Yirmi sekiz yaşındaki adam hastanenin koridorunda oturmuş annesinin gelmesini bekliyordu. Hayat ona çok tuhaf bir yerden vurmuş, düşüncesi bile komik gelirken kendini yaşarken bulmuştu.
İki -uyandığından itibaren sayarsak- gündür kaldığı hastanenin fayanslarındaydı gözleri. Saatlerdir durmaksızın aklının çarkları dönüyor, düşünmeden bir an geçirmiyordu. Aşka inanmayan Seungmin evlenmiş, mutlu bir evliliği ve kendi evi vardı. Ailesiyle yaşamıyor bambaşka bir sokakta kendi evinde kalıyordu. Yirmi yaşındaki Seungmin için bu tahmin edilemezdi. O kendine ne yapmıştı böyle, tüm ilkelerini planlarını nasıl yıkmıştı bu yedi yılda? İşte aklı bunu hiç almıyordu.
Onu düşünceleri ile yalnız kaldığı dalgınlığından annesinin sesi çıkardı, artık gidebileceklerini söylemesine başını sallayarak cevap verdi. Chan'ı söylediklerinden sonra yanında istemeyip hastaneden gönderdiğinden beri yaptığı gibi, tek kelime etmedi. Gözleri ağlamaktan kızarmış annesine baktı bir süre, ardından arabaya geçene kadar fayansları ve asfaltı izledi. Zihni sürekli yoğun ve durmaksızın çalışır haldeydi, buna rağmen iki gündür ulaştığı bir sonuç yoktu. Ne yapacağını bilmiyordu. Doktor net bir yanıt vermemiş belki hatırlar belki asla hatırlayamaz demişti.
Arabanın kapısını açıp arka koltuğa cam kenarına oturdu, annesinin konuşmalarını kafa sallayıp geçiştirdi. Araba yola çıktığında kaldırımda yürüyen insanlara baktı, yirmi sekiz yaşındaki Seungmin hakkında sokaktan geçen rastgele bir adamdan fazla bilgisi yoktu. Yani hiç, kendini tanımıyordu. Belki on altı yaşındaki Seungmin'e yirmi yaşı hakkında sorular sorulsa doğru cevapları verebilir, hayatının çoğunu tahmin edebilirdi. Neler yaptığını ya da nelere nasıl tepki verdiğini, nelerden nefret edip rahatsız olduğunu bilebilirdi. Ama bu yirmi sekiz yaşındaki kendisi için geçerli değildi.
Hedeflerinin, planlarının dışında bambaşka bir hayat yaşıyordu anlatılanlara göre. Ailesinden ayrılmış, üniversitede bölüm değiştirip başka bir dalda okul bitirmiş ve hatta evlenmişti. Ah işte hepsi onun için yine de kabul edilebilir olsa da bu, evenmesi inanılmazdı. Annesi ve Chan -kocası olan adam- perişan halde ağlamasalardı kendini kandırdıklarını söyleyebilirdi, fakat bu bir şaka değildi işte. O evli ve kendine ait bir hayat sürüyordu
Kafasından dumanlar çıktığını hissettiği saniyelerde gözlerini yumdu, aklını boşaltmaya çalıştı. Son birkaç günde verdiği kararları sorguladı. Gelecek yerine geçmişi düşündü.
"Chan'ı öyle eve göndermemeliydin tatlım, çocukcağız çok üzgündü kapıdan çıkarken." Annesinin sesi düşüncelerinin üzerine gelince kaşlarını çattı Seungmin, omuz silkti söylenenlere.
Chan denen adamdan rahatsız olduğunu belli etmiş, evine gitmesi gerektiğini ve kendisinin annesi ile kendi evinde kalacağını söylemişti. Ne kadar evli olsalar da Seungmin onu tanımıyordu. Benimle evli değil diye düşündü. Benimle değil yirmi sekiz yaşındaki Bang Seungmin'le evli.
Ah evet, bir de bu vardı, artık Kim değildi. Bu bile Seungmin'e çılgınca geliyordu, nasıl kendi soyadını bırakırdı? Nasıl Bang Seungmin olmayı kabul etmişti? Silah zoruyla bile biri bunu ona kabul ettiremez, bir başkasının adı altında kısıtlı olmaya katlanamazdı.
Bu iki günde Seungmin'in emin olduğu tek bir şey var ise o da yirmi sekiz yaşındaki halinin kararlarını kesinlikle doğru bulmadığıydı.
Gözlerini araladığında tanıdık bir sokağa girdiklerini fark etti, bedenindeki gerginlik kalktığında rahat bir nefes aldı. Annesi ile evlerine gideceğini söylemişti, ailesinin evlerimden taşınıp taşınmadığını bilmiyordu ve bu iki gündür içini kemiren bir korkuydu. Sokaktaki renkler ve yapılar değişse de kendi bildiğine çok yakındı mahallesi. Yüzünde gülümsemesi genişledi.
![](https://img.wattpad.com/cover/326090140-288-k523779.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İf You Forget Me | Chanmin
أدب الهواةSeungmin, hastane odasında gözlerini açtığında neden orada olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu, uyandığında elini tutan adamın kim olduğunu ya da yanında olma sebebini de bilmiyordu. Chan isminin kendinde hangi duyguyu çağrıştırması gerektiğinden bil...