twenty eight

2.3K 141 422
                                    

Dostlar bölümü okuyun, gidişatı beğenmiyorsanız ya da içerik size ağır geliyorsa kitabı hemen bırakın. İhtiyaç duyuyorsanız ya da bilmiyorsanız manipülasyon, toksik ilişki, gaslighting nedir açın okuyun, araştırın. Bilmeden gelip boş boş yorum yapmayın, tadımız kaçmasın.

Sadık okurlarımdan bol yorum bekliyorum, herkese sevgiler 💛💛💛

-

Üçümüzün arasındaki sessizlik bana göre bir asır kadar sürdü, neden sonra konuşmam gerektiğini akıl ederek dudaklarımı araladım. Bu esnada Yeşim'e doğru birkaç adım atıp koluna tutunmuştum, yine de korkudan gözlerine bakamıyordum. Korkuyordum, başım dönmeye başlamıştı.

"Yeşim, ben..."

Sadece benim duyabileceğim bir sesle "Kes sesini, gir içeriye. Çocuğu okula bırakıp geleceğim." diye konuştuğunda yutkunamadım bir an. İşe gitmeden eve geri mi dönecekti? Allah'ım, neler olacaktı o geldiğinde?

Çenem titrerken verecek bir cevap bulamadım, o da benim cevabımı beklemedi zaten. Kevin'e başını sallayıp ufaklıkla birlikte arabaya bindiklerinde ben de hızla eve girdim, şoför koltuğundaki bedenin delici bakışlarını sırtımda hissederken hemen kapıyı ardımdan kapattım. Kalbim küt küt atıyordu, iki dakika içinde soğuk soğuk terlemiştim. Bitmiştim ben, bitmiştim...

Ondan habersiz Kevin'in evine gitmiştim, sonrasında uyarmasına rağmen onu evimize almıştım, yalan söylemiştim, söylediğim yalanı dakikalar önce öğrenmişti, birazdan ikimiz bu koca evde baş başa olacaktık... Neler yapabileceğini ben bile kestiremediğimden, bir yandan da başıma gelecekleri hak ettiğimin bilincinde olduğumdan, nefes almaya bile korkar bir vaziyette kapının önünde dikiliyordum.

Nihayetinde titrek adımlarla koltuğa doğru yürüyüp oturdum. Artık sadece kendim için değil, bebeğim için de korkuyordum. Sevgilim ona da zarar vermeyi göze alır mıydı bilmiyordum, emin olamıyordum. Eğer o kadar acımasızlaşırsa bebeğimi, kendimi ondan nasıl koruyabilirdim ki? Koruyamazdım, bu saatten sonra artık hiçbir şey yapamazdım ben. Daha başında Kevin'i eve alırken düşünecektim bunları, bu konuda yalan söylemekle kendi sonumu kendim yazmıştım zaten. Eninde sonunda karşılaşacakları, bu tarz bir konuşmanın gerçekleşeceği besbelliydi. Kısacası yine ve yeniden kendi aptallığımın kurbanı olmuştum.

Aradan yarım saat kadar geçti, ben oturduğum koltukta kaskatı bir halde yaşanacakları beklerken dışarıdan tanıdık motor sesi geldi. Güm diye çarpan araç kapısının ardından yuvasında dönen dış kapı anahtarı ve yutkunmama bile fırsat bırakmadan gözlerimin içine bakan sevgilim. Gelmişti, buradaydı. Tam karşımdaydı, deyim yerindeyse burnundan soluyordu.

Koltuğun kolçağına tutunarak ayağa kalktım, dolu gözlerimle "Lütfen beni bir dinle." dediğimde Yeşim üzerime yürüyüp açık saçlarımı avucunda topladı. Ben acıyla inlerken saçlarımdan çeke çeke beni alt kata indirdi, malum odaya girdiğimizde bedenimi yatağa doğru ittirerek bıraktı. Öyle bir çekiştirmişti ki saç diplerim sızlıyordu acıdan, gözyaşlarım hızla yanaklarımdan süzülmeye başlarken yatağın ucuna yaslanarak ona baktım. Yüzünü ellerinin arasına almış, karşımda volta atıyordu. Sakinleşmeye mi çalışıyordu yoksa gittikçe daha çok mu öfkeleniyordu bilmiyordum.

Birkaç saniyeliğine ikimiz de sessiz kaldık, odada benim hıçkırışlarım yankılanırken Yeşim birdenbire durup bana döndü. Onun da gözlerinin akı kızarmıştı, dişlerini sıka sıka tüm gücüyle bağırmaya başladığında ayağımın altındaki zeminin sarsıldığını hissettim.

"Yeter, yeter artık Allah'ın belası! Ne zaman akıllanacaksın, ne zaman düzeleceksin bilmiyorum ki! Daha ne yapmam lazım benim, daha ne yapmam lazım seni adam edebilmek için! Dur artık, dur! Bıktım, yemin ederim bıktım usandım senin bu orospuluklarından ben!"

my woman × g&gHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin