14. Bölüm

86 8 1
                                    



"Efendim Bay Barnes yine kabus gördü."

"Friday! Sana onu boşuna uyandırmamanı söylemiştim! Of lanet olsun..."

Gerçekten bu gecenin daha ne kadar kötü olabileceği ile ilgili alternatif rüyalar görürken uykumdan uyandırılmayı ben de tercih etmiyorum Bucky. Ama şimdi ufak bir kriz geçirip odamı mahvetmene de izin veremem...
Yani rüyamda olanlardan biri de buydu.
Esneyerek uzandığım koltukta oturur konuma geçtim. Gözlerimi ovuşturmaya başladım. Bir süre parmaklarımın arasındaki boşluklardan yatakta oturmuş saçlarını çekiştirip duran ve bir yandan da yüzünü gizleyen Bucky'i izledim

"Uyandırdığın için sağol Friday... ve Bucky yapay zekayla kavga etmeye çalışan ikinci kişisin."

Gülüp yatağın başına geçtim. Bir süre ne yapacağımı düşündüm, panik atak geçiren biriyle ne yapılır bir fikrim yok. Omuz silkip yorganı kaldırdım ve içine girdim.

"Bir şey yok Bucky. Sadece bir kabus."

"Sadece bir kabus değil..."

"Öyle."

"Değil..."

"Öyle."

Bucky aniden beni omuzlarımdan tutup sarstı

"DEĞİL ERİS, DEĞİL! Tanrım artık dayanamıyorum... lanet olsun, lanet olsun! Benim suçumdu, hepsi benim suçumdu! Sana olanlar, diğerlerine olanlar! Ben... ben dayanamıyorum..."

Elini itip garip bir bakış attıktan sonra ona sarıldım. Başta beni biraz itip duyamayacağım şekilde bir şeyler mırıldandı. Bir süre sonra kafasını omzuma dayadı ve sarılmama karşılık verdi. Titremesi biraz azalmıştı.

"Senin suçun değildi Buck, kimse seni suçlamıyor."

Sadece kafasını biraz omzuma vurmakla yetindi

"Tamam belki suçluyorlardır-"

Sanırım ağlamaya başlamıştı. Omzumu hafif bir ıslaklık kapladı, Bucky'den küçük hıçkırık sesleri çıkıyordu. Kendini sıkıyordu. Nefesini tutmuştu. Birine, özellikle Bucky gibi birine böyle bir durumda nasıl yardımcı olunur bilmiyorum. Sanırım bu gece uyuyamayacağım, eh çok da önemli değil artık.

"...özür dilerim..."

"Bir şey yok."

Açıkçası böyle bir durumda ne yapmam gerektiğine dair en ufak bir fikrim yok. Bir elimde sırtını sıvazlayıp diğer elimle de saçlarını karıştırdım.
Yatakta aşağı doğru kaydım ve uzanır duruma geçtim, Bucky pozisyonunu hiç bozmadan sarılmaya -ve sanırım ağlamaya- devam etti. Arada bir ağlaması şiddetleniyor ve daha sıkı sarılıyordu. Bazen hıçkırık krizlerine giriyordu. Mutluluktan ağlasa tatlı derdim ama içinde bulunduğu durum çok acınası ve üzücü. Asıl üzüldüğüm kısım ise benim hiçbir şey yapamıyor olmam ve ağlama sebepleri arasında benim de olmam.

Birkaç dakika sonra Bucky iyice sakinleşti, artık nefes alışı da düzenlenmişti. Bence tatlı bir andı bu ama Bucky ne düşünüyor tanrılar bilir.
Evet biraz düşündüm de bu an tatlı değil de biraz şey- yanlış anlaşılmaya uygun bir an. Bucky uykuya daldığı için vücudu az önceki gibi dik durmuyor artık. Kafası göğsümde elleri belimde. Biri odaya aniden dalsa başım büyük derde girer ve durumu da açıklayamam. Eh elimden bir şey gelmiyor. Kapı kilitli, ama buradakilerden biri içeri girmek isterse onlara engel olabilecek kadar dayanıklı mı bilmem. Gerçi onlar dönmüş müydü? Tony'nin döndüğünü biliyorum ama o da odama gelip beni kontrol etmez o yüzden sıkıntı değil.
Bucky'nin iyice uykuya daldığından emin olduktan sonra iyice aşağı kaydım ve artık tamamen yatar pozisyona geçtim. Bucky'i kenara ittim ve ona sırtımı döndüm. Bir süre sonra iki el beni kendine çekti ve sarıldı. Biraz kıpırdandım ama Bucky'nin demir kolundan kurtulmama pek de imkan yoktu. Ha istesem kurtulabilir miydim? Evet-
En iyisi boşverip uyumak sanırım.

Bucky Barnes ile Tartarus'a Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin