Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Genç kadın elindeki replikleri okuduktan sonra heyecanla arkasında duran reklam setine baktı. Bilboardlarda fotoğrafları olan ünlü bir manken olabilecek miydi? Kariyeri olacaksa eğer nasıl ilerleyecekti? Çok merak ediyordu.
Defne ilk rolü için çekim alanına ilerleyerek marifetlerini göstermeye başladı. Kendisini izleyen bir çift yeşillikte haberdar değildi. Belki haberi olsa heyecan yapabilir ve her şeyi mahvedebilirdi. Erdem gülümseyerek genç kadını izliyordu. Gerçekten makyajdan mı neden anlayamadığı bir şekilde Defne bugün bir ayrı güzel görünüyordu. Giydiği kıyafetler ona yakışmış, saçı farklı bir hava katmıştı. Gözlerini gerçekten bir göz doktoruna gösterse iyi olabilirdi. O küçük Defne yokluğunda büyüyüp serpilmiş, göz alıcı bir kadın olmuştu.
Çekim bitince Defne ile göz göze gelen Erdem istemsizce kendine bir çeki düzen verdi. Bunu duruşunu dikleştirerek ve gömleğinin yakasını düzelterek yapmıştı. Genç kadın yavaş adımlarla ona doğru ilerlerken Erdem'in bakışları kadının açık gerdanlığına takılmıştı.
Gülümseyerek Erdem'in yanına gelen Defne adama "Hoş geldin." dedi. Erdem mutlu olmuştu. En azından şu 'bey' deme olayı son bulmuşa benziyordu. Ona göre oldukça resmi ve uzaklık içeren bir kavramdı. Gerçi Defne ile ne kadar yakındılar ki? İsteği dışında onu öpmesi dışında bir yakınlıkları olmamıştı ancak o da zaten büyük bir hataydı.
"Hoş buldum. Çekiminin bittiğini görüyorum."
"Evet bitti."
Defne üstüne yanında getirdiği hırkasını geçirdi. Erdem "Günün geri kalanında sana dünyamı tanıtmama ne dersin?" diye sordu. Bu Defne'nin beklemediği bir soruydu. Afalladığı yüzündeki ifadeden belliydi.
Erdem sorusuna ufak bir ekleme yaptı. "Yani tabi eğer müsaitsen."
"Müsaitim."
Genç kadın üstünü değiştirip gündelik kıyafetlerine geri dönüş yaptı. Ardından kendisini bekleyen Erdem'e doğru ilerledi. Nereye gideceklerdi? Göreceği dünya hoşuna gidecek miydi? Ya hoşuna giderse? Peki ya hoşuna gitmezse? Defne ne hissetmeli, ne yapmalı bilmiyordu. Sürekli aklı karışıyor, kalbi iki arada bir derede kalıyordu.
Erdem'in arabasına bindiğinde kendini anlamsız bir şekilde huzurlu hissetmişti. Tıpkı bundan önceki seferler gibiydi. Onun yanında olmak ona iyi geliyordu.
Erdem ise kafayı yediğini düşünüyordu. Buraya gelirken aklında olmayan şeyler yapıyordu. Defne'ye dünyasını göstermek onun için çok büyük bir durumdu. Aniden ağzından çıkan kelimeleri tutamamıştı. Belki de tutmak istememişti.
Uzun zamandır ilk kez birisine kendini anlatmak istiyordu. Genç kadın onu dinliyor, çekinmeden yorum yapıyordu. Belki de aradığı buydu. Ondan çekinmeyen, açıksözlülükle birisi. Ah ya da belki de Erdem sadece saçmalıyordu. Defne bulundukları bu durumdan en hızlı şekilde kurtulmak istediğini zaten söylemişti. Belki de onun bu yaptığı işi sadece zorlaştırmaktı.