Aşk, Nefret ve İntihar

102 2 0
                                    

Multimedya'daki videoyu izlemenizi öneririm.

İyi okumalar.

Jungkook.
Sabah kalktığımda salonda uyuduğumu fark ettim. Üstümdeki örtüyü de Taehyung örtmüş olmalıydı. Hemen üzerimdeki örtüyü bir kenara atıp yerimde doğrulup uyuduğum koltuktan kalktım ve mutfağa gidip bardağa su doldurup içtim.
Salona girip telefonumu elime aldığımda annemden 50 cevapsız çağrı görüp güldüm.
Doğru, 1 haftadır yanlarında yoktum.
Saate kaydı gözüm.
06.23
Saati görmemle gözlerim açıldı ve hemen salondan çıkıp koridordaki büyük aynada ilk önce açılmış kravatımı bağladım, sonra da saçlarımı elimle karıştırıp düzelttim.
Askılıktaki ceketimi de alıp ayakkabılarımı giyip kapıya yöneldim. Kapıyı açıp evden çıktım ve yürümeye başladım.
Otobüsle gidecektim, ama durak neredeydi bilmiyorum. Bu yüzden telefonumun haritasını açıp baktım.
500 metreydi.
Yürümeye karar verdim, ama hava bugün biraz serindi.
Telefonuma gelen arama sesiyle ekrana baktım.
Patronum diye kayıtlıydı.
Bardaki patronum olduğunu anlayıp telefonu açıp kulağıma götürdüm ve konuştum.
"Alo, patron günaydın. Ben bugün bara geleceğim, hatta şimdi yola çıktım otobüs bekliyorum."
Karşımdaki patronum birkaç saniye sussa da konuştu.
"Jeon? Bara mı gidiyorsun?" Dedi derin sesiyle biri ve bu kişi Taehyung'du.
Tanrım.
Yeri açıp dibine girmek istedim.
"Ş-Şey... Taehyung-ssi... ben çok üzgünüm, bardaki patronum sandım sizi."
Taehyung, konuştu.
"Sorun değil Jeon, sen şu an neredesin? Gelip seni alayım."
Taehyung'un dediğiyle durdum birkaç saniye ama devam ettim tekrar.
"Şey... gerek yok aslında." Dediğimde Taehyung, "Ah gördüm seni, arkana bak." Dediğimde telefon hâlâ kulağımdayken arkamı dönüp ona baktım. O, arabasıyla gelmişti. Gülüp telefonumu kulağımdan çektim ve kapatıp arabaya yürüdüm. Kapısını açıp arabaya bindikten sonra kapısını kapattım.
Araba, çok yoğun bir şekilde sigara ve kahve kokuyordu.
"Gerek yoktu aslında Taehyung-ssi, ama teşekkür ederim." Dediğimde o bir eliyle direksiyonu tutarken, diğer elinin başparmağını dudaklarına götürmüştü.
"Böyle şeylerin lafı olmaz, ama senden bir şey isteyeceğim Jeon." Dediğinde bana baktığını hissettim. Bende dönüp ona baktığımda o, devam etti.
"Lütfen bana 'Taehyung-ssi' deme. Biz, sevgili değiliz, ama lütfen resmiyet kullanma." Dediğinde gülüp konuştum.
"Sevgili değilsek o zaman, neden benim dudaklarımı öptünüz? Üstelik 3 defa?"
Taehyung, başını yola çevirip konuştu.
"Sen olayın hep bu kısmında mısındır? Biseksüel olduğunu söylemiştin, ama ben gay değilim ya da Biseksüel değilim."
Hâlâ ona bakarken konuştum.
"Bende size ilgi duymuyorum zaten." Diye mırıldandım.
Taehyung, "Ben düzüm, istesen de ilgi duyamazsın zaten." Dedi bana bakıp. Ağzımı açıp bir şey diyecektim ki arabanın Bluetooth'undan telefonu çaldı.
Ekrandan gördüğüm isim Kim Seok Jin'di.
Taehyung, telefonu direksiyondan açıp konuştu.
"Hyung, merhaba." Dedi.
"Merhaba Tae, senin Londra'daki şuben batmıyor. Biri sana oyun oynamış." Dediğinde Taehyung, "Nasıl yani?" Dedi kaşları çatıkken.
Şu telefondaki adamın kim olduğunu bilmiyordum, fakat avukat olduğunu sanıyordum.
Seok Jin, "Büyük ihtimal senin Londra şubende bir çalışanın ya da düşmanın bir virgülün yerini değiştirmiş. Böylece senin aylık gelirlerin düşmüş ve doğal olarakta hisselerin de düşmüş "
Taehyung, ısırıp kanattığı dudaklarını bıraktı.
"Sikeyim." Dedi ve devam etti.
"Hyung, onların kim olduğunu bul. Cezasını ben keseceğim." Deyip telefonu direksiyondan kapattı.
"Şey..." dediğimde bana döndü.
"Şu an hiçbir şey sorma." Dedi derin sesiyle.
Ben, bakışlarımı onun yüzünde gezdirirken yutkundum. Bakışlarım dudaklarına kaydı ve biraz orada oyalandıktan sonra geri yüzüne baktım.
"Şey... dudakların kanamış." Dediğimde karşıya bakıyordu. Bir parmağını dudağına götürdü ve birkaç saniye tuttuktan sonra çekip parmağına baktı.
