Medya✨
Eşlik ettiğim müziğin sesini kısarak etrafı süzdüm. İzbe ve terk edilmiş deponun çok da yakınında olmayacak bir yerde durarak yolu izlemeye başladım. Hafızam beni yanıltmıyorsa ki şimdiye kadar hiç beni yarı yolda bırakmamıştı doğru yere gelmiş olmam gerekiyordu. Nakaratın gelmesiyle elimi tekrar müziğin düğmesine atarak sesi arttırdım ve şarkıya eşlik etmekten alıkoymadım kendimi.
"Hey bebek! Götür beniiii, o temmuz akşamına. Seninle sevişmek istiyorum."
"Ya abi, ne kadar düşünürsem düşüneyim kafam almıyor. Benim ne işim var lan burada?"
Arka koltuktan kafasını uzatarak sesimi bölen Yasinle önce müziği kapatıp sonra arabayı durdururken saçlarının arasına elimi atıp iki yana dağıttım."Çok işime yarayacaksın oğlum. Merak etme aşırı eğlenceli olacak." Son cümlemle Yasin de sırıtırken arabadan inerek kapıyı kapattım. Bir an küçük oyunumdaki rolü yüzünden ona üzülecek gibi olduysam da içimde günden güne artan acıma duygusunun yokluğuyla umursamazca kafamı salladım.
Bagajdan çıkardığım çantayı sırtıma alırken arkama dönerek Yasin'in beni takip ettiğinden emin oldum.
"Sen şu köşe başında dur, beni bekle. Birkaç işim var halletmem gereken."Yasin anlamazca kafasını sallarken içinde olduğum geniş sokakta planıma uygun bir yer aramak için etrafı süzdüm. Uzun süredir kullanılmamış gibi duran dükkanların yanı sıra sabah olunca kepenkleri kalkacak gibi duran yerler de vardı. Bakışlarımı etraftan çektikten sonra düşüncelerime odaklanmaya çalıştım. Her ne kadar son zamanlarda hissetmediğim kadar mutlu hissetsem de gergin olduğumu biliyordum. Zihnimi bloklayan gerginlikten kurtulmak için kafamı başka yere odaklama isteği hissettim. Bir yerlerden kafama takılan tekerleme dudaklarımda can bularak ağzımdan ilk cümlesi döküldü.
Bir, tehlikelere dikkat etmeliyiz.
Sokağın başına vardığımda çantamdan çıkardığım ağır hoparlörü dükkanın önündeki sandalyenin üstüne yerleştirdim ve telefonumdan sesin çalma zamanlamasını ayarladım.
20 dakika 59 saniye
Hızlı olmam gerektiğinin bilincinde son sürat sokağın aşağısına koşarak nefeslenmeme bile fırsat tanımadan çantamın ön gözünden çıkardığım patlayıcıyı yerleştirdim, büyük etkiye sahip olmamasına rağmen çok yakınında biri olursa işler boka dönebilirdi. Ne var ki bu ıssız sokakta hiçbir sivilin buraya keyfine gelmeyeceğini de biliyordum.
İki, neden etrafı kirlettin yaramaz kedi
Saniyelerin geçmesini bekledim. Tam zamanı geldiğini anladığımda üzerindeki düğmeye bastım.
14 dakika 59 saniye
Geç mi kaldığımı yoksa şimdi hareket edersem erken mi işe kalkışacağımı anlamaya çalıştığım ve kol saatimle bakıştığım birkaç saniye sonra harekete geçmem gerektiğine kanaat getirerek cebimdeki bıçağı çekerek kınından çıkardım. Kafamı önümdeki duvarın sağından uzatarak Yasin'in söylediğim yerde olduğuna emin olduktan sonra tekrar önüme dönerek bıçağı sıyırdığım koluma dayadım. Daha yeni bilediğim metal kolumda derin olmayan ama yeteri kadar kan görüntüsü de verecek bir duruma ulaştığında elimle kanı suratıma da yaydım ve saçlarımı dağıttım. Çıkardığım atkıyı olabildiğince yüzümü saracak şekilde boynuma dolayarak üzerime geçirmekte olduğum ceketin kapüşonunu kafama yerleştirdim. Aslında patlak bir dudak da fena olmazdı ama kendimi role bu kadar da fazla kaptırmama gerek var mıydı cidden?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzsiz -GAY
Romance"Ee, söylesene yıllardır peşini bırakmadığın adamla aynı hapishane koğuşuna düşmek nasıl bir duygu Komiser?" Kurduğu alaylı cümleyle bakışlarım, bir insanı çıplak elle öldürebilecek kadar heybetli duran adamda sabitlendi. "Bok gibi." Komiser Yavuz v...