Sigara dumanı gökyüzüne doğru ağır bir şekilde uçuşurken Atlas Kaya'ya baktı. Kaya ise ağzından dumanla çok da belli olmayan bir halka çıkardı. Gülerken Atlas da katıldı ona.
Elma ağacına omzunu vurup birkaç tanesini düşürdü. Yere düşenlerden birisini alıp Kaya'ya uzattı. Parmakları yavaşça kavradıktan sonra şöyle bir baktı elmaya kıvırcık saçlı. Parlak, kırmızı ve sulu görünüyordu. Bahçenin mahsulleri iyi geliyordu, demek ki ikizler sonunda sulama yapmaya başlamışlardı. Yere döşenmiş küçük hortumlardan anlaşılıyordu.
Gülümsedi. Biraz eliyle temizledikten sonra bir ısırık aldı. Tadı çok güzeldi.
Sigarasını toprağa bastırdı. İzmariti Atlas'a attı sonra. Atlas gülerek yüzüne gelen şey yere düştükten sonra alıp parmakları arasında oynamaya başladı. Kaya'nın birkaç ısırıktan sonra ona uzattığı elmayı alıp yemeye başladı.
"Mmh! İkizler sonunda bir şeyler yapmayı becermişler..!"
"Ama hasat zamanı geçiyor, temmuzun sonuna gidiyoruz."
"Aman, biz yer bitiririz."
O elmayı iştahla yerken Kaya gözlerini şaşı yaptı.
Atlas'ın giydiği şeyler siyaha dönüştü ve yanaklarına açık bir mor renk indi. Sonra ağaçlara baktı, hepsi sarıydı. Sanki sonbahar gibi. Güneş ise yeşildi.
"Neler görüyorsun?"
Meraklı soruya güldü.
"Hiçbir şey."
Atlas gülümseyerek parmağını ona doğrulttu;
"Beni de mi?"
"Hayır, seni görüyorum."
Birkaç saniye sessizce geçti, sonra ardından saniyeler dakikaları da kovaladı.
"LAAAAN!"
"Hay sikeyim! İkizler! Koş!"
Hızla ayağa kalktılar. Atlas düşürdüğü yarım kalmış elmayı alırken diğer elini Kaya'nın eline geçirdi ve koşmaya başladılar. Kaya'nın diğer elinde ise güzel tape vardı. Koştular, koşarlarken arkalarında duydukları toprağa basma sesleri onları korkutsa da, o tarafa bakmadan koştular.
Mehmet mi Ahmet mi olduğunu anlayamıyorlardı çünkü ikizler birbirine çok benziyordu.
"Elmamı verin ulan saftirikler!!"
Otuzlarının ortasında olan bir adama göre gayet hızlı koşuyordu ancak on sekiz yaşını yeni dolduran gençlere de yetişmesi mümkün değildi. Bu da zaten iki tarafa da heyecanı dorukta yaşatan şeyin ta kendisiydi. Kaya başını bir Atlas'a bir de önüne çevirirken peşlerinden gelen ise bağırmaya devam ediyordu;
"Bırak elmamı lan! Bir elime geçirirsem sizi!"
Atlas gülmeye başladı. Adam öyle komik konuşuyordu ki Kaya da Atlas'a katıldı. Çitin açık kısmından çıktıklarında yine koşmaya devam ettiler, ancak arada nefes nefese kalıp elini göğsüne bastırarak eğilen adam daha fazla koşamadı.
"Mahsuller iyi ama kalpte sıkıntı var sanırım!" diye bağırdı Atlas yavaşlarken. Bir yandan da etraftaki insanların gözleri onlara çevriliyordu.
"Atlas!" diyerek tuttuğu eli sıktı ve kendine çekti kıvırcık saçlı "bizi tanımadan gidelim hadi..!"
Atlas Kaya'nın kuvvetine karşı koymadı ve tekrardan koşmaya başladılar. Bir yandan gülümsemeye devam ediyorlardı. Etraftaki insanlar onlara bakarken, onların tek görebildikleri şey birbirleriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Yaz, Siyah Deniz |BxB
Romance"Eski günlere geri dönmek istiyorum Atlas. Eski, ne kadar uzak olabilir ki bize? Yoksa biz mi gelecekte kaldık?" Bromance hikayesidir.