12

159 6 4
                                    

"Jungkook hazır mısın cevaba?" Dediğimde Jungkook tırnaklarını yemeye başladı. "Ah hayır korkuyorum.." dediğinde kaşlarımı çattım. "Ne? Neden?" Dediğimde yüzünü bana çevirip baktı. "Min Jae üzülsün istemiyorum Taehyung.."

"Senin beni redd ettiğin gibi onu da ederse çocuk çok üzülür.. Ben yetişkinim üzüldüm geçti. Ama o daha çocuk Tae.." dedi ve başını omzuma koydu.

"Shhh" dedim çünkü seslerini duydum. Dur! Min Jae ağlıyordu.. Ah hayır...

Jungkook hızlıca ayağa kalkıp Min Jae'nin yanına koştu. Sarıldı kardeşime. Ben de ayağa kalkıp yanlarına gittim. Ben de onlara sarıldım. Sanki iki babayız ve çocuğumuza sarılıyoruz... Kısmet olur inşallah..

Ağladıktan sonra onu sorguya çekmiştik. "Noldu sana minik kardeş, ne dedi o?" Dediğimde burnunu çekti. "Be-beni redd e-etdi" dediğinde pes eder gibi yaptım. Jungkook "yaa" demiş ona sıkı sarılmıştı. Saçlarımı geriye doğru itekledim.

"Min Jae, bana güven, sadece sabret sonra o senin ayaklarına gelecektir" dediğinde kaşlarımı çattım. "Abinde benim ayaklarıma gelmişti" dediğinde ağzım açık kaldı. Yuhh yani pes..

Min Jae gözlerinin yaşını silip kıkırdadı. "Ben senin ayaklarına mı geldim, sen mi!?" Dediğimde ayağa kalktı. "Ben gelmedim ki?" Dediğinde kollarımı göğsümde çarpazladım. "Evime gelen kimdi!?" Dediğimde o da kollarını göğsünde çarpazladı.

"Beni arayan kimdi? Evimin kapısını döven kimdi? Ha söyle!" Dediğinde dudaklarımı bir birine birleştirip yutkundum. Min Jae göğsümüzden tuttu. "Tamam tamam sakin olun her şey geçti" dedi.

***
Eve geldik. Min Jae yerde oturup kurabiye yiyordu. Üzgün olduğu çok belliydi. Jungkook koltukta elleri göğsünde oturmuştu. Ben de sandalyede oturmuş onları izliyordum. Ev çok sakitti.

Kapı açıldı. Annem salona yanımıza geldi. "Geldiniz mi? Neden ev çok sakin?" Dediğinde hiç kimse konuşmadı. Annem kaşlarını çatmış mutfağa poşetleri koydu. Yanımıza geldi. "Bir şey mi oldu?" Dediğinde yine sessizlikti.

"Kavga mı ettiniz?" Dedi ve ofladı. "Ya konuşsanıza!" Dediğinde Min Jae ayağa kalkıp odasına yürüdü. "Canım sıkkın" dedi ve gitti. Annem ağzı açık elleirni bacaklarına vurdu. 'Pes' dercesine. Bana baktığında ayağa kalktım ve odama gittim. "Bu ne ya!?"

Jungkook "afedersiniz" dedi ve arkamdan yürüdü. Merdivenleri çıkarken kolumdan tuttu. Arkama baktığımda kötü olduğunu gördüm. "Jungkook!" Dedim ve kalçalarından tuttum. Duramıyordu...

"Jungkook! Noldu sana!?" Dediğimde gözlerini zar zor açıyordu. Gözleri kapandı ve yere düştü. "JUNGKOOK!!!" Bağırdım ve yere eğilip yüzünü avuçlarım arasına aldım. "Jungkook! Lütfen aç gözlərini noldu sana aniden!?!?" Bağırdım endişeli sesle. Annem koşarak yanımıza gelmiş, ağzını elleriyle kapatmış bize bakıyordu.

Min Jae'de koşarak merdivenleri düşmüş yanımıza gelmişti. "Jungkook!?" Dediğinde yutkundum. "Uyan Jungkook uyan!" Dedim ve yüzünü inceledim. Noldu ya!?

***
Hastanedeydik. Jungkook yatakta uzanıyordu. Burnu ve ağzına boru salmıştılar. Nefesi daralmıştı. Ama aniden? Nasıl oldu ki bu? İyiydi önceden. "Lütfen iyi ol sevgilim, sensiz olmaz!" Dedim ve ellerini tutup başımı koyup hıçkırdım. Odada henüz kimse yoktu. Ben, Min Jae ve Jungkook.

Min Jae sandalyede oturmuş üzgün şekilde bize bakıyordu. Arada kolumu sıvazlıyordu. "Jungkook 'um lütfen aç gözlerini.." dedim ve dudaklarımı kemirdim. Artık gözyaşlarımı yutmuştum.

Min Jae aklımı dağıtmak için biraz küçüklüğümüzden bahsetti. Tabi biraz da olsa ağlayarak güldüm. Tabi bizim sohbeti bölen şey birinin elimi sıkıca tutmasıdır. Başımı Jungkook'a çevirdim. Elimi çok sıkı tutuyordu. "T-Taehyung.. ya-yardım et.." zorla dediği cümleden sonra öksürmeye başladı.

İN THE MİDDLE OF THE NİGHT•TAEKOOK+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin