Yanıyo yanıyorum sayıyo sövüyorum

27 3 0
                                    

"Eris anlatacak mısın ne olduğunu?"

"Hayır. Şu sağdaki otelin önünde bırakabilir misin beni?"

"Sen ne olduğunu söyleyene kadar hiçbir yere bırakmayacağım seni."

Strange arabayı kilitlemişti. Harika. Gerçi zaten giden arabadan bir daha atlamam, ben dersimi aldım. Ama lütfen biraz gerçekçi olalım, ben gölge yolculuğu yapabiliyorum.

"Nesini anlatayım? Tony ile aramda geçen bir durum oldu o kadar."

Strange derin bir nefes alıp arabayı sağ çekti.
"Bak babanla arandaki ilişkiye karışmak bana düşmez ama biraz anlayışlı olmayı denedin mi? Tony'i tanıyorsun o-"

Derin bir nefes alıp kemerimi çıkardım.
"Şu otelin kafesinde oturup konuşalım mı?"

Strange bana hak verdiğini belli eder bir şekilde kafa sallayıp arabanın kilidini açtı. Kilidin 'tik'
sesini duyduğumda kendimi arabadan tabiri caizse kaçarca dışarı fırlattım.

"Eris bazen gerçekten hala 17 yaşında olduğunu düşünüyorum."

Gülümseyip omuz silktim ve kafeye doğru yürümeye başladım. Ah keşke hala 17 yaşında olsam çünkü 25 gerçekten sinir bozucu. Hele ki arada geçen 8 yılı istediğin gibi yaşamak yerine cehennemde tükettiysen. Strange yanıma gelip girmem için kolunu uzattığında ona istemeden gülümsedim. Belki biraz da kızarmışımdır ha? Huh tamam Eris biraz baba sorunların olabilir ve yanında da -yüce tanrılar aşkına!- yakışıklı bir dilf. Hahaha dalga geçiyorum! Keşke Strange'e karşı bir ilgi duysaydım ama baba figüründen ötesini göremiyorum onda.

Beraber kafeye girdiğimizde cam kenarındaki boş bir masaya oturduk. Garson gelip siparişlerimizi aldıktan sonra -ikimiz de filtre kahve istemiştik, ne kadar da otantik- Strange konuşmamı isterce eliyle beni gösterdi.

"Evet, dinliyorum."

İç çekip etrafa baktım. Anlatmak istediğime emin değilim.

"Nerden başlamalıyım, inan bilmiyorum. Tartarus'tan döndüğümden beri birkaç hafta geçti ve Tony bana biraz soğuk davranıyordu. Aramızdaki buzları erittiğimizi sanmıştım ama görünenin altında gizli dev bir buz dağı varmış. Her neyse. Tony bugün beni biriyle tanıştırmak istediğini söyleyip evine çağırdı. Tanıştırmak istediği kişi de ben can çekişirken yaptığı çocuğuymuş. Ben canımı kurtarma derdindeyken adamın yaptığına bak! Belki fazla tepki vermişimdir tamam evet onun da bir hayatı var ama Tony'nin daha beni kabul etmezken başka bir çocuk yapması... Ne yalan söyleyeyim, kalbimi kırdı."

Strange beni dinlerken gözlerini kocaman açmış alnını ovuyordu. Ya Tony'e lanet okuyor ya da Tartarus'ta yaşamış olduğum şeyleri düşünüyordu. Çok anlamsız ve bulanık bir yüz ifadesi var.

Biraz düşündükten sonra asla tahmin etmediğim o cümleyi kurdu.

"Bu konuda tamamen haklısın-"

Doğru mu duydum?

"İstediğini düşün umrum- ne?!"

Strange evet derce kafa salladı ve kahvesinden büyük bir yudum aldı.
"Dediğimi duydun. Haklısın. Sen Tartarus'a düştükten iki üç yıl sonraydı. Tony artık ümidi kesmiş öldüğünü düşünüyordu, çoğumuz öyle düşünüyordu. Evet tamam başta çok harap oldu, öldü bitti ama atlatması da... çok uzun sürmedi açıkçası. Ekibe artık seni aramaktan vazgeçmelerini söylediğinde ufak bir kavga çıkmıştı. Çok büyük değildi belki ama etkiliydi. Özellikle Natasha seni bulmak, kurtarmak için kendini parçalarken Tony'nin bu umursamaz tavrı kadını çileden çıkarmıştı. Senin gidişinden dört yıl sonra da Tony'nin kızı doğdu. İstersen ekibe sorabilirsin kimse doğuma gitmedi bile. Onu çok uyardık Eris ama bazı kişiler bildiğini okumaktan vazgeçmez, baban da onlardan biri. Evet Tony baban olabilir, onu hep sev, yardıma ihtiyacı olduğunda yardım et ama bana sorarsan ona sakın bağlanma. Üzgünüm... onun adına üzgünüm."

Bucky Barnes ile Tartarus'a Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin