"Ama Burak, sen de biliyorsun böyle oynanmadığını."
"Tamam ya alt üstü bir ayak bastık!"
Burak gülerek bu sözleri sarf ederken Mert sahte siniriyle ona baktı.
"Voleybol topuna ayakla vurulmaz."
"Tamam pasörüm, devam et bakalım?"
Zeynep gülerek biraz uzağa düşen topu aldı ve hafif bir smaçla karşı tarafa gönderdi. Atlas manşetle karşılık verdikten sonra Mert yükseltti ve Burak da smaçı bastı. Karşı tarafta Ali aldı ve yine aynı paslaşma ile oyun döndü. Hava oldukça sıcak, güneş tepede, denizin sakin köpüklü dalgaları kumları ıslatmaktaydı. Etraf kalabalıktı lakin sahil voleybolu oynayan yedili oyuna çok odaklanmıştı. Ciddi bir maç dönüyordu ama bu ciddiliği ara sıra bozan Burak ve Mert ikilisini unutmamak gerekirdi. Birer set alınmıştı, bu son maçtı. Kaybeden takım ceza olarak diğer takıma balık ekmek ısmarlayacaktı.
"Mert sende!"
Mert topu kaptığı gibi havalandırdı ve bu sefer Atlas'ın smacıyla setteki fark sekize yükseldi.
"Yavaş be oğlum!" diye bağırdı Yakup. Ancak Atlas abisinin bu sözlerine gülerek, tekrar bir smaçla karşılık verdi.
Birkaç dakika sonra set; Atlas, Umut, Burak ve Mert tarafından alınmıştı. Yakup, Zeynep, Ali ve Emir ise balık dükkanına doğru önlerinde neşeyle dans eden dörtlüyle beraber yol almışlardı.
"Burak'a bak, sanki üç yaşında çocuk. Böyle hali çok nadir olur.."
Zeynep gülerek bunları söylerken Yakup Burak ile Mert'i izledi. Uyumlu bir şekilde kollarını sallayarak yürüyorlardı. O da gülümsedi "Hakları sonuçta." dedi kısık bir sesle.
Belirsiz sandalyeleri bir masanın ortasına çekip oturduklarında Yakup ve Zeynep siparişi vermek için kalktı. Bu sırada Atlas etrafta biraz göz gezdirdi, diğerleri koyu bir muhabbete dalarken o başka birini bekliyordu. Voleybol boyunca da beklemişti ama ortalıkta görünmüyordu. Telefonundan mesajları kontrol etti, ancak hiçbir şey yoktu. Bir kez aradı, ama hat meşgul çalınca vazgeçti.
"Hayırdır birini mi bekliyorsun koçum?"
"Hayır Ali abi."
"Söyle hadi, biri mi var yoksa.."
Ali sadece Atlas'ın duyabileceği bir ses tonunda konuşuyordu. Diğerleri gürültülü bir sohbet içerisindeydi.
Gözleri sahilin orman kesiminin ucunda duran Kaya'yı kesince gülümsedi.
"Evet.." diye sakince fısıldadıktan sonra "Ben geliyorum biraz sonra." deyip masadan ayrıldı. Adımları ona yaklaştıkça hızlanırken Kaya yüzünden ve sürekli oynadığı ellerinden belli olan gerginliğini durdurmaya çalışıyordu.
"Hiç gelmeyeceksin sandım. Gel hadi, balık ekmek yiyecektik beraber."
Kaya Atlas'ın tuttuğu kolundaki ince parmakları yavaşça aşağı itti.
"Ben.. Gelmesem.. Çok kalabalık.. Tanımadıklarım var.."
"Tanışman için gel dedim zaten Kaya..! Hem Burak ve Zeybep de burda. Bence, sorun olmaz, hm? Seni çok konuşturmalarına izin vermem. Hem çabuk adapte olursun, seni seveceklerine eminim."
"Tamam, bir deneyeyim olur mu?"
"Güzel! Gel hadi."
Bu sefer onu arkasından takip etti ve masaya yaklaştıkça çevrilen başların hedefi kıvırcık saçlı genç oldu.
"Bu Kaya." dedi Atlas hevesle. Ali bir kahkaha attıktan sonra, gelen balık ekmeklerle beraber tanışmaya başladılar. Umut bir sandalye çekti ve Kaya'yı Atlas'ın yanına oturtturdu. Zeynep ise gülümseyerek ona destek vermeye çalıştı. Kaya'nın kalabalık ortamları sevmediğini biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Yaz, Siyah Deniz |BxB
Любовные романы"Eski günlere geri dönmek istiyorum Atlas. Eski, ne kadar uzak olabilir ki bize? Yoksa biz mi gelecekte kaldık?" Bromance hikayesidir.