"Aşkım derken hep ciddiydim, bro." -FİNAL-

152 16 48
                                    

Taehyung sinirle telefonu kapatıp yatağa fırlattı. Koluyla gözyaşlarını silerken aklından sayısız düşünce geçiyordu.

Jimin'in tuhaf davrandığını düşünüyordu ve asıl korktuğu şey tam olarak oydu. Bu tuhaf durum onların iletişim şeklini bile etkileyecekti. Ona bir şey söylerken çekinmekten, yapacağı şakayı iki defa düşünmek zorunda kalacağından, rahatlıkla kavga edemeyeceklerinden, onu dalgaya alamayacağından ve farklı bir sürü şeyle uğraşmak zorunda olacağından korkuyordu.

Büyük ihtimalle Jimin ona daddy demesi gerektiğini söylediğinde Taehyung ona bir daha onu söyleyemeyecekti. Çünkü, 'arkadaşlık' ilişkileri ve romantik ilişkilerin aynı olmadığını düşünüyordu. İkisi arasında çok fark vardı ve bu ufacık bir kelime için bile geçerli olabiliyordu.

Sessizce iç çekerek ağlarken gözü elindeki ayıcığa kaydı. Jimin haklıydı, ayıcığı düşmanını boğuyormuş gibi sıkıyordu.

Hızla onu kenara fırlatıp elleriyle gözlerini silip ayağa kalktı. Dediği gibi annesinin yanına gidecekti çünkü sadece bunu istiyordu.

Kapıyı açtığı anda karşısında gördüğü kişiyle nefesi kesilerek bir adım geri gitti. Kendini tutamayacak kadar yorgun hissediyordu ve karşısında duran kişi onu nasıl güvende hissettireceğini çok iyi biliyordu.

Sesli bir şekilde ağlarken kendini dizlerinin üstüne bıraktı ve çektiği acıyı izlemesini sağladı.

"J-Jimin-" diyebildi ağlamalarının arasında. Aynı şekilde önünde dizlerinin üstüne çöküp oturdu Jimin. İkisi de ağlıyordu ve sarılmaktan başka ne yapabileceklerini bilmiyorlardı.

"Tete... Sakin ol, ben g-geldim."

Taehyung daha fazla kendini tutamayıp kollarını Jimin'in boynuna sardı ve ona sımsıkı sarıldı. Okulda annesini kaybetmiş küçük bir çocuk gibi değildi, askerden dönmüş kocasına kavuşan kocası gibi değildi, bir gece akrabasında kaldıktan sonra ağlaya ağlaya ailesine geri dönen bir çocuk gibi değillerdi bu sefer. Filmlerdeki kavuşma sahneleri hiç değildi.

Bu sefer Taehyung ve Jimin gibiydiler. Birbirleri olmadan yapamaz, sarılmadan hayatta kalamazlardı.

"D-dayanamıyorum..." derken Jimin Taehyung'un ona ilk defa bu kadar özlem dolu sarıldığını fark etmişti. Kollarını beline sımsıkı sarıp onu olabildiğince kendine çekti, şaşırmayı bırakıp yüzünü yavaşça açıkta kalan boynuna gömdü ve kokusunu içine çekerken minik bir öpücük bıraktı.

"A-ağlama, lütfen. Özür dilerim Taehyung..."

Taehyung hıçkırarak ağlamaya devam ederken bu Jimin'in canını fazlasıyla yakıyordu.

"Bebeğim, bana bak. Sakin ol... Aramızda tuhaf bir şey olmayacak t-tamam mı?" dedi sesinin titrememesi için direnirken. Her zaman Taehyung'a güven vermek için güçlü olmak zorunda hissediyordu.

Onu kendinden ayırmadan dikkatlice kucağına aldı ve ayağa kalktı. Odaya girip kapıyı kapattıktan sonra yatağa oturup Taehyung'u kucağından indirdi ve sarılmasına izin verdi.

"İstersen tüm gün bekleyebilirim yeter ki ağlama." dedi yanağındaki gözyaşlarını silerken.

"N-neyin farkındasın, s-söyle?" diye sorup yüzünü Jimin'in boynuna gömdü yeniden.

Derin bir nefes aldı ve "Her şeyin." dedi. "Her şeyin farkındayım, her şeyi biliyorum. Benden hiçbir şey saklayamazsın."

Taehyung yeniden acı dolu seslerle ağlamaya başladığında Jimin gözyaşlarını tutamıyordu.

"Bahsettiğin o testi, kabullenmek istemediğin şeyi ve çekindiğin her şeyi biliyorum. Sadece bekledim, umursamayıp söylemeni bekledim ama her dakika söylememek için daha da uğraştın. Saçma gelecek belki ama kendime kızdım, benden çekinmeni s-sağlayacak bir ş-şey mi y-yaptım?"

my love, broHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin