seven

6.4K 148 106
                                    

yorum bekliyore

-

Arabaya binmiş, eve dönüyorduk. Olan biten her şeyi; ilk seks deneyimimi, yaşadığım tüm adrenalini arkamızda bırakmış, tekrar yola koyulmuştuk.

Yeşim direksiyon başındaydı, bense yanında oturuyordum. El ele tutuşmuştuk, Yeşim sıkıca kavramıştı parmaklarımı. Kırmızı ışıkta durdukça bana uzanıp yanağımdan öpüyor, küpelerime dokunup kulak mememi okşuyor, durmadan bir şeyler söyleyerek beni güldürmeye çalışıyordu. Her ne kadar bozuntuya vermemeye, onun bu neşeli haline ayak uydurmaya çalışsam da içten içe hiç de iyi hissetmiyordum. Kafam çok karışıktı.

Bu kafa karışıklığımın, huzursuz halimin birçok farklı sebebi vardı aslında. Yine de en büyük sebep bugün yaşadıklarımızdı. Beni okuldan almaya gelmişti, bir hafta sonra ilk kez görüşecektik. Ne yazık ki görücüye çıkar gibi büyük bir heyecanla bindiğim arabasından bok gibi hissederek inmiştim. Giydiğim transparan bluz -ki içimde siyah atlet de vardı- yüzünden bana teşhirci demiş, bile isteye canımı yakmıştı. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi, benim düşen modumu zerre kadar umursamadan kahve alıp gelmişti. Bu nasıl bir umursamazlık, nasıl bir akıl tutulmasıydı?

Eve vardığımızda ise birdenbire aşk böceği kesilmiş, kendi sözleriyle "gönlümü almak" istemişti. Yok hala bir kadınla bir arada olmanın şokunu yaşıyormuş da, yok kendi git-gellerini benim narin omuzlarıma yüklemeyecekmiş de... Ne yapmış ne etmiş, lafı evirip çevirip beni yatağa atmaya getirmişti. İstediğini almıştı da, gerçi bu konuda sadece onu sorumlu tutamazdım. O an ben de onay vermiş, ben de istemiştim sonuçta.

Acaba ne zamandır planlıyordu bugünü? Yaptığı bütün şirinlikler, hafta boyunca tatlı tatlı mesajlaşmamız, benimle flört etmesi, beni gelip alması... Her şey sadece cinsellik için miydi? İstediğini almış, hedefine ulaşmıştı. Ne olacaktı peki, beni evime bıraktıktan sonra numaramı falan mı engelleyecekti yoksa? Benimle görüşmeye devam etmesi için bir sebebi kalmış mıydı ki?

Bilmiyordum, hiçbir şey bilmiyordum. Aşırı düşünmekten başım ağrıyordu artık. Hem ona tamamen güvenmek, benimle kurnazca bir çıkarı olmadan görüştüğüne inanmak istiyor, hem de acaba'larla yaşıyordum. En mutlu, en keyifli anımda bile içimi kemiren bir his; Yeşim'in bir kelimesi, mimikleri, ses tonu oluyor, beni kuşkuya düşürüyordu. Bana bazen kelimenin tam anlamıyla bir prenses gibi, bazen de kullanıp atacağı bir mendil gibi davranıyordu. Ani, anlık duygu değişimleri yaşıyor, beni de bu şiddetli çalkantılarının içine sürüklüyordu.

Arabaya bindiğimizden beri -ki yaklaşık yirmi dakika olmuştu- günü düşünüyordum. Bana teşhirci demesine rağmen ben nasıl, niye onun bana dokunmasına izin vermiştim? Ne geçiyordu aklımdan? Tamam, en az onun kadar ben de zevk almıştım, rıza göstermiştim ama yine de ne gerek vardı? Hakikaten, bana bir saat öncesinde teşhirci demiş bir kadınla nasıl sevişebilmiştim ben? Ne olursa olsun hakimiyetimi kaybetmemeliydim, bu yaşanmamalıydı. Yanlış yapmıştım. Aptal olan, hatalı olan, gurursuz olan bendim. Sadece ben.

"... Başak? Rüya mı görüyorsun yavrum?" diyen sesle bir anda hayata döndüğümde yanımdaki kadına döndüm. Yine kırmızı ışıkta durmuştuk, Yeşim merakla gözlerimin içine bakıyordu.

Güç bela gülümseyerek "Yok, dalmışım öyle. Uykum geldi de biraz." diye mırıldandım. Bir an önce eve dönmek, kendimle baş başa kalmak istiyordum. Yanında kaldığım her saniye beni biraz daha kandırıyor, biraz daha ayarlarımla oynuyordu sanki. Günün sonunda aynaya baktığımda kendimi tanıyamamaktan korkmaya başlamıştım artık. Fiziksel olarak aynı kişiydim belki ama kendimle, ruhumun aynası olan bakışlarımla göz göze gelme fikri bile başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissetmeme neden oluyordu.

my woman × g&gHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin