Seungmin'in kesik kesik nefeslerinin arasında kalp atışları hızlandı. Kendini hiç iyi hissetmiyordu. Boynuna kadar bir bataklığa batmış, her öğrendiği bilgi ile içine sürüklenmeye devam ediyordu.Hayatı hakkında hiçbir şey bilmemekten nefret etti, artık kendinden ettiği gibi. "Bu gün çok yoruldum, biraz dinlenmek istiyorum. Başka bir gün tekrar buluşup konuşsak olur mu?"
Hyunjin arkadaşının beti benzi atmış haline endişeyle izledi, son bir saate kemirecek tırnağı kalmadığında saçlarıyla oynayarak atmaya başlamıştı stresini. Felix sevgilisinin yanına gelip ellerini tuttu, "Yarın beraber kahvaltıya çıkarız, sen bu gün dinlen ve düşüncelerini toparla." deyip ellerinin kımıldamaması için sıkıca kavradı.
Endişeden aklını yitirecek adam arkadaşını yalnız bırakmak istemedi, ama sevgilisinin yönlendirmeleri ile çoktan Seungmin'e son kez sarılmış ve kendini evin dışında bulmuştu. Ellerini sıkıca kavrayıp tırnaklarını inceleyen Felix'e döndü.
"Mina'yı anlattıktan sonra onu yalnız bırakmamalıydık."
Felix gözlerini yer yer kanamış parmaklardan çekip gerginlikle kısılmış gözlere çıkardı. İç çekip elini Hyunjin'in yanağına yerleştirdi, "Kafasının içinde sadece Chan hyunga eleştiri yağdırıp, kendisinin yanlış kararlar verdiğini düşünüyor. Bunu yalnız kalıp düzeltmeli." dedi.
Hyunjin evin perdeleri çekilmiş cama bakarken, "O hafızasını kaybetti. Biraz anlayışlı olmalıyız, bu şekilde davranması çok normal." deyip yerinde kıpırdandı. Arkadaşı için endişeliydi, onlar gittikten sonra kendini yatağa hapsedip uzun süre çıkmayacağını biliyordu.
"Hyunjin, o yaşadığı hayattan sorumluluk almak istemeyip kaçıyor, bu şekilde devam edemez."
Hyunjin gözlerini Felix'inkilerle buluşturdu, derdini rahat anlatmak için sakince konuştu. "Hastaneden daha bu gün çıktı, inkar etmesine bile izin vermeden onu bilmediği bir hayatı yaşamaya zorlayamayız." Bakışları yumuşamaya başlamış Felix'in yanağına bir öpücük kondurup konuşmaya devam etti. "Kendi yaptığını bilmediği şeyler hakkında sorumluluk alamaz. Yavaş yavaş ilerlemesi gerek."
Sarışın olan içten içe tam ikna olmasa da kafasını sallayarak, "Peki." dedi. "Yarın sadece güzel vakit geçirmeye odaklanalım öyleyse."
Uzun boylu çocuk sevgilisini onaylayıp el ele yürümeye başladıklarında gülümsedi, yarın arkadaşının moralini nasıl düzeltebileceğini düşündü. Felix ise Hyunjin'in atladığı önemli bir konu hakkında beynini yordu, Chan ve Mina'nın bu süreçte ne yapacağı hakkında.
Seungmin yatağına girmiş, kendini yabancı kokulu yorganın altına saklamıştı. Çok yorulmuştu. Uyanmamak üzere derin bir uykuya dalmak isteyecek kadar yorulmuştu. İşleri yoluna nasıl koyacağını bilmemenin haricinde artık koymak zorunda olduğunu da öğrenmişti. Belki Chan'dan ve diğer her şeyden kaçabilir, kendini yük altında hissetmeyebilirdi. Ama Mina. Kendi çocuğundan kaçamazdı.
Daha yirmi yaşındaydı, bırakın bebek bakmayı hayatında çocuklarla bile ilgilenmemişti. Uzaktan görünen süs bebeklerinden farksızdı onun için çocuklar. Arada bir sevmiş ve oyun oynamıştı. Mina bir oyuncak bebek değilse eğer, Seungmin gerçekten çocuk bakamazdı.
Sadece oturup ağlamak istedi, yataktan hiç çıkmamak ve ona yüklenen bu sorumluluklardan kaçmak istedi. Gözlerini kapadı ve usulca göz yaşlarının akmasını hissetti yanaklarında.
Bir anda uyanmak ve aslında bu üç günün aslında rüya olduğunu öğrenmek için her şeyini vermeye razıydı. Çıkamadığı bir kâbusun içinde tıkılı kalmış, karabasanı da kocası olan adamdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İf You Forget Me | Chanmin
ФанфикSeungmin, hastane odasında gözlerini açtığında neden orada olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu, uyandığında elini tutan adamın kim olduğunu ya da yanında olma sebebini de bilmiyordu. Chan isminin kendinde hangi duyguyu çağrıştırması gerektiğinden bil...