Saatime baktım bir kez daha. Hissettiğim baş ağrısı kafamı uyuştururken bir yandan da korna gürültüleriyle karışık insan sesleri kulağıma çarpıyordu. Trafik biraz daha açılmazsa kesinlikle geç kalacaktım. Yavaşça başımı direksiyona yasladım.
Aklım her boş fırsat bulduğunda olduğu gibi yine elimdeki vakalara gitti. Her biri kitaplığa dizilmiş düzenli kitaplar gibi zihnime teker teker yerleşirken iki gün önce gerçekleşen hırsızlık vakasını ve astlarımın uğraştığı adam yaralamaları eledim kafamda.
Vaktimi ayırmak için fazla önemsiz.
Düşünceler tekrardan sıralanıp yan yana dizildiğinde ne kadar aklıma getirmekten kaçınsam da lanet vaka, siyah beyaz görüntüler arasındaki parlak disko topu gibi kendini belli etti. Aklımı başka bir yere çekemezken tüm güvenlik görüntüleri, bulduğum ipuçları, çalışma odamdaki bilgilerle dolu tablom ve her zaman bir adım arkasında dolaştığım adamın keskin gözleri zihnime doluştu.
Daha derine ineceğim sırada duyduğum korna sesiyle yerimden sıçradım. Anında kafamı kaldırarak önümde boşalmaya başlayan yola baktım. Aynadan gördüğüm arkamdaki orta yaşlı adam, camdan çıkardığı elini sinirli sinirli oynatarak bana bağırıyordu. Polis olduğumu öğrense hala daha bu rahatlığı sergileyebilecek miydi acaba? Bu düşünce dudaklarıma silik bir sırıtış kondurdu. Daha fazla oyalanmadan ayağımı frenden çekerek ilerlettim arabayı. Eğer geç kalmamış olsaydım o elini götüne sokardım ama halletmem gereken çok fazla işim vardı.
...
Elimdeki kahveden bir yudum daha alırken başımın ağrısının biraz olsun geçmesi odaklanmamı kolaylaştırıyordu. Önümdeki belgeleri temiz bir şekilde incelediğime emin olduktan sonra yandaki dosya yığınının üstüne bıraktım. Sıradaki kağıdı elime alacağımda kapı çalınmadan direkt açıldı. Bu densizin kim olacağına bakmak için kafamı kaldırdığımda karşımda Ozan'ı gördüm.
Kaşlarımı çatarak ağzımı açtığımda Ozan bana fırsat vermeden hızla konuşmaya girdi.
"Yavuz Komiserim, vallahi söz sonra istediğiniz kadar kızın ama söylemem gereken şey acil."Cümlesiyle araladığım dudaklarımı geri kapatırken ellerimi saçlarımdan geçirerek geriye yaslandım. Ozan, hareketimin onu dinlediğimin göstergesi olduğunu bildiği için beklemeden tekrar söze girdi.
"İzsiz..."
Duyduğum isimle alışılmış bir tepki olarak vücudum kasılırken dik oturduğum konuma geri döndüm.
Yıllardır bazen uykusuz gecelerimin, bazen saatler süren dağınık düşüncelerimin sebebiydi bu kişi. İsminiyse arkasında hiçbir iz bırakmadan her şeyi halledebilmesiyle almıştı.En azından tüm polisler ve izsizin adamları öyle zannediyordu.
"Büyük madde ticaretinden bahsediliyordu ya, onun konumunu saptamışlar. Bu durumda kesinlikle o da oradadır."
İzsiz kirli işine mümkün olmadıkça kendi elini sürmezdi ama diğerleri benim onu tanıdığımın yarısı kadar bile tanımadıkları için bilmemeleri normaldi ayrıca ondan haber alamadığımız uzun bir durgunluk yaşamanın üzerine bu oldukça iyi bir olaydı.
Ayağa fırladım ve Ozan'a takımı toplayıp araca binmelerini emrettim. Önden ilerlerken dışarıdakiler tarafından soğukkanlı ve rahat göründüğümü biliyordum. İçimde olansa yediğim ekmek, içtiğim su kadar aşina olduğum; yıllardır damarlarıma bile işlemiş olan hedefinin üzerine nişan almış bir avcının heyecanıydı.
___________________________________
Huu huu, ben geldiiim. Yeni kurgum hayırlı uğurlu olsun mu o zaman 🎉🎉🎉
Ben şimdiden karakterlerime çok bağlandım onu napıcaz bilmiyorum.
Ayrıca yorum ve oylarınızla hikayeme renk katarsanız sevinirim.
Umarım beğenirsiniz hikayeyi. Hop öpüyorum hepiniziiiii 💜💜💜💜💜Hikayeme bu konuyu seçmemi sağladığın, verdiğin fikir için teşekkürleer @PepeNikolas
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzsiz -GAY
Romance"Ee, söylesene yıllardır peşini bırakmadığın adamla aynı hapishane koğuşuna düşmek nasıl bir duygu Komiser?" Kurduğu alaylı cümleyle bakışlarım, bir insanı çıplak elle öldürebilecek kadar heybetli duran adamda sabitlendi. "Bok gibi." Komiser Yavuz v...