Bu yaz zorlayıcı bir ateşe sahipti. İnsanların herkesçe ve şatafatlı yaşayışları bazılarını boğmaya yetecek nitelikteydi. Ölüm ve kaza gibi olasılıkların gözden çıkarıldığı ve unutulduğu, yarının varlığının ertelendiği bir eğlence içerisinde, yaşayıp gidiyorlardı. Rüzgar onlar için esiyor, güneş onlar için doğuyor, deniz onlar için dalgalanıyordu. Bu, bir çığlığı bastırmak için yapılan gürültü gibiydi. Onlar, Kaya'nın çığlığı bastıran gürültülerdi. Gözleri kör edecek kadar karanlık ve kulakları sağır edecek kadar sesli bir çığlık.
Bugün, Atlas'ın da varlığını aşacak derece bir talihsizliğin baş gösterişiydi. Kaya'nın kanı damarlarında titriyor, sağ gözünün yuvarı zonkluyor, tüyleri diken diken oluyordu.
Üst değiştirme kabinlerinin orda, Burak ve Mert'i öyle görmesi, onun için son noktaydı.
Mert'in Burak'ın omzundaki kolları onu sımsıkı sarıyordu. Burak ise onu belinden tutmuştu. Yukarda ne yaşandığını anlatmak için Kaya'nın kafasının ayık olması gerekirdi. Gözleri titreyerek hemen arkasını döndü ve onların görüş açısından çıktı. Fark edilseydi daha yıkıcı olurdu.
Aklından bir an olsun çıkmayan Zeynep, içinde şu andan itibaren duymaya başladığı vicdan azabı ve üzüntü, onu yıkıyordu. Bedeni duvardan duvara çarpılıyormuş gibi, sanki beden çarpılınca ruhu ordan ayrılıyormuş gibi, ayrılan ruh ordan öte ancak kendine kıyacakmış gibi hissediyordu. Düşünceler beynine doluyordu, hışımla, nefretle, hüzünle, öfkeyle. Adımları hızlandı. Birini bulmalıydı. Zeynep'e şu an anlatamazdı. Bu çok, aceleci olurdu. Bu çok acımasızca olurdu. Beklemeliydi, belki de Burak'la konuşmalıydı ama Zeynep'e her ne olursa olsun söyleyecekti. Bilmesi gerekiyordu sonuçta. O kaç senelik sevgilisi, o ki evlenmeyi düşündüğü kişiydi.
Nasıl? diye sordu kendi kendine. Nasıl? Gözleri doluyordu. İnsanlar onun suratına şaşkınca bakıyordu ancak Kaya hiçbirini göremiyordu. Sonunda onu biri tuttu. Bu donuk halinden çıkarmak için epey uğraştı ve konuşmaya çalıştı. Ancak işe yaramıyordu. Bu sırada dağa doğru çıkıyorlardı. Atlas'ın kollarının verdiği huzuru her zaman hatırlayan bilincine teşekkür etti Kaya. Sonra gözlerinden boşalan yaşları hemen sildi.
"Kaya, ne oldu? Biri bir şey mi yaptı sana? Söyle."
Kaya bir süre sakinleşmek için bekledi. Gözyaşları nüksederken durdu ve ellerini Atlas'ın omzuna koydu. Onu susması için sarstı ve sonra başını onun göğsüne koydu. Siyah saçlı genç bir şey diyemedi. Kaya küçük dizleri üzerinde oturmuş, diğeri ise bacaklarını aralayarak uzatmıştı. Kaya ikisinin ortasındaydı ve kolları barizce boşluktaydı. Atlas yavaşça ellerini saçlara çıkardı ve okşadı. Burcu'yu buraya hiç getirmediği için şükretti kendine.
"Neden bu kadar korktun?" diye sordu çaresizce. Bir yandan çenesi ve dudakları Kaya'nın saçlarına temas ediyordu.
"Onları gördüm."
"Kimi?"
"Onları işte."
"Kimi?"
"Mert ve Burak."
"Ne olmuş onlara?"
Kaya başını onun göğsünden kaldırdı ve bakışlarını Atlas'ın gözlerine çıkardı. Korku doluydu yüz ifadesi.
"Hayır, onları öpüşürlerken gördüm."
Atlas göz bebekleri büyüyerek yutkundu.
"Nasıl yani..?" diye fısıldadı. Ancak bir cevap beklemiyordu. Kaya'ya inanıyordu. Neden böyle bir şey yapmışlardı ki? Ve neden Burak, henüz ergenliğini hat sahfasından çıkamamış toy bir genci sevgilisini aldatmak için kullanıyordu? Hem de Zeynep gibi bir insanı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Yaz, Siyah Deniz |BxB
Storie d'amore"Eski günlere geri dönmek istiyorum Atlas. Eski, ne kadar uzak olabilir ki bize? Yoksa biz mi gelecekte kaldık?" Bromance hikayesidir.