Erdem ellerini pantolonunun cebine sokmuş camdan dışarıya bakıyordu. Ankara akşamları ne de güzeldi. Her yer ışıl ışıl sanki hiç kötülük yokmuş gibiydi. Kapısı tıklatılınca gözünün daldığı uzaklıklardan gerçek dünyaya döndü.
Kapıyı açtıktan sonra "Erdem Bey, Celal Bey geldi." diyen sekreterine "Gelsin." dedi.
Heybetli, büyük masasına oturup ellerini masanın üstünde birleştirdi. Celal Bey içeriye girince ayağa kalkıp gülümseyerek "Hoş geldiniz." dedi.
Erdem Pehlivan. Geçen iki yılın sonunda oldukça varlıklı bir adam olmuştu. Karısıyla ayrıldığı gün girdiği bataktan bir zengin olarak ayrılmıştı. Günlerce kafasını dağıtmak için gittiği kumarhanede tam bir kumarbaz olmuş her masanın aranan adamı olmayı başarmıştı. Herkes onunla oynamak istiyordu. O artık Erdem Pehlivandı. Monoton, sıkıcı hayatından bir şekilde kurtulmayı başarmıştı. Uzun süren bir konuşmanın ardından Celal Bey, Erdem'e elini uzatarak "O zaman yeni reklam anlaşması için toplantı günü belirleyelim." dedi.
Erdem elini uzatarak adamın elini sıktı. "Elbette Celal Bey. Sekreterim sekreterinizle iletişime geçecek."
Odasında yeniden yalnız kalınca koltuğa oturup derin bir iç çekti. Tüm ailesi artık onunla görüşmüyordu. Böyle kirli, pis bir parayla iş kurmak, bu işten kazanç sağlamak Erdem'in işine gelmişti. Fakat ailesi aynı şekilde düşünmüyordu. Onlara göre bu helal bir para değildi. Tüm hayatını böyle geçirecek olmak bir müslümana yakışmazdı. Hatta Erdem'in babası "Fakir ancak helal kazancı olan bir memur olmayı, haram yiyerek zengin olmaya yeğlerim" bile demişti. O günden sonrada onu ne aramış ne de sormuştu. Belki de haklılardı. Erdem pek dine bağlı bir insan değildi. O yüzden böyle şeyleri umursamadığını rahatlıkla söyleyebilirdi.
Kapısı yeniden tıklatıldığında oturduğu yerde doğruldu. İçeri giren sekreteri "Erdem Bey, ajanstan çekim için seçeceğiniz mankenler geldi."dedi.
Erdem ayağa kalkarak ceketinin düğmesini ilikledi." Gidelim." dedikten sonra hızlı bir şekilde odasından çıktı.
Evet o bir reklam ajansı kurmuştu ve itiraf etmeliydi ki çokta iyi bir kazanca sahipti. Erdem Pehlivan zengin olmasının yanı sıra fit bir vücuda da sahipti. Her akşam olmasa da müsait olduğu akşamlarda spora gider ve sağlığına dikkat ederdi. Üç yıldır bu şekilde yaşıyordu. Galiba artık alışmıştı. Alıştığı şey yalnızlık mıydı? Yoksa sevilmemek miydi? Yoksa artık birini sevmemek miydi? Ayırt edemiyordu.
Mankenlerin olduğu salona girip kendisi için ayrılan koltuğa oturdu. Burası yüksek bir sahnenin yer aldığı, birçok koltuktan oluşan geniş bir salondu. Tiyatro salonu gibi ancak çok daha büyük bir platforma sahipti. "Başlayabilirler."
Hafiften çalan ritimli bir müzik eşliğinde mankenler sırayla perdenin arkasından çıkıp boy göstermeye başladılar. Erdem sekreterine işaretler vererek kimleri seçtiğini anlatıyordu. O sıralarda perdenin arkasında çok ama çok heyecanlı birisi vardı. Evet bu ilk deneyimi değildi. Dramatik bir sonu olmaması için de uğraşacaktı. Şimdiye kadar hiçbir ajansta yer almayı bu kadar istememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asil Kumarbaz
Ficción GeneralEğer aşk bir kumarsa o bir kumarbazdı. Erdem Pehlivan hayatının en büyük kumarını oynamak üzereydi.