"Gerçekten de kanıyor." Dedi parmağındaki kana bakıp ve devam etti.
"Sikeyim." Diye bağırdı.
Ben, şaşkın gözlerle ona bakarken o arabayı sağa çekip durdurdu ve aynadan dudaklarına baktı. Dudakları, kandan dolayı kıpkırmızıydı.
"Buyrun, peçete" dedim cebimdeki peçeteyi ona uzatıp. O, bana dönüp önce mendile sonra da bana baktı ve elimdeki peçeteyi gülüp alıp dudaklarına götürdü.
"Bu dudakları kanatan sen olmalıydın" dediğinde ona baktım. O, ne demeye getirmişti?
"Ne demek istiyorsunuz?" Dedim çekingence.
O, gülüp bana baktı ve tamamen kırmızı olmuş peçeteyi çekerek konuştu.
"Bir şey yok, sadece bu dudakları kanatan sen olmalıydın." Dediğinde kaşlarımı çatıp ona baktım.
"Siz her şeyi cinselliğe mi çeker-" diyordum ama dudaklarımda hissettiğim ısı ve yumuşaklıkla gözlerimi kapattım.
Taehyung, benim dudaklarımı o kadar sert öpüyordu ki sanki beni çok özlemiş gibiydi.
Birazdan Taehyung, dudaklarını çektiğinde ben ağır ağır gözlerimi açtım ve onun zaten bana bakan gözleriyle karşılaştım.
O, gözlerimin içine bakıp konuştu.
"Evet, ben her şeyi cinselliğe çeken biriyim Jeon. Ama senin de bunu istediğini, beni istediğini gözlerinden okuyabiliyorum."
Şaşkın gözlerle ona bakarken dudaklarımı araladım. Birkaç cümle boğazımda düğümlense de konuştum.
"Siz... Bana aşık mısınız?"
Taehyung, kare gülüşünü meydana çıkardı. Onu ilk kez gülerken görüyordum.
"Bir erkek, bir erkeğe aşık oldu." Dediğinde şaşkın bakışlarımı ona çevirdim.
"A-Ama... siz..."
Taehyung,
"Ben gay değilim, fakat sen ki beni çok özel hissettiriyorsun. Öyle ki, seninle öpüşürken bile dudaklarımdan yükselen ateşi hissediyorum."
Ben hâlâ şaşkın bakışlarla ona bakarken telefonumun çalmasıyla bakışlarımı ondan çevirdim ve cebimdeki telefonu çıkarıp ekrandaki isme baktım.
Annem.
Telefonu açıp kulağıma götürdüm. Bu sırada Taehyung, arabayı sürmeye başlamıştı.
"Efendim anne?"
"Oğlum, nasılsın? Seni evlendireceğiz." Dediğinde duraksadım ve Taehyung'a bakıp devam ettim konuşmaya.
"Anne, sana evlenmek istemediğimi söyledim." Dedim net bir şekilde. Taehyung'da bu sırada bana baktı.
"Neden evlenmeyeceksin?" Diye sorduğunda annem, derin bir nefes alıp verdikten sonra Taehyung'a baktım tekrar.
Tanrım.
O, çok, çok yakışıklıydı.
Kalbim delicesine atarken konuştum.
"Çünkü benim sevgilim var."
Annem, "Hangi kız?" Diye sorduğunda Taehyung'un bana baktığını hissettim.
"Anne, sonra konuşalım olur mu? Hoşça kal." Diyerek telefonu kapatıp kulağımdan çektim.
Taehyung, "Annen seni evlendirmeye pek bi' meraklı." Dedi gülerken.
Keşke şu an yok olsaydım.
"Şey... annem beni düz sanıyor."
Taehyung, "Ama Biseksüel değil misin?" Dediğinde önüme baktım. Bara geldiğimizi gördüğümde işaret ettim.
"Bara geldik." Dediğimde o, barın önünde durdu.
Ben, kapıyı açıp arabadan indim ve bara girdim.
...
Saate baktığımda akşam 20.00 olduğunu gördüm. İnsanlar kalabalıktı ve adım atacak yer yoktu.
Bar sahibinin adımı anons etmesiyle sahneye çıktım ve benim için ayrılan, sahnenin tam ortasına kurulmuş sandalyeye oturup mikrofonu ağız hizama getirip konuştum.
"Hepinize teşekkür ederim. Bu şarkıyı hepinizin bildiğine eminim, hadi başlayalım o zaman." Dedim ve bakışlarımı elektrogitarıma eğilip söylemeye başladım.
"Gökyüzünde, senin için uçamayacağım sınır yok."
"Gözlerimde, senin için ağlamayacağım tek bir gözyaşı yok."
"Aldığım her nefesle birlikte,"
"O nefesi seninle paylaşmak istiyorum."
"Tutamayacağım söz yok,"
"Dağa bile tırmanırım senin için, dik değil."
"Konu sen olunca,"
"Ortada suç yok."
"İzin ver ruhlarımız karışsın birbirine."
"Konu sen olunca,"
"Kapatma gözlerini."
"konu sen olunca,"
"Tüm kalbimle konuşurken bak bana."
"Paylaşmanı istiyorum,"
"Konu sen olunca."
"Aşk tanrısı yalan değil,"
"Okun üstünde adın var."
"Bu aşkı kaçırıp pişman olma."
"Kafanı aç, zihnini boşalt."
"Boş bir yatakta uyanmak zorunda değilsin."
"Hayatımı paylaş, senin zaten o."
"Şimdi tümüyle kendimi sana veriyorum."
"Konu sen olunca."

Şarkımı bitirip gitarımı kenara koydum, ama beni izleyenlerden bir kişi bana çok pis bakıyordu. Ondan korkup hemen sandalyeden kalktım ve sahneden inip kulise gittim.
Kulisin kapısı açıldığında, beni kötü bakışlarla izleyen adamın geldiğini gördüm.
"Sen... çok güzelsin." Dedim adam yanıma gelip. Ben, birkaç adım uzaklaştım ama adam elini çeneme koyup başımı kaldırdı. Başını eğip gözlerini kapatarak bana yaklaştı. Ben hiçbir şey yapmadan, gözyaşlarıyla gözlerimi kapattım ki birden çenemdeki elin yok olduğunu gördüm.
Gözlerimi açıp baktığımda tamamen siyah giyimli birinin adamı benden alıp yere fırlattığını gördüm. Adam, acı içinde yerde inlerken beni kurtaran adam, ayağıyla adamın göğsüne basıyordu.
"Bir daha Jungkook'a yaklaştığını görürsem, seni avcı tüfeğimle öldürürüm." Dediğinde bu kişinin Taehyung olduğunu anlamıştım.
Adam, "Bırak beni." Dediğinde Taehyung, biraz daha bastırıp ayaklarını adamın üstünden çekip bana baktı.
Ben şu an utanıyordum.
Hem de çok.
"Bir şeyin yok ya?" Dedi yanıma gelip.
"İyiyim, teşekkür ederim." Dedim ona bakmadan ve odadan çıktım.
Ellerin titriyordu ve kalbim deli gibi atıyordu. Ben, tacize uğramıştım hem de Tae'nin yanında.
...
Yaklaşık 1 saat sonra Taehyung'un evine otobüsle gelmiştim.
Otobüsten inip yağan yağmura aldırmadan yürüdüm.
Birazdan Taehyung'un evinin bahçesine girdim ve bahçeyi geçip kapıyı açtım.
İçeriye girip montumu çıkardım ve ıslanmış saçlarımı karıştırdım.
Salondan gürültüler geliyordu, merak edip salona girdiğimde Taehyung'un sigara ve şarap içtiğini gördüm.
"Ah Jeon" dedi dudaklarının arasındaki sigarayı parmakları arasına alıp.
Gülerek onun yanına gittim.
"Ne yapıyorsun?" Diye sorduğumda güldü.
"Terapi." Diye cevap verdiğinde kaşlarımı kaldırıp ona baktım.
"Şey... sigara gerçekten sana çok yakışıyor." Dediğimde güldü.
"Sana da ben yakışıyorum." Dediğinde anlamayıp ona baktım.
O, hâlâ gülerken devam etti.
"Biz, sence de artık sevgili gibi değil miyiz? Sanırım bende Biseksüel'im ve..." deyip bana bakarak devam etti.
"Sana aşığım, Jeon." Deyip yakınıma yaklaştı ve gözlerini yavaş yavaş kapatıp burnunu burnuma değdirdi. Birazdan, sıcak dudaklarını dudaklarımda hissettim. Bende gözlerimi kapatıp iki elimi boynuna attım. Taehyung, iki elini belime koydu. Birazdan beni koltuğa yatırıp üstüme çıktı. Dudaklarını dudaklarımdan çekip derin nefesler alıp verdi.
Bana bakıp derin nefesler alırken, bir elini saçlarıma götürüp arkaya attı ve gözlerini kapatıp dudaklarıma kapandı yine.
Benim bir elim saçlarındayken bir elim boynundaydı.
Taehyung'un iki eli ise belimdeydi.
Bir bacağımı uzatıp bir bacağımı kırdım.
Pekala, bu aşk legal değildi belki; ama eğer bu bir suç olsaydı, Taehyung işlediğim en güzel suç olurdu.
Eğer aşk, bir intihar olsaydı; en güzel intiharım Taehyung olurdu.
...
Selam🤎
Neredeyse 1 haftadır yb yazmıyordum, ancak fırsat buldum.
Ve bu hikayedeki Tae çok egoist olsa da artık yavaş yavaş değişmeye başladı. :)

Meddle About - TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin