Kaderin En Büyük Cezası

103 4 2
                                    

Multimedya'daki videoyu izlemenizi tavsiye ediyorum. :)

İyi okumalar

1 yıl sonra.

Jungkook.

"Ve en büyük yatırımcı ödülü, Vante's Design'ın sahibi Kim Taehyung'a gidiyor." Diye bir anons duyuldu ve Taehyung siyah takımlarıyla gülüp, onun için ayrılan koltuktan kalktı ve sahneye çıkıp sunucunun elinden ödülünü alıp mikrofona dönüp kalabalığa baktı.
Şu an o kadar yakışıklıydı ki, sahneye çıkıp öpmemek için zor duruyordum.
Taehyung, birazdan mikrofona konuşmaya başladı.
"Ben bu şirketi kurarken, bu kadar büyük bir şirket olacağını aklımandan bile geçirmezdim. 20'li yaşlarımın sonunda başıma gelen en güzel şeylerden biri de bu ödülü almam oldu." Deyip bana baktı ve konuşmasına bana bakarak devam etti.
"Sevgi olmadan hiçbir şey olmuyor; ne başarı, ne mutluluk, ne zenginlik, bunların hiçbiri sevgi olmadan olmuyor. Sevgi, bu işin temeli." Dediğinde herkes alkışladı.
Taehyung, alkış sesleri kesildikten sonra devam etti.
"Hepinize teşekkürler ederim." Deyip mikrofondan çekildi ve sunucularla el sıkışıp sahneden indi.
Tören bitince arabasının orada buluştuk ve o arabayı açınca önce ödülünü arka koltuğa koydu. Bende o sırada ön koltuğa oturmuştum. Arka kapıyı kapatıp şoför kapısını açtı ve oturduktan sonra kapıyı kapatıp arabayı çalıştırıp gaza basıp uzaklaştı.
"Sevgilimin çok güzel hünerleri varmış." Dedim ona bakıp gülerken.
Taehyung, bana bakıp yola baktı ve konuştu.
"Bunu kutlayalım mı?"
Kaşlarım havalandı söylediği şeyle.
"Nerede ve nasıl kutlayacağız?"
Taehyung, bir eli direksiyondayken konuştu.
"Benim arkadaşımın bir restoranı var, oraya gidebiliriz?"
Söylediği şeyle duraksayıp dudaklarımı yaladım.
"Taehyung" dedim aniden.
"Efendim kar tanem?"
Söylediği şeyle kalbim teklese de konuştum.
"Ben bir kızla evlensem ne yapardın?"
Taehyung, bir eli direksiyondayken konuştu.
"Hâlâ seni sevmeye devam ederdim."
Söylediği şey, kalbimi tekletti.
"Ben... sevebileceğin biri değilim." Dediğimde Taehyung, söylediğim şeye sinirlenmişçesine arabayı sağa çekip durdurdu.
"Ne oluyor sana Jeon?" Diye sordu biraz yüksek sesle.
Korkarak ona baktım.
"Taehyung, ben seni haketmiyorum." Dediğimde dudağını ısırdı.
"Neden öyle bir düşünceye kapıldın?" Dediğinde ellerindeki gözlerimi ona çevirdim.
"Taehyung... ben..." dedim ağlayarak. Elimle gözyaşlarımı silip konuştum tekrar zorla.
"Taehyung, ben nişanlıyım.." Dediğimde Taehyung, kahkaha attı.
"Güzel şakaymış yalnız."
Bu, bir şaka değildi.
"Şaka yapmıyorum, Taehyung." Dediğimde bana baktı şaşkınlıkla.
"Sen... nasıl yani?" Diye sordu şaşkınlıkla.
Dudaklarımı yalayıp konuştum.
"Annem, benim için seçtiği kızla evlenmem için beni zorladı. Tae, gerçekten başka şansım yoktum; onlara çıkıp gay olduğumu söyleseydim benim hakkımda neler düşünürlerdi, biliyor musun?"
Taehyung, derin bir nefes bırakıp konuştu.
"Peki ya ben? Ben ben olacağım?"
Haklıydı. Onu yüzüstü bırakmıştım.
"Seninle görüşmeye devam edebiliriz."
Taehyung, "Harika" dedi gülerken ve gaza bastı.
Taehyung için yaptığım her şeyden o kadar pişmandım ki...
Yol boyunca hiç konuşmadık, çünkü Tae bana çok kızgındı.
Birazdan, Taehyung beni evimin oraya getirdi.
"İn Jungkook, benim için artık yoksun." Dediğinde hiçbir şey demeden kapıyı açıp indim ve Taehyung gözden kaybolana kadar ona baktım.

...
2 ay sonra.
Düğün günü gelmiş çatmıştı. Herkes çok heyecanlı ve gergindi; ben hariç.
Benim bıraktığım bir sevgilim vardı, onu seviyorum.
Birazdan karım olacak Jessica, gelinliğiyle yanıma geldi.
"Nasıl olmuşum?" Dediğinde bir tepki vermeden ona baktım.
"Güzel" dedim uzun bir aranın ardından kısaca.
Jessica, iyice yakınıma gelip konuştu dudaklarıma bakıp.
"Oppa, biz daha önce hiç öpüşmedik. Şimdi öpüşebilir miyiz?" Diye sorduğunda kaşlarımı çattım.
"Ne şimdi ne de gelecekte asla öpüşmeyeceğiz, çünkü bu dudaklar başkasına ait." Dediğimde Jessica, kaşlarını çattı.
"O ne demek, oppa? Başka biri mi var?"
Evet. Vardı. Var. Var olmaya devam edecek.
Derin bir nefes alıp verip Jessica'ya baktım ve konuşmaya başladım.
"Ben, seni gerçekten sevdiğim için seninle evlenmiyorum Jessica. Ben, bambaşka birine aşığım; seninle asla tartışamayacak birine. O yüzden bu evliliğin bir aşk evliliği olmadığını umarım o kafana sokarsın." Deyip yanından ayrıldım ve kapıyı açıp damat odasından çıktım.
Salonda gözyaşlarımı saklamaya çalışarak yürüyordum.
Tam şu an, Tae'nin beni kurtarmasını istiyordum. Gelsin ve evimize gidelim istiyordum.
Bahçeye çıktığımda derin bir nefes bırakıp etrafa baktım.
Taehyung gerçekten her şeyi bana öğretmişti, ama ben öğrenmek istemediğim için verdiği dersi almamıştım. O, benim ilk ve son aşkımdı ve ondan nasıl vazgeçebilirdim ki?
Bahçede, bir banka oturmuş ağlarken birinin yanımda oturduğunu hissettim. Bir elini sırtıma koyarken diğer elini koluma koymuştu.
"Biliyorum, senin için zor." Dediğinde bu konuşmanın Jimin Hyung olduğunu anlayıp ellerimle gözyaşlarımı silip ona baktım.
Jimin Hyung, devam etti.
"Taehyung'u bu kadar çok severken ondan habersiz bir başkasıyla evlenmen çok zor." Dediğinde şaşkınlıkla ona baktım.
"Sen... nereden biliyorsun bunu Hyung?" Diye sordum şaşkınlıkla.
Jimin Hyung, dudaklarını yalayıp bana baktı.
"Boş versene."
Neler döndüğünü anlamamıştım.
"Bak, nasıl öğrendiğini bilmiyorum ama lütfen Taehyung'a söyleme."
Biliyordum. Söyleyeceğini biliyordum. Tae, evleneceğimi biliyordu ama düğünümün olduğunu bilmese de olurdu.
"Söylemem." Dedi Jimin Hyung gülerek ve yanımdan kalktım karşımda dikildi.
"Merak etme, her şey oluruna varır." Dediğinde gülerek uzaklaştı ve arabasına binip gaza basıp gitti.
"Oppa, düğün başlıyor." Dediğinde Jessica'ya baktım.
"Tamam, geliyorum" dedim zorla gülümseyerek be oturduğum banktan kalkıp Jessica'nın yanına gittim. Elimi tutup parmakların arasından parmaklarını geçirdi ve gülüp bana baktı.
"Hadi gidelim" dediğinde yürümeye başlamıştı bile, bende onunla birlikte yürüdüm.
Salona girdiğimizde etraf loştu ve herkes bizi alkışlıyordu.
Jessica ile nikah masasına doğru yürürken etrafa bakıyordum ve Taehyung'u gördüm.
Onu görünce gözlerim açıldı ve kaşlarımı kaldırdım.
O, ağlıyordu. Hemde ilk kez benim için.
Onu ağlatmıştım.
Şu an onun boynuna yapışıp dudaklarını öpmek istiyordum, gözyaşlarını silmek istiyordum. Ama bunu yapamazdım, çünkü engeller vardı.
Ona bakarken, o hiçbir şey demeyip sadece gözyaşlarının akmasına izin verdi.
Onunla son öpüşmemizi hatırlıyorum; iki cihanda bir araya gelse, bizi asla ayıramayacakları kadar uzun ve sert bir öpüşmeydi. Sanki, sanki benim onu bırakacağımı hissetmişçesine öpmüştü beni, bırakmak istememiştim. Ama ben onu bırakmadım ki, onu bırakamam; o, benim ilk ve son aşkım, ilk yanılgım, ilk hatam ve ilk öpücüğümdü. Onu asla bırakmayacakken, beni buna zorlamışlardı.
Ona bakarken gözlerim doldu ve onun da ağladığını gördüm. Gözyaşları, dudağına düşünce dudağını yalamıştı.
Farkında olmadan nikah masasına gelmiştik işte.
Jessica ile sandalyelere oturduk ve memur, sorusunu sormaya başladı.
"Siz gelin Park Jessica, damat Jeon Jungkook ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"
Jessica'nın gülüp bana baktığını hissettim. Ama ben, gözyaşları içinde gözlerimi Taehyung'dan bir saniye bile olsun ayırmadan bakıyordum ona.
Jessica, "Evet!" Deyince salonda ben ve Taehyung hariç herkes alkışladı.
Sıra, bana gelmişti.
"Siz damat Jeon Jungkook, gelin Park Jessica ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"
Memur, bu soruyu sorduğunda bakışlarımı Taehyung'dan çekip önce Jessica'ya sonra da memura baktım.
Dudaklarımı yalayıp konuştum.
"Ben..." dedim ama cümlenin devamını getiremedim. Çünkü, eğer "evet" dersem Taehyung'la olan bütün anılarımızı silmiş gibi olacaktım ve en çokta Taehyung'u gerçekten terk etmiş olacaktım.
Taehyung'a bakıp dudaklarımı oynattım.
"Seni seviyorum, sevgilim."
Tekrar memura baktım ve gözlerimi kapatıp dudaklarımdan o kelimenin çıkmasına izin verdim.
"Evet."
Bu kelime, hâlâ gözlerim kapalıyken gözyaşlarımın akmasına sebep oldu.
Salondaki herkesin bizi alkışladığını duyduğumda gözlerimi açtım.
"Bende sizi eş ilan ediyorum" dedi memur ve bize aile cüzdanını verdi.
Jessica, mutlulukla ayağa kalkıp beni de zorla kaldırdı ve dudaklarımı öpmeye başladı.
Onun gözleri kapalıyken benim gözlerim açıktı. Dudağım, Jessica tarafından esir alındığında Taehyung'a kaydı gözüm. O, bana acıyla ve üzüntüyle bakıp sandalyesinden kalkmıştı. Jessica, hâlâ dudaklarımı öperken ben de Taehyung'a bakıyordum. O, arkasını dönüp gitmişti.
Jessica, dudaklarını çekip bana baktı.
"Artık aileyiz." Dedi gülerek.
Ben, hiçbir tepki vermeden Jessica'ya bakıyordum.
"Sen, benim ailem değilsin; benim ailem, Taehyung ve şiven onu kaybettim."
Memur, salondan ayrılıdığında bizde masadan indik ve ailelerimizin yanına gittik.
Taehyung'un gitmiş olduğunu bilmeme rağmen hâlâ etrafa bakınıyordum onu görmek için.
Jessica'nın arkadaşlarının yanına geldiğimizde içimdeki sesi dinledim.
"Şey... benim dışarıya çıkmam gerek. Çok bunaldım, kusura bakmayın." Diyerek yanlarından ayrıldım ve salonun kapısından çıktım. Etrafa bakındım ama Taehyung yoktu. Biraz daha ilerlediğimde Taehyung'un bir banka oturmuş sigara içtiğini gördüm. Dudaklarımda acı bir tebessüm oluştuğunda yanına gidip oturdum.
"Keyif için içtiğin sigarayı, şimdi benim için içtiğini bilmek canımı acıtıyor." Dediğimde bana baktı, ben çoktan ona bakarken.
"Senin şu an karının yanında olman gerekmiyor mu? Neden yanımdasın?" Diye sordu acıyla bana bakıp.
Sanki gözleri "Benimle kal, gitmeni istemiyorum."  Der gibi bakıyor. Ve bir o kadar da çaresiz.
"O benim karım değil." Dediğimde dudaklarını yalayıp konuştu.
"Doğru, nikah masadında gözlerimin içine bakarak 'evet' dediğin, ve yine gözlerimin içine bakarak öpüştüğün kadın senin karın değil." Dediğinde yutkundum. O, sigarasını dudaklarımın arasına götürürken konuştum.
"Bu yaptığım şeylere beni zorladılar, Tae. Ben, seni terk etmedim; beni terk etmem için zorladılar." Dediğimde dudaklarının arasındaki sigarayı çekti ve dumanı üfleyerek konuştu.
"Sen söyleyemez miydin gay olduğunu ve benimle sevgili olduğunu?" Dediğinde gözlerine birkaç saniye baksam da konuştum.
"Söyleyemezdim, söyleseydim eğer bu işin ucu sana da dokunurdu."
Taehyung, güldü.
"Ne gibi bir zarar verebilirlerdi acaba?"
Dudaklarımı yalayıp konuştum.
"Senin şirketini iflasa kadar götürürdü, ben seni düşündüğüm için-"
Taehyung, lafımı kesip konuştu.
"Sen, beni düşündüğün için beni terk ettim ve hiç sevmediğin bir kadınla evlendin; beni düşündüğün için beni acılar içine sürükledin Jungkook." Dediğinde ona baktım sadece. O konuşmaya devam etti.
"Aslına bakarsan, sen hep bana zarar verdin; ben, senin bana verdiğin zararları sardım ve seni sevmeye devam ettim. Ama Jungkook, bu sefer bu yaptığını affedemem. Sen, benim hayatıma giren her güzel şeyin vücut bulmuş hâli gibiydin; ama şimdi bu güzelliklerin ortasına atılan sigara gibi yok ettin her şeyi. Ve bundan sonra da artık karşına çıkmayacağım, artık karşıma çıkma. Bana yaşattığın her güzel şey için; tarifi olmayan duygular için, aşkın için, mutluluğun için ve bana verdiğin kalp için sana teşekkür ederim. Ama her güzel şeyin başlangıcı güzel olsa da, sonları iyi olmuyor maalesef. Kendine dikkat et, kar tanem." Deyip sigarasını elinden artı ve ayağa kalkıp üstüne basıp uzaklaştı.
Söylediği şeylerle gözlerim dolmuştu.
Tanrım..
Ne yaptım ben?
...
1 hafta sonra
"Son dakika haberiyle karşınızdayız." Dedi haber spikeri. Ben, haberleri izlemeyi sevmezdim, bu yüzden de sadece ses olsun diye açmıştım. Jessica'da yanımdaydı.
"Dünyaca ünlü ve ödül almış giyim markası Vante's Design'ın sahibi Kim Taehyung" dediğinde spiker, oturduğum koltukta doğrulup ses verdim iyice.
Spiker, devam etti.
"Bugün akşam saatlerinde, denize atlayarak intihar etti."
O an...
O an zaman durmuştu.
Kalbim durmuştu.
Hayat durmuştu.
Gerçek olduğuna inanmak istemedim.
"Olamaz, olamaz, olamaz!" Diye bağırdım koltuktan ağlarken kalkarak.
Jessica, "Ne oldu?" Diye sorduğunda onun karşısına geçtim.
"Kim Taehyung, benim sevgilimdi; ama senin yüzünden ondan ayrılmak zorunda kaldım ve o, senin yüzünden intihar etti!" Diye bağırıp pembe kareli gömleğimi giyip evden çıktım ve asansöre binip binanın en üst katına çıktım.
Asansör, en üst katta durduğunda asansörden inip merdivenleri çıktım ve çatının demir kapısını açtım ve çatıya geldim. Çatıda biraz yürüyüp yüksek olan yere çıktım ve şehre bakmaya başladım.
Artık Taehyung yoktu hayatımda.
Onsuz yaşamak düşüncesi bile zordu ve hatta işkence gibiydi.
Kollarımı iki yana açtım ve rüzgarın beni tırmalamasana izin verdim.

Kollarımı iki yana açtım ve rüzgarın beni tırmalamasana izin verdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Seni seviyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Seni seviyorum." Dedim gözlerimden akan yaşlara engel olamayarak.
"Sensiz yaşaması imkansız, Taehyung."
Yutkundum.
"Seni yemin ederim ki çok sevdim; yalnızdım, kaybolmuştum, korkuyordum ve sonra sen geldin, aldın beni kollarının arasına."
Derin nefes verip devam ettim.
"Kadere inanmazdım, ama seninle karşılaşıncaya dek. Bu aşkı bitiren bendim, benim aptallığımdı. Ama: en büyük tutkuyla başlayan aşklar, en büyük ateşle son bulurlar."
Deyip gözyaşlarımı sildikten sonra çarının iyice ucuna geldim ve kendimi aşağıya attım.
Hiçbir ölüm, bu kadar güzel olmamıştı.
Hiçbir sessizlik, bu kadar sessiz olmamıştı.
Hiçbir kar, onun gibi özel olmamıştı.
Ve sonra kar yağmadı o şehre, âşıklar birbirini sevmeye devam etti.
Yağmur suladı bizim aşkımızı.
Bedenleriniz ölüydü, fakat kalbimiz hâlâ birbiri için çarpıyordu.
Hiçbir aşk, bizimkisi gibi mezara gitmemişti.
....
O günden sonra Jessica, ruh ve sinir hastalıkları hastanesine yatırıldı.
Jungkook'un annesi, büyük bir depresyon içindeydi.
Taehyung'un babası, pişman olduğu şeyler yaptı ve bu pişmanlık beynindeki tümöre vurdu.
Taehyung'un kardeşleri, anneleriyle birlikte Amerika'ya taşındı.
Jungkook'un babası, eşinin yanında olup ona yardım ediyordu.
Jimin, şirketin iflasını verip şirketi kapattı ve evi satıp Busan'a taşındı.
Taehyung ve Jungkook ise, toprağın altında olan bedenlerine rağmen birbirlerini sevmeye devam ettiler, edecekler.



...
Resmen bir hikayeyi bitirdim.
Aslında sonunun mutlu yapacaktım, fakat vazgeçtim.
Kitabımı okuduğunuz için teşekkürler.🤎🤎🤎🤎🤎

Meddle About - TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin