nine

4.1K 170 121
                                    

Arabadaydık, birlikteydik. Yaşananların üzerine Yeşim dediği gibi beni eve bırakacaktı. Ehliyet kursuyla görüşebilecek bir durumda olmadığım için bu planımı birkaç gün sonrasına ertelemiştim.

O şekilde bir süre soluklandıktan sonra toparlanıp odadan çıkmıştık, Yeşim sekreterine günün geri kalanı için görüşmelerini iptal etmesini söylemişti. O önde, ben arkada ayrılmıştık binadan, her ne kadar çıkmadan önce kendime çeki düzen vermeye çalışsam da buram buram seks koktuğumun farkındaydım. Sanki göz göze geldiğim herkes içinden bunu daha yeni sikmişler diye geçiriyor gibi geliyordu.

Güvenlik görevlilerinin anlam veremeyen bakışları eşliğinde Yeşim'in jipine binmiş, yola koyulmuştuk. Yine konuşmuyor, radyoda kısık sesle çalan şarkıyı dinliyorduk sadece. Arabaya bineli on beş dakika kadar olmuştu. Gözlerim sürekli Yeşim'in vitesin üzerindeki iri eline kayıyordu. Çıkmadan önce ellerimize dezenfektan sıkmıştı. Gerçi ben vücudumu iyice çitilemeden temiz hissedemezdim ya, öyle dağıtmıştı beni.

Güya parasını ödemeye gelmiştim, on dakika durup çıkacaktım. Yine onun cazibesine kapılmış, kendimi kollarında bulmuştum. Bana şu ana kadar onay almadan dokunmamıştı hiç, yine de içten içe bir vicdan azabı duyuyordum her seferinde. Sanki yapmaması gereken bir şey yapıyor, sınırlarımı umursamadan hareket ediyordu. Sorun şuydu ki, ben halimden gayet memnundum.

Demek istediğim, ben o anda hiçbir pişmanlık, hiçbir utanma, hiçbir üzüntü hissetmiyor, kendimi büyük bir arzuyla bırakıyordum Yeşim'e. Kafası sonradan geliyordu, sonradan fenalaşıyordum. Yeşim etrafımdayken doğru düzgün düşünmeden, sadece duygularımı ve anlık cinsel gerilimi umursayarak karar veriyordum, sonrasında mantığım devreye girince iç sesim başlıyordu nutuk çekmeye.

Düşünmekten, kendi kendime salak salak triplere girmekten gerçekten bıkmıştım. Yetmişti artık. Bana dokunmuştu, zevk almıştım ve bitmişti. Pişman olacak bir şey yoktu, ikimiz de yetişkindik. İkimizin de rızası vardı. Dini ya da ahlaki yönden ya da bir kadınla beraber olmak konusunda da bir çekincem yoktu. En kısa zamanda daha vurdumduymaz, umursamaz bir insan olmalıydım. Bunu da başarabilirsem önümde hiçbir engel kalmayacaktı. Görünen o ki kendimle, kendi kuruntularımla baş etmeyi bir an önce öğrenmem gerekiyordu.

Düşüncelerimden bir an sıyrılarak boğazımı temizledim ve sadece sağ profilini görebildiğim Yeşim'e hitaben "Bir daha görüşmeyeceğiz değil mi?" diye sordum. Yeşim ifadesiz suratıyla bana dönüp "Görüşmeyeceğiz, sen öyle istiyordun." karşılığını verdi.

Bir an yeşil gözlerine bakakaldım, neden sonra "Evet, doğru." dedim. Yeşim başını tamam anlamında sallayıp tekrar yola odaklandı. Ben de camdan dışarıyı seyretmeye dönerken içimden, kendi kendime tekrar sordum. Ben öyle istiyordum değil mi?

Evet, tabii ki öyle istiyordum. Başka ne olabilirdi ki yani? Kadının her bir hareketinden tetiklenen, rahatsız olan bendim, yüzsüz gibi görüşmeye devam edemezdim. Herkes kendi yoluna gitmeliydi, uzatmanın bir anlamı yoktu. Sonuç her seferinde aynı oluyordu, aynı olacaktı.

*

Yeşim yine arabayı bizim alt sokakta, bu sefer daha ileride bir evin önünde durdurmuştu. Konuşmadan araba yolculuğu yapmak da ayrı bir sıkıcı oluyordu. Nihayetinde birbirimize döndüğümüzde Yeşim zorlukla tebessüm ederek "Seni rahatsız etmeyeceğim, endişelenme Başak. Yolun açık olsun, kendine iyi bak." dedi. Olan biten her şeyi sindirmiş, çabalamayı bırakmış gibiydi. Kabullenişin getirdiği bir dinginlik, bir boşvermişlik içerisindeydi sanki.

Boğazımda oluşan anlamsız yumru yüzünden güç bela yutkundum ve düşünmeden "Gerçekten bitti yani?" diye sordum, sesim çok cılız çıkmıştı. Yeşim bir an çatılan kaşlarıyla dolan gözlerime baktı, ardından "Başak, sen ne yapmak istiyorsun güzelim? Bitsin diyen sendin, kafan mı karıştı?" karşılığını verdi. Bir eli yüzüme uzanır, baş parmağıyla usul usul yanağımı okşarken bakışlarımı kaçırıp derin bir nefes aldım.

my woman × g&gHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin