olacaklar acaba?"

Hyeri'ye "Yok daha neler!" diye biraz sesli çıkmış olmalıydım ki birkaç masa yakınımız bile beni duymuştu. Hatta Jungkook bey bile.

Elimi alnımla gözüme siper alarak kızlara döndüm. "Gördü beni, burada olduğumuzu. Kahretsin."

"Öyle bağırırsan olacağı bu." diyen Eunyoung'ı "Ne olacak be? Halka açık restaurant değil mi, yemek yiyoruz işte." şeklinde yanıtladı Hyeri.

Bu kız çok haklıydı. Utanmama gerek yoktu, kesinlikle, tabii ki.

Menüyü incelerken gözlerimin üstünden arada o tarafa bakıyordum, Jungkook bey ve Iseul şıllığının beraber yemek yediği masaya. Yani neden, neden diye soruyorum? Neden beraber yemek yiyorlar bunlar? Şirketin neredeyse iflas olmasına sebep olacak kadar kavga ederek ayrılan eski nişanlılar onlar değil miydi? Şirket ne alaka demeyin. Babaları ortak işte, klasik hikaye.

Ateşkes yemeği falan mı??

Ya Jiyun! Medeni insanlar işte! Yemek yiyorlar, ne var ki bunda?

Ne demek ne var? Eski nişanlı diyorum! Bir yakınlık, bir münasebet, bir ilişki, bir bağ geçmiş aralarında. Güldü mü o?? Kahretmesin, çok da güzel gülüyor biliyor musunuz? Böyle gamze gibi çukurlaşıyor çenesiyle yanağı arası.. dişleri deseniz inci gibi, güldüğünde de tavşan gibi beliriveriyor ön iki dişi..

Jeon jungkook (smut)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin