Soo Hee gece yarısı boğazındaki kuruluk ile uyandı ve etrafına bakınarak yataktan çıktı. Yatağın boş olması dikkatini çekmiş ve endişe ile çarpmıştı kalbi.
Hızlı adımlarla salona indiğinde eşini pencere önünde s-gara içerken görmek içini rahatlatmıştı. Geceliğinin önünü kapatarak önce mutfağa ilerledi, kendine bir bardak su doldurdu ve yudumlayarak Jeon'un yanına adımladı.
Arkasından gelen seslerle başımı çeviren Jeon, güzel Soo Hee'yi gördüğünde tebessüm etti. Henüz uykudan yeni uyanmış hali bile saf ve gerçek güzelliği anımsatıyordu ona.
Bu kadın gerçekten de çok güzeldi..
Soo Hee tebessüm ederek bardağını kenara bıraktı ve tek elini eşinin omzuna uzatarak sol bacağına oturdu. Jeon çektiği d-umanlar onu rahatsız etmesin diye başını diğer tarafa çevirdi ve boşluğa bıraktı gri nefeslerini. Ardından henüz bitmemiş s-garasını söndürdü.
"Neden uyanıksın?" Dedi uyku mahmuru bir sesle. Genç adam derin bir nefes bıraktı. Soo zeki bir kadındı. Eşinin bu aralar canını sıkan bir şeyler oluyordu ve Jeon asla ona anlatmıyordu.
JJK: Sevkiyatları takip ediyordum. Biliyorsun çok önemli benim için.
Soo Hee anladım dercesine başını salladı.
"Gemi sevkiyatları dün gece bitti diye biliyorum" dedi naif bir sesle. Hiçbir zaman gücünden ve zekasından ödün vermemişti. Kendi babası da bu işlerin içinde olduğundan alakadar olmayı sever, hatta yeri geldiğinde Jeon'a tavsiyelerde bile bulunurdu.
Karısının her şeyi bilen bir kadın olduğunu bir anlık unutan Jeon kendi a-ptallığına tebessüm etti ve yavaş yavaş başını salladı.
JJK: Doğru... Dün gece bitmişti değil mi? Dedi düşünceli bir şekilde.
Soo Hee'nin beyaz ve naif parmakları genç adamın saçlarına çıktı ve okşamaya başladı.
"Neyin var sevgilim? Anlat bana" Dedi. Kocasını üzen, böyle derin derin düşüncelere bırakmaya zorlayan şeyi deli gibi merak ediyordu. Çünkü Jeon uzun zamandır iyi gözükmüyordu. İlk başlarda işlerin yoğunluğu diyerek düşünse de artık başka bir konu olduğunu anlıyordu Soo.
JJK: Bir şey yok Soo, iyiyim ben. Dedi karısını sol bacağından kaldırırken.
Soo Hee boşluğa düşmüş gibi hissetse de belli etmedi ve gülerek ayağa kalktı.
JJK: Uyu artık, uykusuz kalacaksın
Dedi yeni bir s-gara yakarken.
"Sen de uyumalısın?"
JJK: Ben alışkınım
"Ben de öyle"
Sinirlenmeye başlayan genç adam gözlerini kısarak karısına baktı.
JJK: Derdin ne senin? Ne oluyor gece gece?
Bu durumdan sıkılan genç kadın bıkkın bir nefes verdi.
"Sence benim mi derdim var Jeon? Kaç gecedir yanımda yoksun. Bi bakıyorum ya salonda ya da dışarıda öylece yeri izleyip düşünüyorsun. Neler oluyor? Senin için endişelendiğimi görmüyor musun gerçekten?" Dedi. Sesi oldukça ilgili ve sitemkâr çıkmıştı.
Bunu anlayan Jeon da karısına haksızlık ettiğini düşünüp sesli bir nefes aldı.
JJK: Sadece kafam karışık biraz. Kâbuslarım geri döndü. Ve beni uyutmuyorlar
Soo Hee kaşlarını çattı. Jeon ile ilk tanıştıkları dönemlerde onun kâbuslar gördüğünü biliyordu. Ama uzun zaman önce bitmişti. Şimdi yeniden başa dönmek ikisi içinde oldukça yıpratıcı olacaktı.
