Dişlerimi, kanatacağını bile bile alt dudağına geçirdim. Karşılığında kısık bir inleme kazanırken belimdeki kol sıkılaştı. Saniyelik olarak nefesimin kesilmesi bir amacım olduğunu hatırlattı. Bu dudakları bir neden için öpüyordum, bir şey...cevap istiyordum.
Birkaç dakika öncesine kadar kafamda hüküm kurmuş cevap arayışı yerini ne ara içimi saran bir şehvete dönüşmüştü hatırlayamadım bile. Belime sarılı el nefes almamı sağlamak için gevşedikten sonra dokunduğu her bir parçaya varlığını kazımak istercesine sert bir şekilde enseme doğru yavaş yavaş ilerledi.
Diğer elini uyluğuma sararak kalçamı kasığına bastırdı. Dudakları dudaklarımdan ayrılır ayrılmaz vakit kaybetmek istemeyerek boynuma dudaklarını bastırdı. Ona alan açmak isteyerek kafamı arkaya yatırırken adem elmama dişlerini sürtmesiyle küfür ettim. Kabul ediyordum. Sıçtığımın vücudunun düşman müşman dinlemeden şu anda Tekin'in yaptıklarından deli gibi etkilendiğini kabul ediyordum.
"İlacın etkisinin geçtiğine eminim ama sana böyle dokunmak, kanımda gezinmiş ilaçtan daha çok mahvediyor beni." Dudakları her kelimede boynumun farklı bir yerinde gezinirken susmasını sağlamak için ensesindeki saçları yakalayıp geriye çektim ve dudaklarımı yeniden dudaklarına bastırdım. Elleri belimi sararken beni kucağından ittirip yatağa uzanmamı sağladı. Dizinden destek alarak eğilirken ağzından kısık bir inleme çıktı.
Tişörtünden açığa çıkmış boynuna doğru kafamı kaldırmışken durduk yere neye hallendiğini anlamak için duraksayarak suratına baktım. Alnında birikmiş terler yanağına akarken umursamadan semsert olmuş aletini kasıklarıma bastırdı. Dudaklarıma uzanırken elimi göğsüne koydum.
"Ölüyor musun lan niye kıpkırmızı ve terlisin?" sorduğum soruyla birkaç saniye bana bakarken söylediklerimi umursamadan yeniden eğildi. Daha da sert bir şekilde göğsüne bastırdığımda durmak zorunda kaldı. "Sikeyim hani ilacın etkisi geçmişti?"
"Geçti zaten Komiser. Kes zırvalamayı da sözünü tut. Kafayı yiyeceğim kahvelerine baktıkça."
"Hadi lan oradan! Bu halin ne o zaman?" inadımın geçmeyeceğini anladığında derin bir nefes verdi. "İlacın vücudumdaki etkisi geçti ama doz yüksek olduğu için sonrasındaki yan etkilerinden birisi Yavuz. Kafam ve bilincim yerinde merak etme."
Yüzüme eğilerek yanağıma dudaklarını değdirdi ve hafifçe dişlerini geçirip geri çekti.
"Beni bu kadar düşündüğünü bilmiyordum sevgili komiserim." Sinirle nefesimi verirken omzundan ittirerek doğruldum.
"Bana ne senin kafandan amına koyayım. Sikişirken üzerime bayılacak gibisin, yarı ölü halinle uğraştırma beni."Gülümserken sırtını duvara yasladı. Gülümsemesinin sahteliğine göz devirdim.
"O zaman yat uyu da o çok istediğin bilgileri belki rüyanda görürsün Komiser."Sinirinin bozulduğu her halinden belli olurken benim sinirimse çoktan bozulmuştu. "Hadi lan oradan, üç saattir yapıştın sülük gibi. Karşılığını ver."
Daha da sinirlenmesini bekledim ama kahkaha attı ve bir çocukla konuşuyormuş gibi "Oy kıyamam. Ağzından çıkan inlemeleri duymasam inanacağım rahatsız olduğuna Yavuz." Dedi.
Bir şey demedim, rahatsız olmadığımı aksine hoşuma gittiğini inkar etmeyecektim. Fiziksel bir olaydı sonuçta."Anlaşmaysa anlaşma Yavuz. Madem şimdi istemiyorsun istediğimde sen bilgini ben seni alacağım." Cümlesinin sonunu soru sorarmış gibi keserken gözlerinin içine baktım. Sinirle kafamı salladım. Eğer buradan kurtulacak bir şeyler öğreneceksem vücudunu ve vücudumu kullanmak artık o kadar da büyük gelmiyordu gözüme. Tekin'in böyle yapa yapa gözündeki hayali tasmamı güçlendirdiğini zannetmesi umurumda değildi, zannettiğinin aksine bedenimden fazlası çıkmazdı ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzsiz -GAY
Romance"Ee, söylesene yıllardır peşini bırakmadığın adamla aynı hapishane koğuşuna düşmek nasıl bir duygu Komiser?" Kurduğu alaylı cümleyle bakışlarım, bir insanı çıplak elle öldürebilecek kadar heybetli duran adamda sabitlendi. "Bok gibi." Komiser Yavuz v...