my woman × g&g

eighteen

beklettiğim için çok özür diliyor, beklediğiniz için çok teşekkür ediyorum. umarım sabrettiğinize değen bir bölüm olmuştur, BOL YORUM rica ediyorum.

-

Ayağının altındaki gaz pedalına biraz daha basar, boş yolda biraz daha hızlanırken deyim yerindeyse burnundan soluyordu Caner. Şebnem denen o kadınla yaptıkları konuşma günlerdir aklında dönüp duruyor, en keyifli anında bile tadını kaçırmayı başarıyordu. Üzerinden üç gün geçmişti, üç gün olmuştu malum kişi tekrar hayatının orta yerinde biteli.

Bundan bir yıl kadar önce, henüz Hilal hayatında yokken ikisi tek gecelik bir birliktelik yaşamışlardı, oldukça travmatik olan bir birliktelikti bu. Tanışmaları bile o kadar saçma sapan bir şekilde olmuştu ki, gülse mi ağlasa mı bilmiyordu. Arkadaşlarıyla gittiği, felekten bir gece çaldıkları gün aynı müzikholde tek başına oturan Şebnem dikkatini çekmişti gencin. Aralarında üç masa vardı ancak birbirlerine dönüklerdi. Kadın ifadesiz suratı ve dalgın bakışlarıyla durmadan içiyor, her yudumunda yüzünü biraz daha buruşturuyordu. Yaşının büyük olduğu belliydi ancak hayatında ilk kez alkol alıyormuş gibi tecrübesiz bir hali vardı.

Şebnem buğulu gözlerini kaldırana, etrafına bakana kadar onu izlemeye devam etmişti Caner, bir yudum bile içki sürememişti ağzına. Bu tip mekanlara ait olmadığı gerek kılık kıyafetinden, gerek tedirgin tavrından belli olan kadının olayını çözmeye çalışıyordu. Nihayetinde dakikalar sonra Şebnem oturduğu koltukta dikleştiğinde birdenbire göz göze gelmişlerdi. Caner suçüstü yakalanmış gibi panikle hemen başka yöne bakarken bu sefer de kadın gözlerini ondan alamamış, genci uzun uzun süzmüştü.

Sonrasında ise alenen bakışmaya başlamışlardı, öyle ki arkadaşları bile dönme gereği duymuştu kadının masasına. Şebnem ise artık sadece elindeki rakı bardağını ve Caner'i görür gibiydi, içtikçe biraz daha rahat ve umarsız bir tavır takınmaya başlamıştı. Gecenin sonunda arkadaşları mekandan onsuz ayrılmış, Caner ise doğrudan kadının masasına yol almıştı. Bir an baş ucunda durduğunda kendinden bir hayli büyük olduğu bariz olan Şebnem'in kara gözlerine, kalın dudaklarına bakakalmış, ardından karşısındaki sandalyeyi çekmişti.

Yirmi dört yıllık körpe hayatında ilk kez kendinden yaşça büyük bir kadından etkilendiğinin bilincinde, Şebnem'in türbanının da etkisiyle daha dikkatli davranmaya çalışarak "Siz anlatın, ben dinleyeyim. Birlikte dem tutalım bu gece." diyerek girmişti lafa Caner. Kadın ise boş bakan gözleri anında sulanırken endişeyle etrafını kolaçan ederek "Çıkalım buradan." karşılığını vermişti.

Hesabı ödeyip müzikholden ayrılmış, Şebnem'in anahtarlarını Caner'in eline tutuşturduğu Mercedes'ine binmişlerdi. Kadın çakırkeyif olduğundan Caner onu kolundan tutarak desteklemişti bu esnada. Arabaya bindikten sonra genç yakınlardaki bir parka çekmiş, camları sonuna kadar açarak içeriye serin havanın girmesini sağlamıştı. Nihayetinde kalbi göğüs kafesini dövercesine atarken yanındaki güzel kadına dönmüştü.

Böyle başlamışlardı konuşmaya işte. Şebnem eşinden, eşinin bitmek bilmeyen kumar sevdasından bahsetmişti. Kadın ödedikçe eşi borcun üstüne borç katıyor, esiri olduğu bu bataklıkta kendini her geçen gün biraz daha kaybediyordu. Şebnem de bu çaresizlikle kendini rastgele bir müzikhole atmıştı. Kanında gezinen alkolün de verdiği rahatlıkla artık katıla katıla ağlıyor, titreyen elleriyle ne yapacağını bilmediğinden bahsediyordu. Caner bir süre boğazındaki yumruyla onu dinlemiş, ardından kadını kendi omzuna çekerek ona sıkıca sarılmıştı.

Dakikalarca kalmışlardı o halde, Caner dakikalarca kollarının arasında bir kuş gibi titreyen kadının sırtını sıvazlamıştı. Bu kadın kimdi, adı neydi, neciydi, nerede oturuyordu bilmiyordu, umurunda olduğu da söylenemezdi. İlk görüşte aşk denen şeyle hayatı boyunca dalga geçmiş olan, sadece sevginin ve seksin gücüne inanan Caner o gün Şebnem'e aşık olmuştu.