"Nesiniz siz?"

148 22 92
                                    

Taehyung Jimin'in son attığı mesajlara sinirlenmeyi bırakıp derin bir nefes aldı ve merdivenlerden indi.

Namjoon en son bıraktığı yerde kitap okumaya devam ediyordu. Gülümsemeye başlarken çalan kapıyla gülümsemesi sırıtmaya dönüşmüştü.

Aklındaki planını düşünüp sırıtırken karşısında mutfaktaki annesi anlamadığını belli eden ifadesiyle ona bakıyordu.

"Taehyung, kapı." dedi ve işine devam etti.

Taehyung kendine gelip kapıyı açtıktan sonra geriye çekilip hızla Jimin'in kucağına atladı. Bacaklarını beline sarıp aynı şekilde kollarınıda boynuna sardığında Jimin'in elleri direkt olarak kucağındaki bro'sunun beline gitmişti.

İkisi kapının önünde sımsıkı sarılırken Taehyung dışarıda onlara doğru iğrenerek bakarak yürüyen Jae'yi gördüğünde kendini tuttu ve önce orta parmağını kaldırdı, ardından küçük bir çocuk gibi dil çıkarıp yüzünü Jimin'in boynuna gömdü.

"Boynumu mu yalıyorsun sen, sapık?"

Taehyung duyduğu şeyle sinirlenip sert bir şekilde Jimin'in boynunu ısırınca acıyla inlemesini dinledi.

"Boş konuşma, sexy hyung'un yanına gidelim hadi." dedi gülerek.

Jimin gülümseyerek Namjoon'a doğru ilerlediğinde her şeyi şaşkın bakışlarla izlediğini gördü ve kahkaha attı.

Namjoon'un yanına oturduğunda Taehyung'da kucağındaydı ve öylece üstüne doğru yatıyordu. Jimin'in elleri belinden kayıp aşağılara indiğinde Taehyung hızla koluna vurdu ama olduğu yerde kalmaya devam etti.

"Tete bro, bu akşam bir şeyler yapalım mı?"

Taehyung yatmayı bırakıp biraz geri çekildiğinde Jimin'le yüzleri karşı karşıya duruyordu.

"Bilmem ki?" dedi düşünceli bakışlarla elini Jimin'in omuzundan saçlarına çıkarıp okşarken. "Yapalım."

"Film izleyelim, aşkım."

Taehyung heyecanla "Olur!" dediğinde Namjoon ikisininde bütün tepkilerini ciddiyetle izliyordu.

"Senin odanda izleyelim, orası daha büyük."

"Sen yeterki iste, oppasının gülü."

Taehyung duyduğu şeyle kısa bir süre için planı unutup Jimin'e vurdu ve sinirle söylendi. Siniri geçince kollarını boynuna sarıp 'minik tatlı sevgili' modeline büründü yeniden.

"Yerim seni."

Jimin Taehyung'un tatlılığına gülümserken ona sımsıkı sarılıp nefessiz kalmasını sağladı. Aynı zamanda bırakması için saçlarından tutup çeken el yüzünden canı acıyordu.

Taehyung'un annesi içeriden "Birbirinizi boğmayın." diye seslendiğinde Jimin hiç beklemeden sarılmayı bıraktı. Teyzesi söylemişti sonuçta, o söylerse Taehyung'un tavasını alıp kendine- yani, kısaca her şeyi yapardı.

"Nesiniz siz?"

Namjoon'un sorduğu soruyla ona döndüklerinde cevap vermeden öylece baktılar.

"Daha dün ben sizi psikoloğa götürmedim mi? Acaba aranızdaki her neyse onu mu fark ettinizde böylesiniz ya da hayatınıza aynı devam mı ediyorsunuz?"

İkisi aynı anda "Aynı." dediğinde Namjoon derin bir nefes verdi ve arkasına yaslandı.

"Merak ediyorum da, kavga ettikten saniyeler sonra nasıl sarılıp konuşabiliyorsunuz? Sadece konuşmak değil, annemle babamdan daha samimi konuşuyorsunuz."

Taehyung cümlesini bitirir bitirmez heyecanla "Nasıl! Onlar sanatsal yerlerde sanatsal şekilde tanışmadı mı? Sanatsal şekilde iltifat etmiyorlar mı? Romantik ve sapık kitaplardan uyarlamalarla konuşuyorlar!" diye bağırdı.

Jimin duyduklarına kahkaha atarken "Doğru söylüyor!" dedi.

"Ben ondan bahsetmedim... Neyse, anlatsamda anlamıyorsunuz."

Namjoon umutsuzca kitabına döndüğünde Taehyung'un annesi içeri girip karşılarındaki koltuğa oturdu.

"Namjoon, sen güzel kafanı yorma. Böyle kabullen ne yapalım."

Kabullenmek için gözlerini yavaşça onlara çevirdiğinde Taehyung gülerek Jimin'in saçlarını karıştırıp şeklini bozuyordu. Jimin ise kucağındaki bedeni gıdıklayıp gülüyordu.

Kabullenemeyeceğini bir kez daha anlayınca kitabını okumaya devam etti.

Taehyung Jimin'e doğru yaklaşıp üstüne doğru yatarken kulağına yaklaşıp sarıldı ve "Plan başarılı, bro." diye fısıldadı.

"Biraz daha inandırıcı olabilir."

"Nasıl?"

Jimin arkaya yaslanmayı bırakıp Taehyung'u tutarak oturur pozisyona geldiğinde yavaşça yanağına uzandı.

Taehyung gerildiğini hissederken belli etmemeye çalışıyordu, neden gerildiğini anlamamıştı ama Jimin yaklaştıkça baştan aşağı sıcaklamış ve gerilmiş hissediyordu.

En sonunda diğer yanağından tutup onu durdurduğunda uzunca öptü yanağını.

"Oldu. Artık evli brolarız."

Taehyung zoraki bir gülümsemeyle kafa salladıktan sonra kendini Jimin'in kucağından aşağı attı.

"Yüzün kızarmış!"

Jimin kahkaha atarken Taehyung sinirlenip karşı karşıya olduğu bacağını ısırdı ve hızla mutfağa kaçtı.

"Nereye!"

"Acıktım! Dondurma yiyeceğim!"

Jimin gülerek arkasına yaslandığında kolunu Namjoon'un omuzuna attı ve okuduğu şeye baktı.

"Sıkılmıyor musun?"

"Hayır."

Aldığı cevapla kafa sallayıp teyzesine döndü ve sırıtarak göz kırptı.

"Jimin git kardeşine yardım et." dedi dalga geçerek. Küçüklüklerinden beri ikisine kardeşlermiş gibi sesleniyorlardı, 'Kardeşini de oynat' 'Kardeşinde gelsin' 'Kardeşinle git' 'Kardeşine de ver' gibi şeyler. Klasik iki çocuklu anne sözlerinden.

"Tabii, dondurmayı tabağa koymaya üşendiği için kutuyla yiyor zaten neye yardım edeyim?"

"Külaha koymaya çalışıyorum, gel şuraya!"

Taehyung'un aniden bağırmasıyla irkilerek kalkıp yanına gittiğinde teyzesi kafasını iki yana sallayıp sorgulamayı 15 yıl önce bıraktığını hatırladı.

Namjoon'un da bir an önce aynı şeyi yapmasını bekliyordu.

---

bugünden itibaren bölümleri zamanında atacağım çünkü çok dikkatli bir hesaplama yaptım bu süre içinde başka bir fic daha yazıp yayımlamam gerekiyor🤭

my love, broHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin